Salon İKSV

Los Angeles müzik sahnesinin parlayan yıldızı Molly Lewis, ıslığı adeta bir enstrüman gibi kullanışıyla cazdan spagetti Western baladlarına, Brezilya ritimlerinden noir lounge’a kadar geniş bir yelpazede dinleyicilerini büyülüyor. La Femme, Sébastien Tellier ve Dr. Dre gibi isimlerle iş birlikleri yapan sanatçı, Cannes Film Festivali’nden Paris Moda Haftası’na kadar dünyanın dört bir yanında sahne aldı. Kısaçalarlarının ardından gelen 2024 tarihli albümü ‘On The Lips’ ise lounge klasiklerine zarif bir selam niteliğinde. Loş ışıklı, martini dolu bir dünyaya kendinizi hazırlayın.

Politik taşlamaları, mizahı ve gürültüsüyle 25 yıldır yerli punk sahnesinin ateşini harlayan Cemiyette Pişiyorum, yeni albüm öncesinde Salon’a geri dönüyor. Yolculuklarına Beyoğlu’nda başlayan grup, kuşaklar boyu süren yeraltı enerjisiyle ‘Süper Aşk Şarkısı’, ‘Gripin’, ‘Kasabanın En Güzel Kızı’ ve ‘Senden Sonra Ben’ gibi şarkılara imza atto. Tolga Can Saygılı ve Ali Özdemir’in fanzin günlerinden doğan Cemiyette Pişiyorum, bugün hâlâ isyanın ve punk ruhunun en güçlü temsilcileri arasında yer alıyor. 18 yaş alt dinleyicilerini unutmayan grup aynı gün hem matine hem de suare konserleriyle Salon İKSV’de olacak.

35 yılı aşkın süredir aynı üçlüyle yoluna devam eden Avustralyalı kült grup The Necks, New York Times tarafından “dünyanın en iyi üçlüsü”, LA Times tarafından ise “dünyanın en etkili müzik topluluklarından biri” olarak tanımlanıyor. 1987’de Sydney’de kurulan grup piyanoda ve Hammond orgda Chris Abrahams, davul, perküsyon ve elektro gitarda Tony Buck, kontrbas ve bas gitarda Lloyd Swanton’dan oluşuyor. Serbest formdaki deneysel caz besteleriyle ve saatler sürebilen, tekrarı olmayan doğaçlama performanslarıyla tanınan The Necks, dinleyicilerini ağır ağır saran, adeta hipnotize eden müziğiyle benzersiz bir deneyim sunuyor. Grubun canlı performansları gerçekten büyüleyici, kaçırmayın.

Liverpool çıkışlı ikili Hannah Merrick ve Craig Whittle, hayatın sıradan anlarını büyülü melodilere dönüştürüyor. İlk albümleri ‘I’m Not Sorry, I Was Just Being Me’ ile dikkat çektikleri “gündeliğin estetiği” kavramı, yeni albümleri ‘Big Swimmer’ ile “gündeliğin şölenine” evriliyor. Merrick’in sisli, mizahi ve akıcı anlatımı Whittle’ın ateşli gitarlarıyla buluşuyor; iki parçada indie sahnesinin güçlü sesi Sharon Van Etten onlara eşlik ediyor. 70’lerin zengin tınılarıyla 90’ların buğulu gürültüsünü harmanlayan grup sizi sade ama duygusal yoğunluğu yüksek bir konser deneyimine davet ediyor.