Eda Erdoğan

It was not long after Nilüfer Yanya uploaded a few demos to SoundCloud that her guitar-driven bedroom pop caught the attention of London indie label Blue Flowers, where she went on to release three EPs. Yanya’s dreamy lyrics, jazzy vocals and soulful melodies struck a chord with audiences and critics alike, earning her a spot in the BBC Sound of 2018 longlist and supporting slots for the likes of The xx, Interpol and Fleet Foxes. With her debut album ‘Miss Universe’ in the pipeline and an upcoming Istanbul gig in March, we caught up with Yanya during her North American tour to chat about playing the big stages and life on the road. You’re coming back to Istanbul to play in Babylon soon. Do you get a chance to spend time in the city while you’re here? Do you have a favourite place to hang? Sadly this time I won’t because it’s part of a whole tour. But when I do go, I just like to hang by the Bosphorus and drink çay. And spend time with my family of course. Your father is Turkish and you’ve mentioned he used to play Turkish classical music around house while you were growing up. How are you versed in music from around here? I’m not very well versed, but I’m hoping that will change with a little time. You’re currently on tour in North America. How is life on the road? Does traveling inspire you musically? It’s interesting being on tour because in order to enjoy it, you have to be very present all the time and make the best out of everything. I find it hard to be creative musica

Ardıç kuşundan ilham al“Ardıç kuşu, çok sevdiği ardıç meyvesinin kendisine gerekli kısmını yedikten sonra çekirdeğini midesinde çimlendirip toprağa hem de bir ardıç ağacının dibine bırakırmış,” diyor Gönül Paksoy. Asırlık, heybetli ardıç ormanları meğer böyle oluşurmuş. ‘Atıksız Mutfak’la ardıç kuşundan ilham almayı öğretiyor bize Paksoy. Tüketmeyi değil, dünyaya fayda sağlayan alışkanlıklar edinmeyi öğreten bir kitap bu. Dünya genelinde gıdaların üçte birinin atık olduğunu düşünürsek; atıksız bir mutfak peşinde koşmanın hayal değil, hepimiz için bir ödev olduğunu da anlarız. “Denklemin gücü biziz,” diyerek, yemek alışkanlıklarımızı değiştirmeye davet ediyor bizi Gönül Paksoy. Zeytinyağlı barbunya kabuğu Kabuk deyip geçme“Vitamini kabuğunda” sözlerini siz de mutlaka duymuşsunuzdur. Domatesin, elmanın kabuğunu israf etmememiz için söylenir ve genelde başka meyveleri, sebzeleri tüketirken pek aklımıza gelmez. Paksoy’un kitabı, bu konuda da ufkunuzu açacak. Karideslerin sert olduğu için tüketmediğiniz kabuklarını rondodan geçirip, soslarda lezzet verici bir malzeme olarak kullanabileceğinizi; karpuz kabuğuyla hafif ve nefis zeytinyağlılar, hatta tatlılar hazırlayabileceğinizi; muz kabuğu ile bile bir çeşit dolma yapabileceğinizi keşfedeceksiniz. Tabii ki benzer bir durum sebze ve meyvelerin sapları, başları, daha nice atık deyip geçtiğimiz parçaları için de geçerli. Pratik bilgiler keşfetSürdürülebilir bir beslenme tarzının peşinde koşmak, yeni bir gastronomik trend değil. Gönü

Çizgi romandan şiire uzanan bu seçkiyle kumsallardan bambaşka dünyalara ışınlanıyoruz.

Hayvanların kralı Kuş gözlemciliği sadece yetişkinlerin ilgi alanına girecek değil ya… Bu hobi çocuklar için de biçilmiş kaftan. Çocuklara erken yaşta doğa sevgisi aşılamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmamıza gerek yok. Tavsiyemiz işi, doğada vakit geçirmenin ötesine taşımanız. Ufaklıkların ellerine bir dürbün tutuşturun ve ister oyun parklarında, ister evinizin balkonunda, ister ormanlarda kuş gözlemlemelerine izin verin. Tek ihtiyacınız olan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Genç Kuş Gözlemcisinin El Kitabı’. Oldukça basit bir anlatımla kuş gözlemciliğinin abc’sine, sakadan büyük baştankaraya farklı kuş türlerine ve kuşların vücut yapılarına değinen harika bir rehber bu kitap. Çocukların yanında taşıyabileceği şekilde tasarlanmış aynı zamanda. Ve en güzeli, kitapla birlikte minik bir dürbün hediye edilmesi. Malum, kuş gözlemciliğini çıplak gözle yapmak mümkün değil, bu dürbünün de miniklerin işini göreceğine emin olabilirsiniz. Çocuklarınız bu kitap sayesinde size hav tüylerinin ne işe yaradığı, örtü tüylerinin nerede bulunduğu ya da kızılbacakların hangi habitatları sevdiği gibi konularda bilgiçlik taslamaya başlarsa şaşırmayın. Bu kitap sayesinde çocuklarınızla birlikte kuş gözlemciliğine fena halde sarabilirsiniz, bizden söylemesi!   Genç Kuş Gözlemcisinin El Kitabı (10 yaş üstü için), 64 sayfa, 40 TL, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Uzay fatihi Astronomiye meraklı çocukları mutlu etmenin formülünü bulduk. Gezegenlere, Güneş Sistemi’ne, takım

Dile kolay, 12 seneyi geride bıraktı Chill-Out Festival. Yıllar boyunca bizleri iyi müzikle buluştururken muhteşem bir festival ortamı da yaratmayı başaran Chill-Out Festival ekibi, yine sıkı çalışmış ve harika bir programa imza atmış. Canlı müzik dinlemeyi ve açık hava festivallerini iyiden iyiye özlediğimiz şu günlerde Chill-Out Festival hepimize ilaç gibi gelecek kuşkusuz. Bir kez daha Life Park’ın yemyeşil ortamında düzenlenen festival, dört sahnede 50’den fazla yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlıyor. Chill-Out ile özdeşleşen renkli, özgür, doğayla iç içe ortam; hamaklar ve pofuduk yastıklar da yerli yerinde. Yani her şey bildiğimiz ve özlediğimiz gibi. Festival programının bu yıl oldukça geniş bir yelpazeye yayıldığının altını çizmek gerek; yani farklı müzik türlerine ilgi duyan arkadaşlarınızla festivalin tadını çıkarabileceksiniz. Yılın en mutlu hafta sonu kapıyı çalmak üzere, planlarınızı ona göre yapın ve Chill-Out Festival’ı sakın kaçırmayın.     Chill-Out Festival Istanbul 2017, 20-21 Mayıs, Life Park, 12.00 (kapı açılış), kombine: 216 TL, tek gün: 136,25 TL, www.chilloutfest.com. Biletler Biletix'te.

What are your thoughts on the modern meyhane trend sweeping Istanbul? Although there are quite a few meyhanes we like that have a modern feel, we never really bought into the whole craze – if you ask us, meyhane culture isn’t something that needs improvement in the first place. Newly opened Küçük Kulüp is a modern meyhane in our preferred meaning of the word. Located across from the American Hospital, it looks every bit like a Nişantaşı eatery, down to the white tablecloths and black chairs, while inside, the black-and-white photographs covering its gray walls evoke a hint of nostalgia. Of the classic mezes we tried, the hummus, Cretan paste and köpoğlu (roasted eggplant and garlic spread) all passed the taste test with flying colors. The Küçük Kulüp menu also includes inventive takes on traditional mezes, like the sea bass marinated in martini. Since the eatery is pretty small, it’s better suited to dinner for two than a large gathering.

Kendini “mahallenin meze barı” olarak tanımlıyor Ahali. İddiası büyük, sonuçta meze hassas bir konu. Farklı malzemelerle yenilenen meze tariflerine de, modern meyhane kavramına da alıştık; Teşvikiye gibi bir mahallede tutunmak da zor iş. Fakat mekana adım atıp gördüğü ilgiye tanık olunca, iddialarında haklı çıktıklarını anlıyorsunuz. Hafta içlerini bile hayli yoğun geçiriyor Ahali. Kapalı alanı, açık mutfağın karşısındaki barı ve bahçesiyle aynı çatı altında farklı yemek deneyimlerini mümkün kılıyor mekan. Yemeklerin hazırlanışını izlemek isteyenler bar kısmını tercih edebilir, özellikle iki kişilik gruplar için ideal bir alan. Ahali’nin mezeleri, hem malzeme hem sunum açısından standartların dışına çıkıyor. Piyazları maş fasulyesi, kumkuat, tahin, semizotu ve soğan turşusuyla hazırlanıyor; çıtır karidesleri ekşili sos ve berry tozuyla kaplanmış bir cips tadında. Meze ve salata çeşitlerinin tek kişilik olduğunun altını çizen menü, paylaşımlık seçenekler için ‘çilingir sofraları’ başlığına yönlendiriyor. Dört adet ekşili midye dolma, dört adet asma yaprağında çiğ köfte ve iki adet patlıcanlı içli köfte içeren İstiklal Caddesi gibi seçenekler var bu bölümde. Koçanında servis edilen, közlenmiş peynir kremalı süt mısır ile kırmızı taze meyveli ve karamel soslu çubuk dondurma Ahali’nin en ünlü olacak yemekleri arasında; hem sunum, hem de lezzet açısından akılda kalıyorlar. Her akşam açık olan mekan, hafta sonları 10.00-14.30 arasında meze ile kahvaltı yapabileceğiniz bir menü de s

İzzet Çapa, 2017 sonbaharında epey çalışmış olmalı. Meşhur Cahide Müzikhol’ü tekrar açmakla yetinmedi, Maçka Demokrasi Parkı’nın yakınlarındaki Müşkülpesent’i de kış sezonuna yetiştirdi. Meyhaneyle lokanta arasında bir çizgiye sahip Müşkülpesent. Açılışından kısa bir süre sonra öğle yemekleri için de tercih edilen bir mekana dönüşse de, en iddialı olduğu konunun canlı müzik eşliğindeki akşam yemekleri olduğunu söylememiz doğru olur. Efkarlanmayı hobi edinenlerin, sosyal medyada şiir ve özlü söz paylaşmayı sevenlerin mekanı Müşkülpesent. Üzerlerinde Cemal Süreya dizeleri yazılı tabakları, arabeskten popa uzanan canlı müzik performansları bunun kanıtı. Mekanın dekorasyonu hayli kalabalık ve renkli. Püsküllü avizeler, tüm tavanı kaplayan saksılar içindeki canlı bitkiler, farklı taşlardan bir araya getirilmiş yer döşemeleri gibi detaylar mekanın dört bir yanına dağılmış. Öğle yemeği için uğrarsanız tavsiyemiz bol közlenmiş biberli iskender kebap salata. Mezelerden bir sofra kurmak istediğinizde ise beğendi ve peynir yatağında servis edilen bulgur köftesi fellahı es geçmeyin. 

Anadolu Yakası’nın alışveriş mabedi Emaar Square Mall’daki bu brasserie’de tanıdık bir şeyler var. Dekorasyon ve menüde yakalayabileceğiniz ipuçları, mekanın logusundaki ‘by Şamdan’ ibaresi ile destekleniyor. Burası, İstanbul’un köklü yeme-içme markalarından biri olan Park Şamdan’ın arkasındaki isimlerin, yani Emre Ergani ve Ersoy Çetin’in yeni girişimi. Ergani ve Çetin’in, Anadolu Yakası’ndaki ilk işletmeleri olan Brasserie d’Or’u ‘yeni bir Park Şamdan’ olarak tanımlamak yanlış olur, zaten Park Şamdan’ı Boğaz hattı ve Nişantaşı gibi yerlerden ayrı düşünmek de zor. Mekanın danışmanlığını ise ünlü işletmeci Muhittin Ülkü üstlenmiş; kendisini en son Kapadokya’daki Muti Restaurant ve Nişantaşı’ndaki Blush Atiye’den hatırlıyoruz. Bu iş birliğiyle bir yandan Fransız mutfağına odaklanan menüsüyle öne çıkan, diğer yandan da Park Şamdan müdavimlerinin yüzünü güldüren tanıdık detaylar sunan yeni bir marka yaratılmış. Soğan çorbası, escargots à la Bourguignonne (sarımsaklı salyangoz), cuisses de grenouilles (kurbağa bacağı) gibi tipik Fransız yemekleri bir yanda; yoğurtlu kebap, peynirli puf böreği gibi Park Şamdan klasikleri diğer yanda. Tartare de boeuf gibi başlangıçlar menünün en başarılı kalemleri arasında; altın sarısı bıldırcın yumurtasıyla servis edilen ve çiğ bıçak kıymasıyla hazırlanan bu Fransız klasiği, alışverişe mola verdiğiniz anlar için ideal. Dilerseniz tartare’ı ana yemek olarak, daha doyurucu porsiyonlarda da sipariş edebilirsiniz. Mekanın adındaki altın (‘or’) detay

Akmerkez, Teşvikiye ve Bağdat Caddesi’ndeki şubeleriyle bildiğimiz Grandma’nın eşi olan Grandpa, Bebek Parkı’nın tam karşısında. Burada kahvaltının yıldızları, Erzincan tulumu ve eski Anadolu kaşarı gibi yöresel peynirler ve füme etler. Füme antrikotlu yumurta nefis. Dilerseniz yumurtanızı kıymalı ve domatesli olarak da alabilirsiniz. Ne söylerseniz söyleyin, kahvaltınıza mekanın nefis ekli mayalı ekmekleri eşlik edecek. Grandpa’da nefis bir kahvaltının altında Bebek sahilinde yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin. İnşirah Sokağı 1A, Bebek.

Da Mario, Papermoon ve La Mia Luce gibi şehrin en iyi İtalyan restoranlarından hatırladığımız Erol Usta yine iş başında. Kendisi İtalya’da büyümüş ve mesleği öğrenmiş biri olarak, İtalyan mutfağına hâkim. Onun kaptanlığında açılan Torcello ise İtalya’nın trattoria’larından ziyade, küçük ama gösterişli bir restoran havasında. Menü bir İtalyan restoranından beklediğimiz çizgide; ne bir eksiği ne de fazlası var. Burrata tabağındaki (42 TL) peynirler yerli ve başarılı manda çiftliği Buffa’nın imalatı. Bu tabağın sunumundan Erol Usta’nın işi bildiğini anlıyorsunuz; en basitinden en alengirli reçeteye, her tabağın sunumu gayet şık. Hepsi ev yapımı olmasa da, ravioli ve tagliatelle seçenekleri başta olmak üzere, tatmin edici sayıda ev yapımı makarna çeşitleri var; karides, domates ve kuşkonmazlı troccoli (bir çeşit kalın spagetti, 40 TL) gibi. Üç peynirli (35 TL) veya margherita (32 TL) gibi pizza seçenekleri glütensiz hamurla da sipariş edilebiliyor. İtalya mutfağı pizza ve makarnadan ibaret değil tabii ki, ossobuco (62 TL) gibi ana yemeklerine de bir göz atın.

The next time you find yourself getting hungry in the Levent area, think twice before you head to the nearest shopping mall to grab a bite. The latest lunch hot spot for professionals in the district, Goodville serves enticing options all day long: you can choose from a variety of omelets (or mix and match toppings to create your own) for breakfast, or you can stop by weekdays from 17.00 to 22.00 to take advantage of happy hour specials. Still, there’s a reason the restaurant has become a popular destination for a midday meal: as its name suggests, the eatery serves healthy dishes made with seasonal ingredients. The semi-open kitchen allows you to watch your meals being prepped, while the mezes and salads lined on the counter make the decision-making process that much easier. 

Levent gibi birplazalar diyarında çalışıyorsanız, öğle yemeği için kendinizi en yakın AVM’ye atmadan önce durun ve düşünün. Goodville gibi yerler keşfedilmeyi bekliyor olabilir. Öğle yemeklerinde beyaz yakalıların istilasına uğrasa da, Goodville aslında günün tüm saatinde cazip seçenekler sunuyor; ek malzemelerle dilediğiniz gibi çeşnilendirebileceğiniz omlet çeşitlerini ve hafta içi her gün 17.00-22.00 arasındaki happy hour fırsatlarını yabana atmamak gerek. Yine de Goodville’ın esas cazibesinin hızlı, temiz ve sağlıklı öğle yemeği menüsü olduğunu söylemek doğru olur. Adından da anlaşılacağı gibi, sezon malzemeleriyle şekillenen bir menüsü var Goodville’in. Pancarlı kuskus risotto ya da balkabaklı ve tahinli ‘October Feast’ salata gibi mevsimin nimetlerinden faydalanan seçenekleri sipariş edebilirsiniz. Yarı açık mutfak düzeni yemeklerin hijyeninden emin olmanızı sağlıyor; tezgâha dizilen mezeler ve salatalar sayesinde ise karar verme aşaması kolaylaşıyor.