Zorlu PSM binası
Fotoğraf: KaliPro

Zorlu Performans Sanatları Merkezi

Zincirlikuyu’da bulunan ve toplu taşımayla kolaylıkla ulaşılabilen Zorlu PSM konserler ve gösteriler için gerekli ihtiyaçları fazlasıyla karşılıyor.
  • Etkinlikler
  • Beşiktaş
Reklâm

Time Out diyor ki

Zorlu PSM şehre yeni bir kültür merkezi standardı getirdi desek yeri. Tahmin edersiniz ki az paralara da mal olmadı. 50.000 metrekarelik alana yayılan ve 350 milyon dolara mal edilen Zorlu Center projesinin ürünü bu heybetli merkez. Son teknolojiyle donatılmış iki oditoryumdan biri 2262 kişilik, diğeriyse 738 kişilik oturma kapasitesine sahip. Büyük Salon (Ana Tiyatro), dünyayı dolaşan Broadway ve West End müzikallerine ev sahipliği yapabilecek özellikler barındırıyor, ki daha öncesinde İstanbul bu gösterilerin yüksek teknik gereksinimlerini karşılayacak bir salon çıkaramamıştı. Küçük Salon (Drama Sahnesi) ise, unplugged etkinlikler ve daha küçük ölçekli müzik gösterileri için tasarlanmış.

Zorlu PSM Türkiye için birden fazla ‘ilk’i bir araya getiriyor. Birincisi, Türkiye’den çıkma bir şirketle (Zorlu Yapı Yatırım) Amerika merkezli bir işletmenin (Nederlander Global Entertainment) ilk ortak operasyonu. İkincisi, Türkiye’de en gelişkin ses ve ışık sistemlerine, üç yepyeni kuyruklu piyanoya ve kurum içi biletlendirme sistemine sahip ilk performans sanatları merkezi. Daha önce altı salonun koordinatörlüğünü üstlenen genel direktör Ray Cullom’a sorarsanız, üst düzey tasarımıyla diğer ülkelere örnek olmayı amaçlayan cinsten bir mekân burası.

“Şirket sahibi ve işletmeci gibi iki ayrı unsurun harmanlandığı bir yapıya sahibiz,” diye anlatıyor Cullom. “Sanki bir Amerikan şirketiymişçesine hareket ediyoruz; bir yüzümüz kurumsal işlere dönükken, diğeri dünyaya doğru açılıyor. Sahne arkasındaki alan ise bir konsolosluk gibi, yani tarafsız bir uluslararası bölge.”

Zorlu PSM’nin büyüklüğünü anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalıyor, üstelik henüz bunun farkında olmayan epey insan var. Ama esasında, bütün bu parıltının arkasında muazzam bir altyapı, tasarım ve sofistike bir teknik birikim var, ki Türkiye’de eksikliği şimdiye kadar en çok hissedilen şeylerden biriydi bu. Daha da önemlisi, İstanbullu kültür-sanat takipçilerinin klasik müzik konserleri, opera ve balelerden oluşan geniş yelpazedeki bir seçkiyi izleyebilmek için iki yeni salonu var artık.

Ayrıntılar

Adres:
Zorlu Center, Zincirlikuyu
İstanbul

ETKİNLİKLER

Eylül

Uğur Kanbay’ın yazıp yönettiği ve sahnede tek başına hayat verdiği ‘Eylül’, Türkiye’de trans deneyimini sahneye taşıyan az sayıdaki yapımlardan biri. Topluluk Sfrpztf imzası taşıyan oyun seyirciyi Eylül’ün dünyasına davet ediyor. Eylül, 28 yaşında trans bir kadındır. Tek odalı evinde maniler söyleyerek başından geçenleri anlatmaya başlar. Nasıl seks işçisi olduğundan, askerlik muayenesinden, aşık olduğu adamdan, ailesinden ve daha fazlasından söz eder. Oyunun hikayesi birçok trans bireyin başına gelen olaylardan esinle, kurmaca hikayeler eklenerek kaleme alınmış.

Marcel Dettmann

Modern teknonun en önemli isimlerinden DJ ve prodüktör Marcel Dettmann, Zorlu PSM’de elektronik müzik tutkunlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. Berlin’in kült mekanları Berghain ve Hard Wax ile özdeşleşen Dettmann, kariyerine Doğu Almanya’da başladı. Depeche Mode, The Cure ve Front 242 gibi gruplardan ilham alan sanatçı, bugün MDR ve Bad Manners plak şirketleriyle hem teknonun sınırlarını genişletiyor hem de yeni yeteneklere alan açıyor. Ostgut Ton etiketiyle yayımladığı albümler, sayısız single ve remiks çalışmasıyla elektronik müzik dünyasında derin bir iz bırakan Dettmann; Junior Boys, Fever Ray ve Moderat gibi isimlerle yaptığı iş birlikleriyle çok yönlülüğünü ortaya koyuyor. Kulüp sahnesinin yanı sıra Berlin Devlet Balesi için gerçekleştirdiği projeler ve çağdaş sanat alanındaki ses tasarımlarıyla da dikkat çekiyor. Dettmann’dan önce Ece Özel performans sergileyece, Dettmann’dan ise 01.00 itibarıyla set başında.

The Nutcracker - Gürcistan Devlet Balesi

175 yıllık köklü geçmişiyle Kafkasya’nın en önemli sanat kurumlarından Gürcistan Devlet Balesi, Çaykovski’nin ölümsüz eseri ‘The Nutcracker’ (Fındıkkıran) ile Türkiye’ye geliyor. Sanat yönetmenliğini ve koreografisini, Bolşoy ve American Ballet Theatre’ın efsanevi baş balerini Nina Ananiashvili’nin üstlendiği prodüksiyon; karlar altındaki büyülü sahneleri, rengarenk kostümleri ve görkemli dekorlarıyla izleyicileri yılbaşı rüyasına davet ediyor. New York Times’ın “kusursuz” olarak tanımladığı topluluk, Edinburgh Festivali’nde kazandığı Herald Angels ödülüyle uluslararası başarısını perçinledi. Klasik balenin zarafetini çağdaş yorumlarla harmanlayan bu özel prodüksiyonu kaçırmayın.
Reklâm