Bey Balık

Yıllarca Necip Fazıl Kısakürek’in evi olmuş ahşap köşk üç ay öncesine kadar Robert’s Coffee olarak hizmet veriyordu. Ardından restore edilerek Bey Balık’a dönüştürüldü. Manzara şahane. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne doğru uzanan Boğaz suları hemen dibinizde. İki katta hizmet veren restoranın dekorasyonu ferah ve aydınlık; duvarlarda eski İstanbul tabloları yer alıyor. İsteğe göre à la carte veya fiks menü sunuluyor. Alt katta ise sigara içmek isteyenlerin tercih ettiği yarı açık bir bölüm var. Bey Balık’ın iyi bir restoran olmasında işletme müdürü, daha önce Çengelköy’deki Del Mare’nin de işletmeciliğini yapmış Ahmet Furgaç’ın payı büyük. Furgaç balık ve meze konusundaki engin bilgisini buraya da aktarmış; balıkla ilgili her türlü bilgi onda, aklınıza ne geliyorsa sorun deriz.
Soğuk mezelerden ortası somon ve karidesle doldurulmuş levrek sarma ve sirke ve zeytinyağıyla marine edilmiş levreği mutlaka deneyin. Soya soslu ızgara kalamar, balık kokoreç ve tereyağında karides de tatmanız gereken sıcak mezeler. Hepsi leziz. Istakoz, yengeç ve karides gibi deniz böcekleri taze hazırlanıyor, donmuş malzeme kullanılmıyor. Mevsimine göre kofanadan tekire, sinaritten kırlangıca her türlü balığı yiyebiliyorsunuz. Bu mevsimde bolca yiyebileceğiniz balıklar ise kalkan ve levrek. Seçtiğiniz balığı şişte, kiremitte, ızgara, tava veya buğulama olarak hazırlatabilmeniz de buranın güzelliklerinden. Servis hızlı, görevliler işini iyi yapıyor. Mezelere, ara sıcaklara ve balığa doyduktan sonra “Midemde yer kalmadı” diye yakınmayın, çünkü burada bir balık restoranından beklenmeyecek kadar çok çeşit tatlı var. Ballı muz, dondurmalı irmik tatlısı, ekmek kadayıfı, şekerpare... Ama balık sonrası illa helva diyenlerdenseniz sıcak helva da mevcut. Fiyatlar ise epey makul. Balığın fiyatı sabit değil, mevsimine göre fiyatlandırılıyor. Yaz sezonunda Avrupa Yakası’ndan gelecek misafirleri için tekne hizmeti de verecek olan Bey Balık’a bir akşamınızı ayırın.