Janset Genel röportajı

Babylon’da ne yapıyorsun?
Altı yıldır buradayım. İlk üç sene rehberlik yaptım. Gelen grupları havaalanında karşılama ve burayı terk edene kadar her şeyleriyle ilgilenmekti işim. Sonra mekân sorumlusunun asistanı oldum. Şimdiyse etkinlik yönetimindeyim, sanatçıları karşılamasam da bütün geliş gidiş sürecini planlayan insanım.

Bu işe nasıl girdin?
Kendimi okullu sayabilirim. Kültür yönetimi okudum Bilgi Üniversitesi’nde.

Etkinlik yönetimi neleri kapsıyor?
Yaratıcı ekiple birlikte hem sanatsal kriterleri hem de bütçeyi gözeterek Babylon’un programını tasarlıyoruz. Ben bu süreçte hem sanatsal ve finansal departmanlar arasında hem de ekibin kalanıyla iletişimi sağlıyorum. Bir sanatçının sahne alacağı kesinleştikten sonra da mekân ekibiyle ve pazarlamayla ilgili koordinasyonu yine ben yürütüyorum.

Müzik camiasıyla uğraşmak nasıl bir şey?
Ben hiçbirinin “Aman kapris yapalım,” diye düşündüğünü sanmıyorum. Hatta bazı şeyleri sırf komiklik olsun diye yapıyorlar. Mesela kuliste duvarına Mike Tyson ve Monica Bellucci posteri isteyen bir sanatçı olmuştu. Bu tamamen geyik, asmasak konseri iptal edecek değiller.

Konser alanı dışında da ilgileniyor musun sanatçılarla?
Hepsi öyle içip dağıtmıyor aslında konser öncesi ya da sonrasında. Hatta büyük grupların çoğu tek bir yudum içmeden konseri geçiriyorlar, çünkü bir gün sonra yeniden çalmaları gerekecek.

O dev partiler veren müzisyen tayfası yalan mıymış yani?
Hiç öyle bir şey yok. Bu sektörde çalışan insanlar müzisyenlere kıyasla çok daha çılgın bir hayat yaşıyor. Çünkü bir gün önce gece yarılarına kadar konsere katılıp ertesi gün onun raporlamasını yapması gerekiyor. Aşağı yukarı her gece bir etkinlik olduğunu, her sabah da iş olduğunu düşünürseniz hayatımızın epey sert ve yıpratıcı geçtiğini görebilirsiniz. Bu sektördeki herkesin müthiş bir enerjisi var. Çok yorucu bir iş dayanmak kolay değil.

Her etkinliğe katılıyor musunuz?
Yalnızca konserlere değil, mekânın kiralandığı diğer etkinlikler ve lansmanlara da katılmamız gerekiyor.