Red Axes

Red Axes röportajı

Tel Avivli ikili Red Axes’ın yaptığı disko müziği, yarattığı tüm o tuhaf atmosferle bir uzay yolculuğuna fon oluşturabilecek türden. Onları bu ay bir de Suma Beach’te dinleyin, başka gezegenlere ışınlandığınıza pişman olmayacaksınız.

Reklâm

Red Axes ismini gat yaprağı (Arap Yarımadası’nda yaygın olan ve çokça tüketilen bir bitki) çiğnedikten sonra bulduğunuz doğru mu?
Dori Sadovnik: (Gülüyor) Nereden duydun bunu?

İnternette bununla ilgili hikâyeler var.
Niv Arzi: Hepsi dedikodu. Hiç gat çiğnemedim.

Zamanında sadece Tel Aviv’de tanınan bir gruptunuz, şimdilerde ise adınızı tüm dünyaya duyurdunuz. Sürekli turneye çıkıyorsunuz, geçtiğimiz aylarda Barselona’daki Primavera Sound festivalinde çaldınız. İlk albümünüz ‘Ballad of The Ice’ ve bütün EP’leriniz çok iyi eleştiriler aldı. İşlerin gidişatı sizi heyecanlandırıyor olmalı.
Dori: Sekiz yıl önce bu işe başladığımızda hayallerimiz daha küçüktü, genellikle Tel Aviv’de çalmak gibi. Şu an dünyayı dolaştığımız, festivallerde çaldığımız ve harika insanlarla tanıştığımız için çok mutluyuz, çok eğleniyoruz.

Geçtiğimiz iki yıl içerisinde çok sayıda parça yayınladınız. Bu denli üretken olmayı nasıl başarıyorsunuz? Bir kenarda yayınlanmayı bekleyen bir sürü şarkınız mı vardı?
Dori: Elimizde geçtiğimiz yıllardan kalan birçok malzeme var ama yeni şeyler de yapıyoruz. Oturup “Haydi bir EP kaydedelim,” demiyoruz. İçimizden geldiği zaman çalışıyoruz ki bu zaten çok sık oluyor.
Niv: Elimizde hâlâ yayınlanmamış çok parça var. Onları konserlerimizde çalıyoruz ve genellikle bir yıl sonra yayınlıyoruz. Böyle çalışmayı seviyoruz, büyük bir müzik cephanemiz var. Müziğimizi göstermek için en iyi yol kulüplerde çalmak. Canlı bir setimiz de var ama o biraz daha farklı çünkü daha çok yeni.

Canlı setinizi geçtiğimiz Mayıs ayında düzenlenen Primavera Sound’da çaldınız. Nasıl geçti?
Dori: Çok güzel bir konserdi, çok iyi hissettik. Bu canlı seti çalmaya başlayalı daha iki ay oldu.
Niv: Öncesinde sadece DJ set çalıyorduk. Şimdi setimizde doğaçlama önemli yere sahip ve yeni materyaller de içeriyor.

Kendinizi daha çok bir grupta çalan müzisyenler gibi mi hissediyorsunuz yoksa elektronik müzik yapımcıları gibi mi? Müziğinizdeki post-punk, new wave ve synth-pop etkilerine bakacak olursak, gençliğinizde gece kulübüne gitmek yerine evin bodrumunda punk çalmayı tercih edenlerdenmişsiniz gibi geliyor.
Dori: Doğru. Beraber çalmaya başladığımızda çok gençtik ve şimdi o günlerimize geri dönüyoruz.
Niv: Gece kulüpleri yerine konserlere gitmeyi her zaman tercih etmişimdir. Ama yaptığımız müzik, ne üretmek istediğimize göre değişiyor. Bazen sağlam bir house parçası yapmak istiyoruz ve o zaman aklımızda kulüpler oluyor; ama daha punk bir şeyler yapmak istediğimizde başka yerlerden etkileniyoruz.

Setlerinizin en hareketli anlarında çaldığınız parçalar bile bir hayli farklı. Çoğunlukla esrarengiz bir atmosfere sahip oluyor seçtiğiniz parçalar.
Niv: Benim için müziğimizi anlatmak biraz zor ama ne demek istediğini anlıyorum. Kendimize ait bir kimliğimiz var; dinlediğin zaman “Bu bir Red Axes şarkısı,” diyebilirsin ama bilmiyorum... Biz sadece gerçekten orijinal bir şeyler üretmeye ve hissettiklerimizi paylaşmak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz, bir gece kulübünde veya başka bir yerde, nerede olursak olalım.  

Sizin için müziğinizin ayırt edilebilir olması önemli mi yoksa stüdyodayken bunun üzerine fazla düşünmeyip işleri akışına mı bırakıyorsunuz?
Niv: İkincisi. Başkalarını düşünmemeye çalışıyoruz. Kayıt yaparken ya da çalarken aklımızdakiler daha çok ruh halimizle ilgili. Anı yaşamaya çalışıyoruz.

DJ’liğe de aynı şekilde mi yaklaşıyorsunuz?
Niv: Mutlu olmaya, müziği hissetmeye ve miksin iyi olup olmadığı üzerine fazla düşünmemeye gayret ediyoruz. Bu tarz şeyleri fazla kafaya takmıyoruz. Doğal olmaya, eğlenmeye ve olayı fazla ciddiye almamaya çalışıyoruz. Ayrıca DJ setlerimiz esnasında şarkılarımızın çoğunu çalıyoruz, neredeyse yarısını. Birçoğu piyasaya sürülmüş parçalar, bazıları edit’ler; yani çoğunluğu orijinal.

Bir DJ set esnasında yaşadığınız en acayip şey neydi?
Dori: Genellikle partilerden sonrasını pek hatırlamıyoruz. (Gülüyor) Ama Litvanya’da bir evde uyandığımı hatırlıyorum. Orada iki gündür uyuduğumu sandım ama sonra sadece beş dakika uyuduğumu söylediler.
Niv: Bir keresinde Brüksel’de düzgün bir gece kulübünün iyi bir partisinde çalmıştık. Kulüpte 50 yaşlarında komik bir adam vardı; tamamen çıplaktı ama ayağında Nike ayakkabılar vardı. Sonra o adamın milletvekili olduğunu duyduk.
Dori: Asıl sen şunu hatırlıyor musun, Niv? Tel Aviv’de bir barda çalıyorduk ve 85 yaşlarında bir kadın vardı, göbeği açık bir tişört giymişti ve garip garip dans ediyordu. Bir ara yanımıza geldi ve “Çocuklar bu müzik berbat! Kafam iyi ve dans etmek istiyorum!” dedi. (Gülüyorlar)

İkili olduğunuz için birlikte çok fazla vakit geçiriyor olmalısınız. Birbirinizi çileden çıkaran alışkanlıklarınız var mı?
Niv: Sabahları Dori’yle konuşmayacaksın!
Dori: Ben Niv’le ilgili her şeyi göz ardı ediyorum çünkü herhangi bir alışkanlığı bile beni deli edebilir. (Gülüyor)
Niv: Zaman içinde birbirimizi olduğu gibi kabul etmeyi öğrendik ve bu konuda kendimizi her geçen gün daha da geliştiriyoruz.

Peki kişiliklerinizi müziğinizle nasıl harmanlıyorsunuz?
Niv: Biz aynı frekanstayız. Müziğimize, kariyerimize dair doğru hamlenin ne olduğu konusunda aynı şeyleri düşünüyor, aynı şeyleri hissediyoruz. Teknik olarak ben daha çok stüdyoda çalışıyorum diyebilirim. Niv ise yeni müzikler araştırmak konusunda gerçekten çok başarılı. Bence birlikte mükemmel bir ekip oluşturuyoruz.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm