Müzeyyen

Önceleri Akaretler’deki Cafe City’nin kardeşi olan mekân, eski zamanlarda radyosunu sokağa çıkararak mahalleliyi dans ettiren Ermeni bir madamdan yadigâr ismiyle Eğlence Sokak’ın köşesindeki eski bir köşkün en alt katında. Mekân gayet sade, odaklanabileceğiniz hiçbir obje, dekor, desen yok etrafta; dekorasyona beyaz, az da olsa ahşap ve taş hakim. Girişte 8 kişilik yuvarlak bir masa var, etrafında da eskitilmiş tuğla duvar fonuyla ellerindeki rakı ve Uzo çeşitlerini sergiledikleri, aynı zamanda sattıkları büfe var. Zaten burada yenecek çeşit çeşit mezeye, et ve balık yemeklerine en çok yakışan içki de bu. Bembeyaz örtüleri ve perdeleriyle içinizi açan Müzeyyen’de yemekler özenli ve bol kepçe. Örneğin, kendi pişirdikleri mısır ekmeğinin unu Ünye’den, özel mısır çorbalarının mısırı Ordu’dan geliyor; biftek söylediğiniz zaman da 250 gramlık bir parça geliyor. Aralarında patlıcan salatası, levrek marine, pirüşlü, ahtapot yahninin de bulunduğu 16 çeşit meze yapıyorlar. Mitite köfte, kara lahana sarma, hamsi kuşu gibi ara sıcakların yanı sıra mevsime göre değişen balıklar, pirzolalar, tavuk şişler var. Tatlılardan ise irmik tatlısı ve özellikle rakıda kavrulan incirlerle yapılan lor peynirli incir tatlısı muhteşem. Siz mezelereden tadıp şarabınızı yudumlarken taş plakta da Müzeyyen Senarlar, Zeki Mürenler dönüyor; sizi bir anda eski İstanbul’a götürüyor.