Soho

Eski Bloom’un yerine açılan Soho geniş açık ve kapalı alanlarıyla nefes alabileceğiniz bir atmosfer yaratıyor. Dışarıdaki açık alanı Ortaköy’den ziyade Bodrum-Çeşme ayarında bir yerde olduğunuz hissini uyandırıyor. Uzayıp giden sayfalarca menüsüyle Soho ilk başta kafanızda “Acaba bu kadar yemeği hakkıyla yapabiliyorlar mı?” sorusunu uyandırsa da sipariş ettiğiniz ilk yemekten sonra ağzınızın payını alıyorsunuz.

 

 

En basitinden başlangıçlardaki mini burgerleri (28 TL) mideye indirirken mekânın kendi hazırladığı pestil ketçabın tadına varıyor ve her ayrıntıyla ne kadar uğraşıldığını hissediyorsunuz. Burgerlerin etleri de en iyi burgercilerden farksız. Ana yemekler listesinde gözünüzü biraz aşağılarla doğru kaydırınca dana yanak (43 TL) adlı bir seçenekle karşılaşıyorsunuz, pek öyle her yerde görebileceğiniz türden bir yemek değil ve iki kişilik de servis ediliyor (79 TL). Şık bir tencerenin içinde masanıza geliyor ve kapağı açıldığında muhteşem kokusuyla bütün atmosferi değiştiriyor. Mekândaki iki büyük taş fırının etkisiyle et tel tel dağılıyor. Daha fazla ağzınızı sulandırmadan enteresan bir bilgi de verelim, genel olarak İtalyan mutfağına yönelen Soho’da sahibinin memleketinden torpilli birkaç Hatay yemeği ve künefe (20 TL) de var. Hatay’dan gelen özel künefe buradaki son dokunuşlarla UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girme konusunda hiç sıkıntı çekmez. Soho’ya yapılan her ziyarette kapanış mutlaka künefeyle yapılmalı. Erçağ Akın