Cafe Lumiere

Uzun yıllardır mekân işletmeciliği yapan Özcan Taş ve Cengiz Doğan sinemaya aşık bir ikili. Birlikte açtıkları Cafe Lumiere de adını tahmin edileceği üzere 1895 yılında sinemada gösterilen ilk film olan ‘Trenin Gara Girişi’ni çeken Lumiere Kardeşler’den alıyor. (Bir dakikalık süresiyle film aynı zamanda 1897’de Türkiye’de halka açık gösterilen ilk film olmuştu.) Kafenin girişinde, film karelerinden derlenen bir de poster var.
 

 Kafeyi açmak için altı ay kadar çalışan ikili, özellikle eski bir bina aramış ve  Çukurcuma’daki bu 200 yıllık Ermeni binasını bulur bulmaz da çalışmalara başlamış. Duvarları tamamen yıkmaya başladıklarında beş-altı kat farklı renk boyayla karşılaşmışlar. En son duvarın orijinal halini bulduklarında bırakmışlar ve bu da mekânın asıl havasını oluşturan en önemli detay aslında.Mutfaktaki isimse yabancı değil. Daha önce Datlı Maya’nın şefliğini yapan Pakistanlı Tarık James. Küçük bir mutfakta dünyanın farklı lokasyonlarından yemekler sunan James’in elinden Hint, Fransız ve İtalyan lezzetlerini tatmak mümkün. Hint mutfağından sevdikleri üç yemek, favori pizzaları ve salataları var Cafe Lumiere’nin menüsünde, her birinde de iddialılar.

 

Bir yandan ise üç ayrı menü üzerinde çalışıyorlar. Tüm yiyeceklerin yanında kalori, karbonhidrat ve protein değeri yazan ‘protein bar’, vegan ve vejetaryen. Doğal şekerlerle yapılan diyabetik yiyecekler de yakında menüdeki yerini alacak. Cafe Lumiere kahveseverler için de menüsündeki 27 çeşit kahve ve ayrı kahve barı ile bir uğrak noktası. Güney Afrika’dan gelen kahveleri, burada kendileri öğütüyorlar. Kahvenin yanı sıra dondurmalı ve çilekli limonataları da şimdiden favori olmuş.

 

Yaz neşesi bahçelerine gelecek olursak, renkli sandalyeler, duvara yaslı eski bir bisiklet, her masada taze çiçekler ve ağaçlardan sarkan lambalarla gerçekten şehrin ortasında bir vaha gibi. Sinemayı, mekâna Lumiere kardeşlerin ismini verecek kadar çok seven bir ekibin, o bahçeyi sinema için kullanmaması düşünülemezdi. Bahçede yaz bitmeden film gösterimleri gerçekleştirmeyi planlıyorlar. 

 

Fiyatların civar mekânlara göre makul olduğu söylenebilir. Örneğin 12 liraya sıkı bir kahvaltı edebilirsiniz. Ayrıca bir başka ilginç nokta da, her masaya tost makinesi koyacak olmaları. “O ekmek hiçbir zaman sıcak gelmiyor ya da sohbetten soğuyor.” fikrinden yola çıkarak buldukları bir çözüm bu da. Cihangir’in gürültülü ve kalabalık mekânlarından kaçmak, iyi yemek ve kahve için mutlaka uğramalı. Ağaç gölgesi, renkli çiçekler ve kedileri de cabası... Nihan Bora