[title]
İstanbul’un yeme-içme ve eğlence sahnesinin bir BlackJack ya da poker masası olduğunu kim reddedebilir? Kimi zaman masaya risk almaya cesaret eden yeni ve heyecanlı girişimciler otursa da, masanın daimi oyuncuları şehri ve İstanbulluları avucunun içi gibi bilen yatırımcı ve işletmeciler. Bu masanın değişmez oyuncularından biri de 8 İstanbul ve Bird’ün kurucuları Aliye Turagay ve Joost Rooijmans. Çift, InterContinental’in köşesinde açtıkları otelden tamamen bağımız yeni restoran ve barları Flamingo ile bu sefer büyük oynuyor.
Flamingo, New York, Londra ya da Paris’te kapısında kuyruk olan bir bar-restoran edasında. Havalı, çekici ve hafta sonu yemek için rezervasyon listeleri açıldığı günden beri yedekli.
Dekorasyonu Autoban imzalı Flamingo’nun performans alanı mutfak mekânda gösterişli bir şekilde konumlandırılmış. Mutfak uzun bir cam ile ayrılıyor restoran alanından.
Mutfak, bir dönem İstanbulluların akşam yemeği için hiç üşenmeden yola koyulduğu Şile’deki Lavanda Otel’in genç şefi Emre Şen’e emanet. İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra İtalya’da mimarlık eğitimini yarıda bırakıp sevdası gastronomiye yönelen Emre Şen, Mutfak Sanatları Akademisi’ndeki Profesyonel Aşçılık ve Pastacılık eğitiminin ardından Mikla’da Mehmet Gürs, İtalya Treiso’da Michelin Yıldızlı Şef Maurilio Garola ile çalışmış genç ve yetenekli bir şef. Akdeniz mutfağındaki iddiasını Lavanda sonrasında şimdi Flamingo’da sürdürüyor. Ekmeğinden kremasına birçok malzeme ve servis Flamingo’nun mutfağında hazırlanıyor. Paketlenmiş, işlenmiş ya da endüstriyel ürünlere ise yer yok.
İtalyan tarzı yemeklerin ağırlıklı olduğu menü mekânın kendisi kadar ihtişamlı, seçim yapmayı zorlaştıran cazip servisleri kapsıyor. “Yazın çorba içilmez” iddiasını dize getiren çorbalar (bezelye, yer elması ve roka) var. Ahtapot carpaccio, pancar ve keçi peyniri, Foie Gras Torchon ise başlangıçlar arasında öne çıkanlardan birkaçı. Pizzalar Napoli’den transfer pizza fırınından çıkıyor, sundukları sekiz çeşit ev yapımı makarna ve dört çeşit risotto’da da iddialılar. (Emre Şen’in Lavanda’daki risotto’larını tatmış olanlar varsa iddiasını hatırlayacaktır.) Devamı ise aradan seçtiklerimiz ile kısaca şöyle: Porcini mantarlı risotto, fırınlanmış tavuk butu ile servis edilen kimyonlu kuskus; patates ve kuşkonmaz ile servis edilen dana bonfile, kereviz salatası, orkinos tartar, yengeçli tagliatelle, bakır tavada deniz mahsulleri. Tatlılarda ise çikolatalı mousse, çikolatalı tart, panna cotta ve tiramisu gibi adıyla sıradan görünse de tadı-kıvamı tam yerinde seçenekler var.
Peynir ve şarküteri tabakları ise ‘az çoktur’ esasıyla oluşturulmuş. Öyle her peyniri ya da şarküteri ürününü kapsamıyor, ama Parmeggiano Reggiano ve Mavi Küflü Stilton gibi peynirler, İspanyol gurme jambon Jamon Iberico Bellota Pata Negra gibileri atlanmamış.
Flamingo’da Rooijmans’ın seçkisiyle müzik 22.00’den itibaren yükselmeye, içerisi hareketlenmeye başlıyor. Dans etmek kadar sosyalleşmek de mümkün Flamingo’nun gecelerinde. Ancak uzun sohbetler etmek ve önemli konuşmalar içinse biraz fazla gürültülü kaçabilir.
Bu yazın ve sezonun açık ara en favori mekânı olacağı kesin. Öğlen saatlerinin de tadı ayrı. Verandası serin ve gölgede, ortamı sessiz sakin. Akşam ve hafta sonları için rezervasyon işini ciddiye alın; özellikle de ufak bahçesini tercih ediyorsanız. Yemek menüsünden yapacağınız seçimlere göre ödeyeceğiniz hesap adam başı aşağı yukarı 100 TL’den başlıyor desek yanlış olmaz.