[title]
Hollywood’un yıldız oyuncularından bazıları kariyerlerinin bir noktasında yönetmenliğe de el atar. Robert Redford, Kevin Costner ve Mel Gibson gibi bir yıldızlar yönetmenlikte şanslarını denediklerinde En İyi Yönetmen dalında Oscar’a bile ulaşmışlardı. Russell Crowe da biraz da bu ‘şanlı’ geçmişten ilham almış olacak ki büyük bütçeli bir prodüksiyonla ilk uzun metraj yönetmenlik denemesine imza atıyor. Yıl 1919. Connor, Çanakkale Savaşı’ndan sonra ortadan kaybolan iki oğluna ne olduğunu öğrenmek için Avustralya’dan Türkiye’ye gelmiştir. Connor tamamen yabancısı olduğu bir kültüre ayak uydurmaya çalışırken, bir yandan da oğullarını bulması için ona yardımcı olabilecek birilerini aramaktadır. En büyük oğlunun Anadolu’da bir yerlerde hayatta olduğunu öğrenince oğlunu bulmak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’ın da yan rollerde yer aldığı film Çanakkale Savaşı’nın ardından Avustralyalı bir babanın oğullarını arayışını anlatıyor. Egzotik Türkiye manzaralarını bol bol kullanan film oryantalist bir bakışa sahip gibi görünüyor. Klişe dramatik çatışmalar üzerine kurulu filmin çok umut vaat etmediğini belirtmek gerek.