9. Contemporary İstanbul

Taksi şoföründen Nişantaşlısına, sanat meraklısından koleksiyonerine, telefonunun hafızasını boşaltıp şarjını full’leyen Instagram mesaicilerinden, fuarda yeri olsun-olmasın galericilere ve sanatçılara İstanbul’da alışılagelmiş bir akşam artık Contemporary Istanbul’un açılış günü. Toplasanız bir yılda bir elin parmağını geçmeyecek kadar görme fırsatınız olan ünlüler ile toplu görüş günü. Sanatın böylesine bir gündem oluşturabilme ve bu kadar insanı bir araya getirme gücü, sebebi her ne olursa olsun yadsınamaz bir durum. Tam da bu sebepten yılın mahsulünün görücüye çıktığı bu sahne üç gün boyunca ‘besin’ zincirinin tüm halkaları için hâlâ vazgeçilmez.

 

Tüm bunlarla beraber dengeler kadar beklentilerin de değiştiği bir o kadar doğru. İstanbul’daki rakip ArtInternational, yurt dışı fuarlara gitmeyi tercih edenlerin sayısındaki artış, sektöre beklenen sayıda yeni koleksiyoner sağlamayan ekonomik ve sosyal düzen… Tüm bunları göğüslemekle kalmıyor Contemporary Istanbul, en iddialı makyajını, dolabındaki en iyi kılığını üstüne geçirip her yıl yeniden diriliyor, yeni ve etkileyici birkaç aksesuarı da iliştirmeyi ihmal etmeden. Ve geçtiğimiz yıla kıyasla (Hermann Nitsch ile canlı kanlı buluşmamızın heyecanını saymazsak) bu yıl çok daha iddialı, cesur ve dikkat çekici bir programı var.

 

Can alıcı soru elbette bu programın detaylarının ne olduğu ama en az bu soru kadar mühim olan bir konu daha var. Fuarın kara deliği/laneti; hayalet ya da UFO gibi kimilerine görünen o muamma his: “Labirent mi burası?” çıkmazı, farkında olmadan aynı galeriye üçüncü kez girip bir de üstüne “Demin sorduğum resmi almak için döndüm, alıcıyım sanacaklar.” korkusu, kalabalıktan bir an önce kaçma isteği… Bunlardan en az biri içinize işlediyse yalnız değilsiniz ama kurtarılamaz değil durumunuz.

 

Bu yıl erken teşhis ile sizi Contemporary Istanbul’un dokuzuncu edisyonuna hazır ve nazır uğurluyoruz.

 

 

5 Adımda Contemporary Istanbul 2014

Fuarın dört bir yanına yayılan standlar ve yerini alan sanatçılar konusunda beyin yıkamayacağız, gönlünüzün götürdüğü yere gidin ama ne yapın edin şu saydıklarımızı deneyimlemeden fuardan ayrılmayın.