[title]
Post-punk, punk’ın sessizce sönüp gittiği yıllarda onun tavrını alıp deneysel ve yenilikçi bir mecraya sürükledi, aynı şekilde 90’larda grunge sonrası dönemde her şey gittikçe birbirine benzerken bu kez yeni bir tür ismi ortalıkta dolanmaya başlamıştı: Post-rock. Kendine pusula olarak 70’lerin krautrock topluluklarını, Captain Beefheart gibi garip figürleri, post-punk’ın tekrara yatkın formlarını seçen bu türün öncülü olarak anılan birkaç ekip vardı ve bunların neredeyse hepsi Chicago çıkışlı müzisyenlerdi. Tortoise işte bu verimli Chicago yıllarının bize kazandırdığı büyük hediyelerden biri. Şarkı yazarken formülleri bir kenara bırakan; dub, caz, reggae, elektronik, her türlü sesle arası iyi olan bir müzik icra ediyorlardı, tabiri caizse rock’ı kapsayarak aşıyorlardı. 1996 tarihli ‘Millions Now Living Will Never Die’ ileride post-rock türünün pusulası olacak albümlerden biriydi, tıpkı Slint’in ‘Spiderland’i ve Mogwai’ın ‘Ten Rapid’i gibi. Sahnede çeyrek aşırı deviren Tortoise 25. yılında yeni albümleri ‘The Catastrophist’ ile yeniden hayranlarına borcunu ödüyor. Hazır yola çıkmışken İstanbul’a da uğramayı ihmal etmiyorlar. Hem de anarcho-punk grubu The Ex ve Amerikalı caz bestecisi, saksafoncu ve klarnetçi Ken Vandermank ile birlikte.