John Boyega

Star Wars: The Force Awakens - John Boyega röportajı

Star Wars efsanesi nihayet ‘Star Wars: The Force Awakens / Star Wars: Güç Uyanıyor’ ile devam ediyor. Sinema tarihinin tartışmasız en popüler serisinin ekmeğini en çok yiyecekler arasında da tabii ki filmin başrollerinden birini üstlenen John Boyega var.

Tom Huddleston
Yazan:
Tom Huddleston
Reklâm

An itibariyle galaksinin en mutlu insanı John Boyega olabilir. Henüz 23 yaşında, ama 2000’li yılların en büyük filmi olması muhtemel ‘Star Wars: The Force Awakens’da oynaması için yönetmen J.J. Abrams tarafından bizzat seçildi. Yani tüm dünyanın gözü artık onun üzerinde. Kendisini Londra’nın en fiyakalı otellerinden birinde, ünlü tasarımcıların elinden çıktığı belli kıyafetler içinde buluyoruz. Az önce piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmış biri gibi sırıtıyor. “Hani bir oyuncuyla röportaj yapmak için halini hatırını sorduğunda ‘İyiyim’ diye cevap verir ya?” diyor. “Ben gerçekten çok iyiyim.”

Karakteri Finn’in serinin meşhur kötü askerleri Stormtrooper’ların bir üyesiyken kendini kurtarıp kahraman asilere katılacağını biliyoruz şimdilik. Finn rolü için Boyega’nın seçilmesi, henüz tanınmayan bir isim olduğu için biraz şaşırtıcı olmuştu. Bu naif şaşkınlığı takip eden eleştirilerde ise Boyega’nın kenar mahallelerden çıkan bir genç olduğu dillerden düşmüyordu.

Bu söylenenlere hiç kulak asmamak gerek, çünkü Boyega bayrağı Albert Finney, Bob Hoskins ve Tom Hardy gibi İngiliz ustalardan alabilecek kadar iyi bir oyuncu, aynı zamanda çok sempatik. Hiperaktif ve kendine güvenen bir havası var, tanıştığınızda kanınızın ona ısınmaması mümkün değil. Tüm bu özellikleri sayesinde Boyega tehlikeli ama eğlenceli Star Wars evreni için biçilmiş kaftan. Kendisinin figür biriktiren ve video oyunlarını takip eden bir Star Wars hayranı olması da cabası.

Serinin hayranı olduğunu biliyoruz. Setteyken günde kaç kez aklın başından gidiyordu?
Sürekli. Sabah sete geldiğimde, kostümümü giyerken, sahne için çağrıldığımda, J.J. bana Star Wars’la ilgili bir sır söylediğinde… Her gün Disneyland’e gitmek gibi.

Çocukken Star Wars ile aran nasıldı?
Büyük hayranıydım. Filmlerden önce kitapları ve video oyunları ile tanışmıştım. 1992 doğumluyum, suç benim değil! Önce Bölüm 1, 2 ve 3’ü; sonra orijinal üçlemeyi izledim. Yani teknik olarak doğru sırayı takip ettim. Ama orijinal filmleri izlerken babama “Görsel efektler nerede?” diye sorduğum oldu.

1999’da ‘The Phantom Menace’ ile başlayan, ilk Star Wars filmlerinin öncesini anlatan üçleme hakkında ne düşünüyorsun?
Sevmeyenlerinin çok olduğunu biliyorum. Ama sanatın kaderinde bu var, ortaya çıktıktan sonra bir eserin yargılanması serbest. Bazıları da orijinal üçlemeyi sevmeyebilir, bu bir zevk meselesi. Ama ‘The Force Awakens’ın herkes tarafından beğenileceğini düşünüyorum.

Orijinal üçlemenin yıldızları Harrison Ford, Mark Hamill ve Carrie Fisher ile çalışmak nasıl bir deneyimdi?
Mükemmeldi, ben tabii ki çok heyecanlıydım ama bu yoldan daha önce geçtikleri için onların neler hissettiklerini de merak ediyordum. Üçü de rollerine hazır, profesyonel ve eğlencelilerdi.

Özellikle Harrison Ford’un ürkütücü bir namı var. Aranız nasıldı?
(Gülüyor) Harrison ile gayet iyi geçindik. Onu anlayabiliyorum; karşısında kasılanlar oluyor ama aslında kafası rahat bir adam. Konuşacak bir şey yoksa bir söz söylemiyor.

Chewbacca kostümü içindeki Peter Mayhew’in kürkünü okşamaktan kendini alabildin mi?
Chewbacca’yı sürekli okşadım. Bazen elimden almak zorunda kaldılar, hep ona sarılmak istiyordum. Bir Wookiee’ye sarılmak muhtemelen dünyanın en güzel hissi.

Karakterin Finn orijinal üçlemenin kahramanlarına kıyasla nasıl biri?
Bence şahane bir karakter. Gerçekliği aşan filmlerde izleyenler hayal dünyasına dalıyor ve empati kurabilecekleri bir karaktere ihtiyaç duyuyorlar. Mesela Batman gibi bir karakter her adımda ne yapması gerektiğini bilir. Ama Finn gibileri kendinden emin değiller, böyle karakterlere bayılıyorum.

Filmin oyuncuları nasıl seçildi?
Çok zorlu bir süreçti ama öyle olması gerekiyordu. Ben de bir şirketi dört milyar dolara satın almış olsaydım tüm oyuncuların doğru seçildiğinden emin olmak isterdim! [Disney 2012’de Star Wars’un yapımcısı Lucasfilm’i satın almıştı.] Sağlıklı bir süreç oldu. Yedi ay boyunca koşu bandı üzerinde, ağzımdan ‘Finn’ sözü eksik olmadan egzersiz yaptım. Tek korkutucu yanı, tarihe geçecek bir filmin parçası olmak ya da bu şansı kaçırıp normal hayata geri dönmek ikilemiydi.

Rolünün açıklanmasından sonra İngiltere basınının sana karşı tavrı hakkında ne düşünüyorsun? Özellikle bir haberden rahatsız olduğunu biliyorum, seni Londra’nın tekinsiz sokaklarından çıkmış bir genç gibi göstermişlerdi...
Hikâyeme bir kulp takmaya çalışıyorlar. Peckham’lı olduğumu duyanlar karanlık bir hayattan sıyrıldığım bir başarı hikâyesi bekliyor. Bu yüzden sosyal medya üzerinden kendi sesinizi duyurabilmek çok güzel; dedikoduları yalanlayıp yoluna bakabiliyorsun.

“Bu benim hikâyem değil,” diyerek cevap vermiştin bir tweet’inde. Peki nedir senin hikâyen?
Harika bir çocukluk geçirdim. Modern dans ve müzikal tiyatro ile haşır neşir oldum, 13 yaşımda Royal Albert Hall sahnesine çıktım.

Oyunculuğa hobi olarak başladıktan bir süre sonra işler ciddileşti mi?
Tam olarak öyle oldu. Çok erken yaşlarda başladım, bir meslek tercihi değildi. Kendimi ifade edebilmenin, eğlenmenin bir yoluydu. Ama vakti geliyor, ‘hayatta ne yapmak istiyorsun?’ sorusuyla karşı karşıya kalıyorsun. Ben de o zaman oyunculuğu seçtim.

‘The Force Awakens’ gösterime girdiğinde hayatında neler değişecek dersin?
Alışveriş için markete gitmek farklı bir deneyim olacak sanki. Zaten ‘Attack the Block’ta rol aldığımdan beri Peckham’da dolaşmam zor oluyordu. Justin Bieber seviyelerinde bir ün değil tabii, hâlâ alışveriş yapabiliyorum. Mesela geçen gün kedimi veterinere götürdüm. Gözü şişmişti. 

Şu an rahat görünüyorsun. Aşırı ilgiye dayanamayacağın bir noktayı hayal edebiliyor musun?
Yorgun olduğum veya sadece ailemle vakit geçirmek istediğim anlar oluyor. Ama böyle bir projeye adım atarken sorumluluklarımın farkındaydım. Şimdiden neler olabileceğini tahmin etmek yerine filmin çıkmasını ve hareketlerime yön verecek koşulların belli olmasını tercih ederim. Yağmuru durduramazsın, ancak su sızdırmayacak bir çatı inşa edebilirsin. Heyecanla beklediğim şey ise sinemada bir Star Wars filmi izlemek. Salonun arka sıralarında bağıra çağıra filmi izleyen birini duyarsan o muhtemelen ben olurum.

‘Star Wars: Episode VII - The Force Awakens / Star Wars: Bölüm VII - Güç Uyanıyor’ 17 Aralık’ta vizyonda.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm