Komodor

Kibirsiz, tatmin edici hatta kimi lezzetleriyle hadi çığıralım adını orgazmik! Kapısı ile tezgâh arasındaki mesafe üç metre kadar. Adım hesabıyla bile anlatmak mümkün mekânın ölçülerini ve ufaklığını. İlk gidişimiz biraz maceralı oldu, rezervasyon yaptırdık ve Komodor’un en hatırda kalan müşterileri listesine birinci sıradan yerleştik. İç mekânda hepi topu iki masası ve sahibi Boran Güney (onu Mini Müzikhol ekibinden biri olarak ve etrafta.com ile tanıdık) ile karşımızdaydı Komodor ve bizi karşıladı: “İlk rezervasyon yaptıran sizsiniz.” Kendi aralarında ‘hastane asansörü’ olarak andıkları mekânlarına rezervasyon yaptıran birileri çıkınca biraz şaşırmışlardı tabii. Bar sandalyelerini oldum olası sevmişizdir. Komodor’a da cuk olmuş bu düzen. Aslında tipik bir esnaf lokantası/restoranı düzeni hakim Komodor’a ama elbette çok daha modernize. Karaköy insanını bağrına basıyor.
 

Sade ama bir o kadar enteresan bir menüsü var Komodor’un. Sipariş almak üzere Boran Güney yanımıza geliyor ve tek tek, tüm reçeteleriyle kendisine ait menüdeki her kalemi anlatıyor. Elleri kesik içinde ve boyalı. Ayıkladığı üç kilo pancarın izi kalmış. (Burada bir hatırlatma yapmayı gerekli görüyoruz. Time Out İstanbul’dan geldiğimiz bilinmeden yapılan bir karşılama bu bahsettiğimiz, tamamen natürel.) Günün çorbası, dört çeşit salata, yedi çeşit pizza, sipariş üzerine pişirilen biberiyeli bonfile ve günün tatlısı. Ve tabii ki içeriyi kokusuyla etkisi altına alan kahve çeşitleri. Düzenli olarak Urla’dan gelen organik ürünler kullanılıyor Komodor’un mutfağında. Organik, mevsimlik ürünler kullandıklarını söylemek çok moda bugünlerde restoranlar cephesinde ama Komodor’un iddiasının doğruluğuna kefiliz. Zaten kokusundan, görüntüsünden, diriliğinden de belli ediyor kendini her ürün. Baştan aşağı menüyü farklılaştıran en önemli sebeplerden biri de bu.

Günün çorbası çeşitlilik gösteriyor, örneğin biz oradayken gaspaçyoydu. Salata çeşitleri ise hiç de yabana atılacak cinsten değil. Salatadan herkesin beklentisi farklı olur ama gittiğiniz her yerde salata yiyenlerdenseniz Komodor’un çekim alanına girmekte zorlanmayacağınızı garanti ediyoruz. Salata alternatifleri arasında yer alan Delüks, firik pirinci, nar, kavrulmuş badem, nohut, nane, fesleğen, lime ve limon vinaigrette ile yapılıyor. Aman menüden kalkmasın, sağlığına, bereketine duacıyız.
 

Kendi ürettikleri Kosher sucuklarını malzeme olarak kullandıkları pizzaları Hektor da Ege peynirleri, özel domates sosu ve üzerine serpiştirilen rokalarıyla oldukça başarılı. Milas isimli pizza ise Ege bölgesi yabani otları ile özel peynir karışımından hazırlanıyor. Pizzaların tamamında zeminde mozarella yerine Ödemiş keçi peyniri ve çeçil peyniri karıştırılarak kullanılıyor. Ölümüne salatacıysanız ya da peynire alerjiniz varsa, bonfile, marine kırmızı soğan, tane hardal, ceviz, roka, yaban mersini balsamik soslu Buono Salata’yı tercih edin. Öyle bir doyuruyor ki aklınız şaşar. “Bonfileyi pizzada alayım” derseniz onun da menüdeki karşılığı Buonofile, pancarlı ve marine bonfile dilimli. Komodor’un kalabalık gruplara ise apayrı bir kıyağı var. Bir gün önceden sipariş vermek kaydıyla fırında biberiyeli bonfile yapıyorlar.  Tüm etler gibi bu da özel besi, İstanbul’un etçilerine taş çıkartırır.
 

Tatlıda da tek bir seçenek var Komodor’da: Günün tatlısı. Conmacto’ya denk gelebilirsiniz mesela, esmer şeker ve vanilyalı krema ile yapılmış üstü vişneli milföy tatlısı. Tatlı niyetine Cafe Cortado (kremalı bir kahve çeşidi) ile mini un kurabiyeleri ve tarçınlı kurabiyelere de yazılabilirsiniz. Ya da olur da denk gelirseniz lor peynirli dondurma ile servis edilen naneli brownie’yi kaçırmayın. Son kırıntısına kadar tatmin garantili. Pizza sevmiyorsanız ya da Ege ile aranız olur ya Çeşme’de geçtiğimiz yaz yaşadığınız ihtiraslı bir aşkla açıldıysa Komodor buoyunu bozar, bizden söylemesi. Biz bu yaz Çeşme’de değilsek, Karaköy’deyiz.