Get us in your inbox

Esra Özen

Esra Özen

Articles (5)

A balcony with a view

A balcony with a view

The photographs have been made into a book by the eminent publisher Gerhard Steidl, who has also curated the exhibition. The show is a must-see for readers of Pamuk as well as anyone interested in the visual world of the celebrated author. As he recounts throughout his autobiographical book ‘Istanbul: Memories and the City’, Orhan Pamuk wanted to become a painter long before he took up the pen. As anyone who has read his novels or visited the Museum of Innocence can attest, visual narratives have always been an important part of Pamuk’s work. The author famously draws doodles on the edges of his manuscripts when he procrastinates and, after bringing back home a Canon camera he picked up during a trip to New York, Pamuk also began taking photographs to distract himself whenever words started to lose their flow. Pamuk says this soon evolved into a compulsive need to “record” the landscape before his eyes and he was soon taking an average of seven photographs per hour. Between December 2012 and April 2013, Pamuk took a total of 8.500 photographs from the balcony of his flat overlooking the Cihangir Mosque. When Gerhard Steidl, the founding director of the eponymous publishing company, saw the resulting work, he asked the author to come up with a selection. The 600-plus photographs that made it through this elimination were made into a book entitled ‘Balkon’ by Steidl and are currently on display at the Yapı Kredi Culture and Art building on Istiklal. Steidl also curated the exhi

Taner Ceylan's Olympian quest

Taner Ceylan's Olympian quest

One of Turkey's most influential contemporary artists, Taner Ceylan, is currently gearing up for the first leg of his ‘Olympos Exhibitions’ series, for which he has chosen 10 artists to create original works dealing with the common theme of portraiture. Set to take place at Sadık Paşa Konağı, an abandoned Ottoman-era mansion in Cihangir, the project was funded by an olive grove owned by Ceylan near his house and studio in Olympos in the south of Turkey. Not knowing what to do with the olive oil he produced, Ceylan turned to the late businessman Ali Dinçkök, who advised him to create a boutique line of oil and organise a yearly exhibition with the proceeds from the sales. “I wanted the exhibition to be in an independent space” says Ceylan when we sit down over coffee in Cihangir. “The aim has always been to introduce artists with art galleries, and you couldn’t do that in an institution, so it had to be an independent space. I had seen Halil’s [Altındere] exhibition ‘Homeland’ at Sadık Paşa Konağı in 2017 and he helped me a lot with mine.” While Altındere’s exhibition only made use of the upper floors, with the encouragement of architect Fahrettin Aykut, Ceylan decided to venture down into the basement – though his cleaning personnel were apparently not as keen. “The derelict mansion looks something out of Hitchcock’s ‘Psycho’” says Ceylan, “both eerie and majestic.” The show will be Ceylan’s first foray into curating, though he shies away from the term and likes to think of h

Taner Ceylan'ın hayalleri gerçek oldu

Taner Ceylan'ın hayalleri gerçek oldu

‘Olimpos Sergileri I: Portre’ isimli bu sergiyi Olimpos’taki zeytinliğinden elde ettiği gelirle hayata geçirmiş Ceylan. “Sanatla bana gelen yine sanata dönüşüyor,” diyor Ceylan sergiye dair. Tamamı portrelerden oluşan sergi için Ceylan teklif götürdüğü sanatçılarla bir yıl boyunca çalışmış. Sergide eserleri yer alan isimler ise Güneş Acur, Cem Adrian, Gizem Akkoyunoğlu, Şeyma Barut, Metin Çelik, Hakan Çınar, Yunus Emre Erdoğan, Onur Hastürk, Rugül Serbest ve Hande Şekerciler. Bu şahane sergiye aynı zamanda Süreyyya Evren’in editörlüğünü, Vahit Tuna tasarımını üstlendiği portre temalı bir kitap eşlik ediyor. Kitap için Gülçin Aksoy, Halil Altındere, Volkan Aslan, Nancy Atakan, Neşe Şive Baydar, Canan, Aslı Çavuşoğlu, Fulya Çetin, Neriman Polat, Utku Dervent, Sinan Demirtaş, İnci Furni, Leyla Gediz, Nilbar Güreş, Nuri Kuzucan, Ali Kazma, Şükran Moral, Gülay Semercioğlu, Erinç Seymen, Elif Uras ve Cengiz Tekin, kendi hayatlarında iz bırakan portrelere dair düşüncelerini kaleme almışlar. Kitapta sergiye katılan sanatçılara ve serginin hazırlanma sürecine dair Ceylan’ın yazdığı metinler de yer alıyor. ‘Olimpos Sergileri’nin devamını merakla bekliyoruz. 6 Mart-23 Mart, Sadık Paşa Konağı-Cihangir, tanerceylan.com

Sónar Maratonu Başlıyor

Sónar Maratonu Başlıyor

Entelektüeller, geek’ler ve parti hayvanlarını ayrı birer küme gibi düşünürsek bu üç kümenin kesişim noktasında Sónar duruyor diyebiliriz. Görsel sanatlar, bilgisayar programları, teknoloji ve elektronik müziğin en yenilikçi örneklerini bir araya getiren festival yıllarca dünyanın en büyük metropollerini dolaştı. Şanslıyız ki geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da da bu sıra dışı etkinliği deneyimleme şansımız oldu. Zorlu PSM bu sene bir kez daha Sónar’a ev sahipliği yapıyor. Kalabalık festival programında kaybolmayın diye size saat saat neler olup bittiğini listeleyen bir rehber hazırladık. Dilediğiniz noktadan partiye katılabilirsiniz. Cuma: Hafta sonuna giriş 20.30: Mind Shifter Sónar macerasına başlamak için bundan daha iyi bir performans bulamazsınız. Orhan Yılmaz’ın synthwave projesi olarak başlayan Mind Shifter, Meriç Erseçgen ve Burak Gürpınar’ın da katılımıyla bugünkü kadrosuna ulaştı. 2013’te yayınladıkları ilk albümleri ‘Disconnected Space’ ve dört yıl sonra gelen ‘Another Life’ ile kendine şehrin müzik sahnesinde sağlam bir yer edinen Mind Shifter adının hakkını fazlasıyla veriyor. Alternatif: Akşamın ilk saatlerinde başka ne yapabilirim diye düşünüyorsanız, Duygu Dönmez yani Just D’nin saat 20.00’de başlayan setine kulak verebilirsiniz. Dönmez setinde indie dance ve dark disco’nun en nadide örneklerine yer veriyor. 21.00: Ben Frost Mind Shifter ile Sónar moduna girdiniz artık. Şimdi sıra festivalin ilk ana yemeğinde. Ben Frost her seferinde şaşırtıcı bir hamleyle karşım

News (3)

‘Hakan: Muhafız’da ikinci raunt

‘Hakan: Muhafız’da ikinci raunt

Netflix’in ilk orijinal Türk yapımı ‘Hakan: Muhafız’ın ikinci sezonu Nisan sonunda izleyiciyle buluştu. Bu vesileyle dizinin oyuncularından Okan Yalabık ve yönetmen koltuğunda oturan Umut Aral ve Gönenç Uyanık ile bir araya geldik. ‘Hakan: Muhafız’ın ikinci sezonunun bir kısmı geçtiğimiz ay İstanbul Film Festivali’nde gösterildi. Gösterim, dizi ekibinin de katılımıyla gerçekleşti. Seyircilerden gelen tepkiler nasıldı? Salondaki atmosferi anlatabilir misiniz? Umut Aral: İlk iki bölüm gösterildi arka arkaya. Tabii ilk sezondan diziye aşina olan hayran kitlesi de içerideydi ve bize çok büyük bir enerji kattılar gerçekten. Yorumları, dizinin çok güzel başladığı ve devamını merak ettikleri yönünde oldu. Bence atmosfer çok yerindeydi. Çok eğlenceli bir geceydi bizim için. Gönenç Uyanık: Yeni sezonun vaadini açıklaması açısından önemliydi gösterim. Seyirci yorumları da çoğunlukla aksiyonun daha yüksek olduğu, daha karanlık bir hikaye anlatıldığı ve daha az macera olacağı yönündeydi. Evet, gerçekten böyle bir ikinci sezon bekliyor seyirciyi. Okan Yalabık: Çok iyi geri dönüşler aldık. Belli ki ilk sezona vakıf insanlardı ve devamını bekliyorlardı. Yatmin olarak ayrıldılar. İzlerken birçok sahnede tepkiler aldık ve işin sağlaması oldu. ‘Hakan: Muhafız’ın ikinci sezonunun çekim süreci nasıl geçti? Nerelerde çekim yaptınız, ne kadar sürdü çekimler? Umut: İkinci sezon çekimleri iki aylık bir süreci kapsıyor. Bunu, ciddi bir post prodüksiyon süreci takip etti. Yine İstanbul’dayız. Zaten

Sanat Mecidiyeköy’de

Sanat Mecidiyeköy’de

İstanbul sanat dünyasının önde gelen isimlerinden Murat Pilevneli’nin Dolapdere’deki galerisinin açılışına yakın zamanda şahit olmuştuk. Dirimart’ın da buraya bir şube açması ve yakında Arter’in yeni binasına taşınacak olmasıyla dikkatimiz semtteki sanat hareketliliğine yönelmişti. Pilevneli gözleri bu sefer yine sanat söz konusu olunca akla ilk gelen yerlerden olmayan Mecidiyeköy’e çekti. Dolapdere’deki galerilerinin açılışının üzerinden bir yıl geçmeden Mecidiyeköy Pilevneli ziyarete açıldı. 4000 metrekarelik kapalı, 5500 metrekarelik açık alanıyla bu yeni galeri aslında büyüklüğüyle bir müzeyi andırıyor. Yer aldığı binanın tarihçesi ilgi çekici. Atatürk’ün emriyle ünlü Fransız mimar Robert Mallet-Stevens tarafından inşa edilen bina önce Tekel Likör ve Kanyak Fabrikası ismini almış. Cumhuriyet’in ilk yapıları arasında yer alan bina yıkılmasının ardından aslına uygun bir şekilde tekrar inşa edilip günümüzdeki haline gelmiş. İsviçreli Viatrans şirketine ait bina bir süreliğine Pilevneli Galeri’ye tahsis edilmiş durumda ve İstanbul’da heyecan verici bir sanat durağına dönüşmesi kaçınılmaz. Murat Pilevneli de mekanın tasarım, moda ve performans gibi disiplinleri de bünyesine alarak geniş açılımlı bir sanat merkezi olmasını hedefliyor. Gerek büyüklüğü, gerek mimarisiyle uluslararası ziyaretçilerin de radarına gireceğini tahmin ettiğimiz Pilevneli Mecidiyeköy’ün 11 Aralık’ta açılan ilk sergisi 27 Ocak’a dek sürecek. ‘Fabrika’da 10 Sanatçı / 10 Bireysel Pratik’ isimli sergide Refi

“Doğanın ve Hayatın İçinden Resimler '' Sergisi

“Doğanın ve Hayatın İçinden Resimler '' Sergisi

Öykücü Burhan Günel'in ''Şükran Pekmezci’nin resimlerinde, çok renkli ve iyimser bir resimsel anlayışla resme dönüştürülmüş doğa görüntüleri ve onun içinde, adeta doğayla bütünleşmiş olarak toplumsal yaşamın içinden seçilip görüntülenmiş gerçeklikler yer alıyor. Doğa görüntüleri resimlerin hemen hepsinde, toplumsal ya da bireysel figüratif görüntülerle karşıtlık ve / ya da birliktelik üzerine oturtulmuş bir ilişki içerisinde düzenlenmiş durumda. Toplumsal görüntülerin içinde törenler, evlilik sevinçleri, yaslar, ortak sorunlar karşısında topluca tavır alışlar görülüyor''  diye özetlediği  DOĞANIN VE HAYATIN İÇİNDEN RESİMLER sergisi 22 Ekim 2018 tarihinde Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi’nde izleyiciye sunuluyor.