Cecconi’s Istanbul

Londra, Miami ve Hollywood’un ardından açılan dördüncü Cecconi’s restoranı burası. Soho House’un yanından ayrı bir girişe sahip olan Cecconi’s’i eski konsolosluk binalarının duvarları sarmalıyor, böylece avlusu gözlerden ırak bir bahçeye dönüşüyor. Yurt dışındaki kardeşlerinden en çok Miami’dekini andırıyor, fakat burası daha az tropik ve daha çok Akdenizli. Zeytin ağaçları, loş ışıklandırması ve ahşap kolonlara sarılan sarmaşıklarıyla yazlık bir bahçe havası var. İçeride daha fazla masa, geniş bir açık mutfak ve bir bar beklese de açık havada yer kapmaya bakmalı.

Mutfağın başında Hollywood’daki Cecconi’s’ten transferimiz Alessio Biangini var, ama menüyü hazırladıktan sonra arada bir mekâna uğrayan şeflerden değil kendisi. Restoranın bizzat başında durmak için İstanbul’a yerleşmiş. Bir sayfada tüm yemeklerini sıralarken çeşitte sıkıntı yaşatmayan sade bir menüsü var. İtalyan mutfağıyla içli dışlı değilseniz garganelli ya da plin agnolotti gibi terimler karşısında biraz bocalayabilirsiniz. Çekinmeyin, garson jokerinizi kullanın; hangi seçeneğin damak zevkinize uyacağı konusunda tavsiye de kapmış olursunuz. Kuzey İtalyan yemekleri dolu menü bir Venedik geleneği olan ‘cicchetti’ isimli atıştırmalıklarla açılıyor. Fesleğen ve domates soslu köfte (20 TL) gibi garanti lezzetler ya da füme et ve provolone peynirli kızarmış zeytin (15 TL) gibi keşfedilecek seçenekler var.
 

Yemeğe geçmeden aperatif faslını da atlamayın, ne de olsa bir İtalyan sofrasındasınız ve masanız tabaklarla dolup taşmalı. Tavsiyemiz Gorgonzola peynirli gnocchi romana (22 TL) ve Antep fıstığı, avokado ve domatesli burrata (35 TL); özellikle burrata kesinlikle denenmeli, içi krema ve mozzarella dolu bu peynir bohçası İstanbul’da yiyebileceğiniz benzerleri arasında muhtemelen en iyisi.

Ana yemeklerde ise pizza, makarna, salata, sebze seçeneklerinin yanı sıra kömür ateşi ve odun fırınlarında pişen et, balık ve tavuk seçeneklerinin olduğu bir bölüm de var. Pizzalar kalın kenarlı, gevrek ve ince tabanlı; trüf mantarı, kabak çiçeği ve keçi peynirli pizzasında (55 TL) olduğu gibi nadir malzemeler bile bol keseden. Makarnalar gerçek bir İtalyan’a yaraşır şekilde el yapımı, farklı bir şeyler denemek isterseniz adaçayı ve tereyağlı, mantı benzeri plin agnolotti’yi (35 TL) tatmalısınız. Fiyatlar kullanılan malzemeye göre değişkenlik gösteriyor gibi. 90 TL’ye ıstakozlu spagetti de yiyebilirsiniz, 30 TL’ye mozzarella, domates ve kekikli sade bir pizza da. Tatlılarda ise ricotta’lı cheesecake’i es geçip ev yapımı gelato’lu herhangi bir seçenekten yana kullanın tercihinizi (her biri 25 TL). Rezervasyonunuzu erkenden yaptırın, zira ilk haftasından itibaren yoğun geçen akşamları böyle devam edecek gibi. İtalyan peynirleri ve makarnalarından dana rostoya, geniş bir açık büfeyle pazar günleri brunch’lara da ev sahipliği yapıyor, hatta İstanbul’da pek fazla yerde bulamayacağınız istiridye bile bu brunch’larda yerini alıyor. Kişi başı her şey dahil 150 TL. Özetle, başka restoranlarda beyaz örtülü, ağırbaşlı masalarda tadabileceğiniz kaliteli İtalyan yemeklerini ve daha fazlasını Cecconi’s’te rahat bir ortamda bulmanız mümkün, zaten İtalyan mutfağına da böyle bir üslup yakışır.