Wolverine

Çizgi romanın dev ismi Marvel Comics’in en gözde serilerinden biri elbette ki ‘X-Men’. Mutantlarla insanlar arasındaki mücadeleyi anlatırken günümüz toplumuna da göndermelerde bulunan ve zengin bir alt metne sahip olan bu efsanevi serinin pek çok filmini 2000’li yıllarda ardı ardına izledik. Son olarak ‘X-Men Origins: Wolverine / X-Men Baslangıç: Wolverine’ (2009) ile X-Men ekibinin belki de en karizmatik mutantı Wolverine’in kendi başına bir filme konu olduğunu görmüştük. Bu filmde, kurdu andıran vahşi suratı ve kimseye boyun eğmeyen sert mizacıyla kendi başına bir filmi hak edecek kadar hayran kitlesine sahip olan Wolverine’in öyküsünün en başına dönmüştük. ‘The Wolverine’ de mutantların bu belki de en esrarengiz üyesinin serüvenine kaldığı yerden devam ediyor. Wolverine’le beraber günümüz Japonya’sına bir yolculuğa çıkıyoruz ve onun geçmişinden gelen güçlü bir düşmanla yüzleşip kendi gücünü samuray kılıcına karşı sınamasına ve mutant bedeninin olanaklarını keşfetmesine tanık oluyoruz. Hugh Jackman her zamanki gibi Wolverine’in bedenine bürünmekte son derece başarılı. ‘Girl, Interrupted’ (1999), ‘Identity’ (2003)  ve ‘3:10 to Yuma’ (2007) gibi filmlerin başarılı yönetmeni James Mangold’a teslim edilen ‘The Wolverine’ her zaman olduğu gibi yine çizgi roman severleri ve Wolverine hayranlarını salonlara dolduracaktır.