[title]
Tanışıklığımız henüz çok yeni olsa da sergi programı ve çizgi dışı duruşuyla şehrin önemli ve etkili mekânlarından biri olarak anmaya değer bir galeri KUAD. Güneydoğu Avrupa’da soğuk savaş yıllarındaki avangart sanat üretimi üzerine kafa açıcı bir sergi olan ‘Kesintisiz Avangard’ ve 1970’lerde Fluxus özellikleri taşıyan işler üreten Türk sanatçıların eserlerinin de yer aldığı, Fluxus’ın 50. yılının kutlandığı ‘Fluxus 50’ sergileri ile bellek oluşturma misyonunu bugüne kadar layıkıyla yerine getirdi. Şimdi ise doğumunun 100. yılında 20. yüzyılın en sıra dışı bestecilerinden John Cage’e adanan bir sergiye emanet sergi alanı.
Cage, bestelerinde dostlukları, sanat ve rastlantı dolu hayatı etkili olmuş bir besteci. Başta Fluxus kuşağı sanatçıları olmak üzere Robert Rauschenberg, Jasper John gibi sanatçılar üzerinde etkili olmuş, Merce Cunnigham, Morton Feldman, David Tudor ve Christian Wolff ile sıkı dostluklar kurmuş ve Buckminster Fuller, Marshall McLuhan gibi vizyonerlerle fikir alışverişlerinde bulunmuş, yaşadığı çağdaki herhangi bir besteciden çok daha etkili bir isim. Müziği ve hayatında en çok yer eden isimlerden biri ise ona bekâr kalmayı ve üçe kadar saymayı öğreten Marcel Duchamp. KUAD’da Cage'e adanan bu sergi, sanatçıları ilk defa buluşturmasıyla da oldukça önemli. Daha önce Centre Pompidou’da sergilediği bir ses enstalasyonu ile Michael Snow, iki Eric Satie portresi ile Esther Ferrer, notasyon desenleriyle Cage’in öğrencilerinden Tom Johnson, Cage’e göndermeli neon işiyle Sarkis ve mekâna müdaheleleriyle tanınan Peter Downsbrough KUAD’a özgü hazırladığı işiyle sergide yer alıyor. Katılan diğer isimler: Teoman Madra, Tolga Tüzün, SuMei Tse, Stéphane La Rue, Lynn Criswell, Taldans, Işgım Veryeri Alaca.
Serginin son günlerinde de çeşitli etkinlikler ve performanslar gerçekleşiyor. 5 Eylül’de de bir konser var.
Pazar, pazartesi hariç her gün 11.00-19.00 arasında açık. www.kuadgallery.com