[title]
Daha önce yönettiği ‘Murderball’ (2005) adlı belgeselle Oscar adaylığı bulunan Henry Alex Rubin’in ilk kurmaca filmi olan ‘Disconnect’, prömiyerini geçtiğimiz Venedik Film Festivali’nde yapmıştı. İnternetin ve sosyal medyanın hayatımızın her alanını inanılmaz bir hızla değiştirdiği günlerde, iletişim teknolojileri üzerine yapılmış televizyon filmleri ve dizilere de sık sık rastlıyoruz. Geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde Akbank Galaları bölümünde gösterilen ‘Disconnect’ de kısa sürede ünü geniş kitlelere ulaşan TV dizisi ‘Black Mirror’ gibi, iletişim teknolojilerinin önlenemez yükselişinden -tonu ‘Black Mirror’ kadar karanlık olmayan- bir distopya çıkarıyor. Geniş bir kadroya sahip olan ‘Disconnect’, internetle bezeli günümüz hayatından kesitler sunan epizodlardan oluşuyor. Sosyal paylaşım sitesi müptelaları, yanından akıllı telefonunu ayıramayanlar, sanal seks sitelerinde başını belaya sokanlar ve daha bir dolu insanın küçük hikâyesi birleşip filmin iletişim teknolojileriyle olan derdini aktarıyor. ‘Disconnect’ madalyonun öbür yüzünü de hatırlamamızı istiyor ve sürekli sanal kanallar aracılığıyla ‘bağlantıda’ olmanın bazı durumlarda tamamen birbirinden kopmak anlamına gelebileceği tezini savunuyor. Birbiriyle çelişen eleştiriler alan film, yine de güncel konusu itibarıyla ilgiyi hak ediyor.
Uzun lafın kısası: “Sanal ağlara bağlandıkça gerçek bağlarımızı kaybettik.” diyenlere bayat gelebilir ama yine de bir kulak vermek lazım.