[title]
Ali ile Zuhal iki kardeş ya da kendilerini öyle biliyorlar. İkisi de kimsesiz; beraber büyümüşler. Reha Erdem, Ali ile Zuhal’i onları kıstıran şehirden, makine yağlarıyla bezeli gri ve dar odalardan kaçırıyor, ulvi bir güzelliğe sahip ormanın içine atıyor. Masal da orada başlıyor. Ama yanılmamak lazım, bir Reha Erdem masalı bu. Alabildiğine karanlık, ölümle hep dirsek temasında; yeri geldiğinde de hayat ve umut dolu. Hep başka bir varoluş şekli ve başka bir dil arayan Reha Erdem sinemasının tınıları yankılanıyor masalda. Bir anlamda medeniyetten kaçıp ormanın içinde kendi cennetlerini kurmaya çalışıyor Ali ile Zuhal.
Burada da huzuru bulamayacaklar belki, şehrin kiri burada da bulaşacak onlara; ama en azından başka kelimelerle konuşmayı deniyorlar. İsimlerini geride bırakıp “Kumkum ve Mimi” olmak istiyorlar burada. Reha Erdem ormanın canlı sesleriyle, bazen tabloyu andıran durgun görüntülerle kendine has bir dünya resmediyor. Karakterler doğanın içinde yitiyorlar bazen. Yönetmenin esas karakterinin bize göz süzen, hep bir yerden bizi gözleyen keçiler, geyikler olduğunu seziyoruz. Öyküyü unutup bu atmosferin içinde hayvanların ve ormanın sesine kulak kesildiğimiz Reha Erdem filmlerinden ‘Koca Dünya’.
'Koca Dünya' 7 Nisan'da Başka Sinema salonlarında da vizyonda.