Salgın

Bu ay Filmekimi’nde gösterildikten sonra vizyona giren, pek çok yıldızın arz-ı endam ettiği bir film ‘Contagion’. Beth Emhoff (Gwyneth Paltrow), Hong Kong’daki bir iş gezisinden Minneapolis’e döndüğünde uzun yolculuğun kendisini sarstığını düşünüyor. İki gün sonraysa, acil serviste ölüyor ve doktorlar şok ve matem içindeki kocasına Thomas’a (Matt Damon) bunun nedeni hakkında en ufak bir fikirleri olmadığını söylüyorlar. Çok geçmeden, başkaları da aynı gizemli semptomları göstermeye başlıyor: Yoğun öksürük ve ateş, ardından gelen nöbet, beyin kanaması ve ölüm. Minneapolis, Chicago, Londra, Paris, Tokyo ve Hong Kong derken, vakaların sayısı hızla artıyor, binlere ulaşıyor, tüm ülkelere yayılıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ndeki (CDC) araştırmacılar mutasyon geçirmekte olan bu benzersiz biyolojik patojeninin kodunu çözmek üzere harekete geçiyorlar. Müdür Yardımcısı Ellis Cheever (Laurence Fishburne) kendi kişisel kaygılarına karşın, büyümekte olan paniği yatıştırmaya çalışıyor ve genç, cesur bir doktor olan Erin Mears’ı (Kate Winslet) tehlikeye atmak zorunda kalıyor. Diğer taraftan, olası bir aşı ve onu ilk kimin elde edeceğine dair oluşan şüphelerin arasında, Dünya Sağlık Örgütü’nden Dr. Leonora Orantes (Marion Cotillard) karşı karşıya oldukları şeyin kaynağını bulmak üzere bir bağlantı ağı oluşturmaya çalışıyor. Aktivist bir blogcu olan Alan Krumwiede  ise (Jude Law) halka gerçekten ne olduğuna dair doğruların söylenmediğini iddia ederek, toplumdaki paranoya ve korkuyu tetikliyor. ‘Contagion’ın Filmekimi’nde gösterildikten sonra vizyona girdiğini de ekleyelim.