Brass

Bir otel restoranına giderken az da olsa tedirgin olmamak mümkün değil. Aşırı ciddi, resmiyet kokan bir mekânla karşılaşma olasılığınız hayli yüksek. Sosyal yaşamın o pek de güleç olmayan yüzüne denk düşüyor pek çoğu. Taksim’de yeni açılan Martı İstanbul Hotel’in giriş katındaki Brass ise ilk görüşte böyle bir kaygıdan arındırıyor insanı. Belki de burada mekâna adım atar atmaz sizi karşılayan ahşap barın etkisi vardır. Her neyse, Brass bir şekilde şık mı şık, ama insanı germeyen, sıcak bir mekân.

Mutfakta dünyaca ünlü Fransız şef Frédéric Medigué hünerlerini sergiliyor. Medigué, uzun yıllar Uzakdoğu’da çalışmış. Böylece zaten hakim olduğu Fransız mutfağına çekik gözlerle bir kere daha bakma şansı bulmuş. Brass’in menüsü de Medigué’nin kariyerinin bir nevi yansıması. Asya ve Fransız mutfaklarının sade ama etkili yorumlarla bir araya geldiği yemekleri tatmaya geçmeden önce masanıza dumanı üzerinde Fransız ekmekleri ve krakerleri geliyor. Aralarında en çok ilgiyi patatesli ekmek hakediyor. Doğrudan ana yemek seçmek yerine ordövrlerle başlamak doğru bir tercih olur. Çünkü bu konuda hayli zengin Brass’in menüsü. Deniz mahsullerinden devam etmeyi planlıyorsanız steak tartar ya da tuna tataki ile başlayabilirsiniz yemeğe. Geniş şarap kavından uygun bir eşlikçi seçerek elbette.
 

Ana yemekler arasından seçim yapmak zor zanaat. İlk Brass deneyiminizde Fransız usulü balık buğulama ‘bouillabaisse’  ya da et istiyorsanız ‘chateaubriand’ yemeyi tercih edebilirsiniz. ‘Chateaubriand’ı İsviçre ve Fransa’da yönettiği iki restorana Michelin yıldızı kazandırmış bir şefin elinden yemek, ayrıcalık değilse nedir?

Uzun lafın kısası, Brass’in mutfağına söyleyecek söz yok. Ancak mekânın gizli kahramanı kesinlikle barı... Tüm zamanların bar klasiklerinin yanında mekâna özel 30’un üzerinde kokteyl var. Hepsi mevsime uygun taze meyvelerden yapılıyor. İşiniz Taksim civarında ise, yemeğe kalmasanız da barın kokteyllerini akşamüstü içkiniz yerine koyabilirsiniz. Tez zamanda yolunuzu düşürün.