[title]
İstanbul’un yeme-içme sahnesi kadın şeflerin yeni konseptleri, mekânları ve girişimleriyle son bir yıldır oldukça hareketli. Karaköy’deki mekânı Lokanta Maya ile tanınan Didem Şenol, Şişhane’yi Gram ile tanıştırdı. Şemsa Denizsel, Kantin’ini butik bir konseptle Bebek’e taşıdı. Yakın zamanda ise kitap yazarı Meri Simyonidis Bebek’teki mekânlara, Rum mezelerini sunduğu Mezedaki ile rakip çıktı. Daha nicesi bu çevrelerde ve Karaköy’de, Galata’da harika mekânlar açıyor.
Bebek’teki Mangerie ve Nişantaşı’ndaki Delicatessen’in kurucusu Elif Yalın da İstanbul’un yeme-içme sektörünün en yaratıcı ve girişimci şeflerinden biri.
Geçtiğimiz ay İstanbulluların, en çok da Nişantaşlıların vazgeçilmez duraklarından biri olan Delicatessen’i Tepebaşı’na da kazandırdı. La Brise’in eski yerine açılan Delicatessen Pera -ki enteresandır La Brise de Asmalımescit’te doğmuş, Nişantaşlı olmuştu- kısa zamanda gelenek haline gelen tüm âdetlerini, yeniliklerle Pera’ya taşıdı desek yeri.
Çevre çalışanları, sakinleri ve turistler için her gün mevsimine uygun birer çorba ve günün yemeği çıkıyor Delicatessen mutfağından.
‘Back to Basics’ anlayışıyla tasarlanan menüde Delicatessen’in ördek confit, levrekli iç pilav, paylaşım tabakları gibi klasiklerinin yanı sıra Pera’ya özel hazırlanan yemekler var. Patlıcanlı provolent peynirli kol böreği, 200 gram etin cherry domates sos ile fırında pişirildiği, rezeneli Pera Burger, ıstakoz bruschetta, dana pancetta, sebzeli firik pilavı ile organik piliç yahni bunlardan birkaçı.
Ayrıca tüm gün kahvaltı servisi var ve bar food menüsü de oldukça zengin. Bir iş çıkışı ya da hafta sonu eminiz barıyla da tanışmışınızdır Nişantaşı’nın buluşma mekânı Delicatessen’in. Sürahi ve bardakta, taze meyvelerle hazırlanan kokteylleri ile aynı gelenek Pera’da da sürüyor.