[title]
Boğazın kendine has semtlerinden biridir Arnavutköy. Yol boyunca yan yana dizilmiş ve iç içe geçmiş yalıları ve balık restoranlarıyla tam bir sahil semtidir. Denizi biraz geride bırakıp arka sokaklara sokulduğunuzda ise bu kez kasabayı anımsatır düzeni. Son yıllarda art arda açılan şık restoranları balık ağırlıklı menüleriyle misafirlerini ağırlarken semtin en yeni mekânı Pierre ise Antakya mutfağının zengin ve lezzetli özel yemeklerini sunuyor. Pierre, caddenin bir arkasındaki konumu, ismi, menüsü, dekoru kısacası kendine has duruşuyla kısa zamanda diğerlerinden farkını ortaya koymuş. Eylül ayının ilk günlerinde açılan mekân, Villa Denise Oteli’nin hemen altında ve beraber işletiliyor. Daha önce bir İspanyol restoranı olan mekânın işletmesini ise Nişantaşı-Zeytinağacı Cafe’den tanınan Meriç Garip Mansuroğlu ve Uğur Gürbüzoğlu üstlenmiş. Her ikisinin de asıl meslekleri farklı; Mansuroğlu bir yandan müzik dersleri verirken Garipoğlu ise deckistanbul adı altında mimari çözümler sunuyor.
Adını, Antakya’daki Saint Pierre Kilisesi’nden alan küçük ve samimi bir ortama sahip mekân, klasik bir tarzda döşenmiş. Mimar Uğur Gürbüzoğlu, dekorasyonda klasik tarzından uzaklaşmadan düzenlemeler yaptıklarını anlatıyor. Aslan ayak masalara deri veya kadife kaplı sandalyeler eşlik ediyor. Girişteki sol duvar tamamen ahşap raflarla kaplı, sonuna da bar yerleştirilmiş. Duvarlarda ise orijinal tabloları görmek mümkün. Klasik otomobil resimleri ise Villa Deniz Oteli’nin sahibi Aydın Harazi’nin antika otomobil koleksiyonunda yer alan otomobillere ait. Boylu boyunca tavandan yere uzanan camlar gün ışığının içeri girmesine olanak veriyor. Giriş ve üst katıyla toplamda 30 kişilik bir kapasiteye sahip.
Aslen Antakyalı olan Mansuroğlu, kuzeniyle girdiği mutfakta birbirinden farklı lezzetler hazırlıyor. Pierre, sabah kahvaltısıyla günü karşılıyor. Klasik kahvaltı seçeneklerinin yanında Antakya’nın birbirinden zengin kahvaltılıkları da masaya geliyor. Zeytinyağından peynir çeşitlerine ve nar ekşisine kadar pek çok şey Antakya’dan temin ediliyor. Kahvaltılıklar arasındaki kuru nane ve kırmızı biberle hazırlanan tuzlu yoğurt, domates kurusu, kırmızı biber ve baharatlarla yapılan bir ezme olan ‘zengin’, yine Antakya’dan özel olarak getirtilen örgü peynir ve diğer peynir çeşitleri kahvaltıya farklı tatlar katıyor. Mezeler de yine aynı zenginlikle sunuluyor. Ceviz ve biberle yapılan ‘bezirgani’ bu mezelerin en özeli. Ana yemekler de yine yöreye ait reçetelerden oluşuyor. Mesela kağıtta et, Antakya’da hazırlanıyor. Yarı pişmiş olarak geliyor ve kağıtta pişiriliyor. Etli yaprak sarma, kuru patlıcan dolması ise mutlaka tadılması gereken yemeklerden. Dolmalarda kullanılan et satırdan geçirilerek hazırlanıyor. Yaprak ve kuru patlıcanlar da yine Antakya’dan geliyor.
Pierre’in şarap menüsü ise Bozcaada’da üretilen Corvus şaraplarından oluşuyor. Meriç G. Mansur-oğlu ve Uğur Garipoğlu’nun adayı ziyaretleri sırasında defalarca tattıkları markanın kırmızı ve beyaz seçenekleri kendi yemekleriyle titizlikle eşleştirilmiş. Corvus’un Teneia beyaz ve Rarum kırmızı şarapları seçtiğiniz lezzetleri tamamlıyor. Şarap çeşidinin yanı sıra zengin bar menüsüyle de yemekte ve yemek sonrası farklı tatlar isteyenlere hitap ediyor. Leziz bir yemeğin finali de aynı ölçüde olmalı. Pierre’in tatlı menüsünde bici bici, künefe ve kabak tatlısı var. Güllü bir tatlı olan bici bici, kaymaklı dondurmayla servis ediliyor. Kabak ise yine Antakya’nın özel tatlarından... Yemekten sunuma özenli bir konsepte sahip olan mekânda müzikler de ortamı tamamlıyor. Gündüz saatlerinde cazın yerini akşam 19.00’dan sonra hafif oryantal notalar alıyor. Cuma ve cumartesi akşamları ise canlı müzik programları var. Türkçe sözlü hafif müzikte çelloyu mekânın işletmecilerinden Meriç G. Mansuroğlu çalıyor.
Menüden
Kağıtta et 22 TL
Etli yaprak sarma 15 TL
Tepside et 24TL
Sac oruk 18 TL
Zengin 10 TL
Bici Bici 10 TL