Beyoğlu

İstiklal Caddesi'ne gitmek için 50 sebep

Adımlarınızı İstiklal’e yönlendirmek için gereken ilhamı, Beyoğlu uzmanlarından kurduğumuz konseyin önerilerinde bulacaksınız.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

“Geçenlerde İstiklal Caddesi’ne gittim, haline çok şaşırdım.” “Beyoğlu’na gitmeyeli ne kadar oldu hatırlamıyorum.” “İstiklal’de yapacak bir şey mi kaldı?” Bu tarz cümleleri duymaktan çok sıkıldık. Eski halinden eser olmasa da, İstiklal Caddesi’nde ve ara sokaklarında keşfedilecek, hatırlanacak pek çok şey var hâlâ. 

Yukarı bakın

1. Yukarı bakın

Saadet Özen, Beyoğlu’na yeni bir pencereden bakmanızı tavsiye ediyor, “İstiklal’de başımız hep havada olmalı.” İstiklal Caddesi binalarını, göklere yükseldikçe her seviyesinde ayrı bir faunanın olduğu ormanlara benzeten Özen şöyle diyor: “Binaların en alt katları mağazalarla, dükkânlarla en çok değişen ve tahrip olan bölümler. Üst katlara baktığınızda ise binaların bezemelerini ve görkemini fark edeceksiniz.”

2. Beyoğluspor Kulübü’nün tarihine göz atın

Tel Sokak, mazisi 1866’ya dayanan bir spor kulübünü barındırıyor. “İçinde eski resimlerin, kazanılmış kupaların olduğu; sporun borsadan çok arsa işi olduğu zamanları hatırlatan bir müze; aynı zamanda İstanbul’un, vefanın ve vefasızlıkların da tarihi bu,” diyor Özen. Futbol, kürek, güreş gibi pek çok alanda faaliyet gösteren kulübün 1976-1982 arasında masa tenisinde Türkiye şampiyonlukları kazandığını fakat şubenin sonradan kapatıldığını söylüyor. “2016’da güzel bir şey oldu: Kulübün tiyatro salonu, ‘Efsane 1976 Şampiyon Takımın Salonu’ adıyla masa tenisi salonuna dönüştürüldü. Yunanistan’a göçmüş olan eski oyuncular da gelip gençleri teşvik için okulları dolaştılar. Kurslar veriliyor, turnuvalar düzenleniyor. Başka sportif faaliyetler de var tabii. Belki izlemek yahut katılmak istersiniz?”

Reklâm
Beyoğlu Sineması’nın kafesinde oturun

3. Beyoğlu Sineması’nın kafesinde oturun

“Sinema, Beyoğlu’nun geçmişinde de bugününde de apayrı bir itibara sahip,” diyor Saadet Özen. İstiklal Caddesi üzerindeki bağımsız sinema salonlarının sayısı eskisi kadar fazla olmasa da elimizdekilerin kıymetini bilmemiz lazım. Bu vesileyle geçtiğimiz günlerde yenilenen Beyoğlu Sineması’nı, farklı bir yönüyle tanıtalım size. Sinemanın fuaye alanındaki kafesi, filmin başlama saatini beklerken veya herhangi bir Beyoğlu ziyaretinizde, yanınıza alacağınız kitabı okumak için mükemmel bir nokta. Kitap önerisi konusunda da Özen’e başvuruyoruz: “Beyoğlu Sineması’nın kurulduğu Halep Pasajı’nın sol arkasında vaktiyle bir sirk vardı. At cambazlarının pırıl pırıl yanan kıyafetleriyle ayaklarını birer ata dayayıp uçar gibi gezmelerini bize anlatan biri var: Abdülhak Şinasi Hisar, ‘Çamlıca’daki Eniştemiz’de çocuk ruhlu eniştesinin bu zevkini bize yaşatır. Belki yanınıza bu kitabı alıp Beyoğlu Sineması’nın kafesinde okursunuz...”

4. Gizli bir meydan keşfedin

Adımlarınızı, Galatasaray’la Tünel arasında kalan Postacılar Sokak’a yöneltmenizi öneriyor Saadet Özen. “Oraya saptığınızda sağa dönen dar bir yol, sizi kapalı İspanyol Terra Sancta Şapeli’nin önünden geçirip bir meydana çıkarır: Bir tarafta eski Venedik Sarayı / İtalyan Konsolosluğu, diğer tarafta Fransız Sarayı’nın arka bahçesi ve eskiden rahibelere ait olan güzel bina. O dar sokaktan sonra bir anda büyüyen, kendi içinde bir dünya…” Arsız romantik Casanova’nın da İstanbul maceraları sırasında bu meydandan geçtiğini hatırlatıyor Özen.

Reklâm

5. Beyoğlu’nun esrarlı yönlerini inceleyin

Yemenici Abdüllatif Sokak’taki 11 numaralı bina vaktiyle Gürciyef Ensititüsü’ne ev sahipliği yapmış. “Gürciyef, 1917’deki devrimden sonra Rusya’dan İstanbul’a gelenlerdendi. Okültizme ilgisi vardı.

1912’de, Moskova’da halıcılık yaparken etrafına okültistleri, teosofistleri toplamaya başlamıştı bile. İstanbul’da bu öğretileri geliştirdiği bir enstitü kurdu,” diyor Özen. Gürciyef’e göre insanda zihinsel, duygusal ve fiziksel olmak üzere üç merkez varmış, bu merkezler arasındaki dengeyi sağlamak için ise Mevlevi ayinlerinden esinlendiği birtakım danslar ve egzersizler geliştirmiş. “Enstitü son olarak Paris’e taşındı. Ancak kurucunun 1949’daki ölümünden sonra da öğretisi ve egzersizleri devam etti, bugün dünyanın pek çok yerinde bunları devam ettirenler mevcut.”

Helvetia’da karnınızı doyurun

6. Helvetia’da karnınızı doyurun

“Asmalımescit’e gidin, Helvetia’da dışardaki masalardan birini kapın ve şöyle pazı boranili, mercimek köfteli, fırın makarnalı, iki de zeytinyağlı karışık bir tabak yaptırın.” Nilay Örnek’in önerisi artık pek görmediğimiz türden bir lokanta hakkında. “Suyun ücretsiz olduğu yer mi kaldı? Yemek yerken suya ücret ödememeyi bir yere yazın. Masa paylaşmayı, kimi zaman ‘Tuzu uzatabilir misiniz?’le, kimi zaman ‘Konuşmanızı duydum da, ben de...’ gibi cümlelerle başlayan diyaloglara ya da arkadaşlıklara şahit olun.” Örnek, 14 yıldır Müferra Çakır ve Zeynep Uzel tarafından işletilen mekanın tabelasının olmadığını belirtiyor ve kapının solundaki tarihi yazıya dikkatle bakmanızı tavsiye ediyor: “Lokantayı açarlarken yaptıkları restorasyonda, mekanın çok eskilerde birahane olduğunu gösteren ‘Helvetia’ yazısını bulmuşlar.”

Reklâm
Şimdi’de pinekleyin

7. Şimdi’de pinekleyin

Nilay Örnek’e göre Asmalımescit’teki Şimdi Cafe, günün her saati ve her hali için ideal bir mekân. “Hava güzelse, hele de gün akşama dönüyorsa dışarıdaki minderlerden birini kapın, içeceğinizi söyleyin, sonrasında gelen geçeni izleyin. Yemeği de keyiflidir, barı da, kahvesi de... Yıllardır ne dekor değişti, ne işletme, ne de garsonlar. Müdavimli mekanlarda vakit geçirmek insana iyi gelir.”

Müzik turuna çıkın

8. Müzik turuna çıkın

Bir gün sırf sokak müzisyenleri için İstiklal Caddesi’ne çıkmanızı tavsiye ediyor Nilay Örnek. “Bahar ve yaz aylarında Uninvited Jazz Band ve Light in Babylon’a denk gelirseniz ne âlâ. Didgeridoo çalan gence denk gelirseniz benim için de bozuk para atın!” Turun sonunda Lale Plak’a uğrayıp, arşivini karıştırmayı da ihmal etmeyin.

Reklâm
Dünyanın en iyi restoranlarından birinde yemek yiyin

9. Dünyanın en iyi restoranlarından birinde yemek yiyin

Bu sene Dünyanın En İyi Restoranları listesinde 51. sırada yer alan Mikla’yı ne kadar övsek az... “Bu bile 12 yılını dolduran restoranı görmeye değer kılmaz mı?” diye soruyor Nilay Örnek. “Şef Mehmet Gürs, [Ar-Ge Koordinatörü] Tangör Tan ve tüm Mikla ekibinin, Anadolu’nun zenginliğinden yararlanarak yaptıkları menüyü tatmak paha biçilemez bir deneyim olabilir.” İstanbul’un en büyüleyici manzaralarından birine Tepebaşı’ndaki The Marmara Pera otelinin tepesinde yer alan Mikla’da tanık olacağınızı da ekleyelim.

Eller Sanat Galerisi’ni ziyaret edin

10. Eller Sanat Galerisi’ni ziyaret edin

Sıradaki öneri, Beyoğlu’nun az bilinen sırlarından biri. “Az kişi bilir ama Eller Sanat Galerisi çok enteresan ve özel bir yerdir, mutlaka görülmelidir.” Sanatçı Nurhan Acun, 1969’da bakırla çalışarak başladığı el işi takı üretimini burada sürdürüyor. Postacılar Sokak’ta yer alan galeri için “Anadolu medeniyetlerinin takılarda hayat buluşunu görmek isterseniz eşsizdir,” diyor Örnek.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm