[title]
Günümüz yönetmenlerinin çoğunun kariyerlerine müzik videoları ya da reklam filmleri ile başladığını söylemek mümkün. David Lynch ise sürrealist bir ressam olarak çıktı yola. İlk filmlerinden ‘The Alphabet’ ve ‘The Grandmother’ı izleyenler bilir, bu kısa filmlerin bazı bölümleri animasyondur. Bunun sebebi Lynch’in resimlerini hareket ederken görmek istemesiydi. Bu belgesel ile yaşayan en büyük yönetmenlerden birinin kariyerinin ilk yıllarına doğru bir yolculuğa çıkmak ve onun bugünkü sinemasının nasıl şekillendiği hakkında fikir edinmek mümkün.
Lynch büyüme hikâyesini, sanatçı Bushnell Keeler ile tanışmasını ve ilk stüdyosunu kiralayışını bildiğimiz ağırbaşlı tonuyla anlatıyor. Sanat dolu bir yaşam sürme fikri ilk o zamanlar aklına düşmüş. Kendisini kahve üstüne kahve içerken, güzel ve gizemli kadınlarla tanışırken, bir yandan da başyapıt üzerine başyapıt üretirken hayal etmiş. Ama işler hiç de beklediği şekilde gelişmemiş ve kendini 23 yaşında evli ve çocuklu bir halde bulmuş. Yine de hayalini kurduğu bu sanat yaşamı fikri peşini hiç bırakmamış.
‘The Art Life’ta şu anda 71 yaşında olan Lynch’i küçük kızı eşliğinde Hollywood Hills’teki stüdyosunda vakit geçirirken, devasa boyutlardaki tuvallere boya fırlatırken ve eserleri üzerinde elleriyle çalışırken görüyoruz. Aralarında daha önce gösterilmemiş eski çekimler de var. Tabii Lynch’in pek çok eseriyle de karşılaşıyoruz belgesel boyunca. Bazıları oldukça etkileyici, bazıları rahatsız edici, bazıları ise lakayıt. Ama yine de hepsi bu kendine özgür sanatçıyı anlamamıza katkı sağlıyor. ‘The Art Life’ sonrasında bir başka Lynch belgeseli ‘Eraserhead Stories’i izlerseniz Lynch’in hayatının ilk yarısı hakkında epey bilgi sahibi olabilirsiniz. Hangi Lynch hayranı buna hayır diyebilir ki?
David Lynch: The Art Life (David Lynch: Yaşam Sanatı) 24 Mart'ta vizyonda.