[title]
Biliyorsunuz mekân yazılarımız anonim bir şekilde yazılıyor. Yani yazarımız mekânı habersiz ziyaret ediyor, her müşteri gibi hesabı ödüyor ve bundan sonra tarafsız bir şekilde, eleştiriden kaçınmadan yazısını yazıyor. Ancak bu yazı farklı. Eminönü’ndeki Surplus Restaurant’ı değerli dostum, veteran gazeteci ve şimdi CA-PR Halkla İlişkiler’in sahibi Cahit Akyol’un daveti sonrasında yazıyorum. Habersiz olarak ziyaret etseydim yazı farklı mı olurdu, hiç zannetmiyorum.
Önce yer ve binadan bahsedeyim. İstanbul’un tarihi bir noktasında, Bizans’tan Osmanlı’nın son dönemine kadar zindan olarak kullanılmış tarihi bir binadasınız. Cahit’in aktardığına göre burada borcunu ödeyemeyen ‘ticari’ mahkûmlar konuk edilirmiş çoğunlukla. Surplus binanın üst katında, Haliç’ten Galata’ya, Boğaziçi Köprüsü’nden Topkapı Sarayı ve Yeni Cami’ye, yarımadanın neredeyse tamamına 360 derece hâkim bir manzaraya sahip. Gün battığında gece ışıklarıyla iyice büyüleyici bir havaya bürünen bu manzaranın bir de sürprizi vardı 12 Haziran akşamı: Dolunay. Yeni Cami’nin iki minaresinin tam ortasından yükselmeye başlayan dolunayı görüntülemek için yarışan yabancı ziyaretçiler de görülmeye değerdi doğrusu.
Gelelim yemeklere. Genç Şef Emre İnanır yönetimindeki bu mutfaktan çoğunluğu İstanbul’un kozmopolit geçmişinin tadını yansıtan, sunumlardan ise bir sanat eserini andıran tabaklar çıkıyor. Şef İnanır genç ama tecrübesi engin. Güney Afrika’da Michelin yıldızlı bir restoranda çalışmak da buna dâhil. Bize özellikle tattırmak istediklerini kendisi seçmiş. Yoğurt ve peynir karışımı küçük peynir toplarıyla başlayan tadım, bakla çorbası ve bulgur çıtırdamasıyla devam etti. Menüde Tatar mantısı ve kuzu ciğeri, yaban bıldırcını ve hurde balık marinetaları gibi birbirinden ilginç başlangıç seçenekleri olduğunu da hatırlatalım. Ardından gelen ana yemek ise Surplus’ın imza lezzeti olarak tanımlanabilir. Kuzu kebap belli ki çok özel bir etten hazırlanmış ve satırdan geçtikten sonra klasik şiş yerine dana kemiğine geçirilmiş. Kemiğin lezzeti ete geçmiş ve doruklara ulaşmış. Gördüğüm et dinlendirme dolabından da anladığım kadarıyla Surplus’ta et yemekleri özellikle öne çıkıyor. Menüde kuzu sırtı, ızgara dana kuşgömü, satır köftesi, kuzu külbastı ve dana pirzola gibi etler mevcut. Balık konusunda da safranlı kalkan ızgara gibi mevsim balıklarıyla hazırlanmış yaratıcı seçenekler bekliyor sizi. Masamıza sık sık uğrayan Şef İnanır bize tüm yemeklerin nasıl hazırlandığını, kullandığı tamamı doğal, organik malzemenin nereden geldiğini tutkulu bir şekilde anlatıyor.
Tatlı faslında tattığım armut tatlısı muhteşemdi. Özel günlerinizi kutlamak, yabancı misafirlerinizi ağırlamak veya kendinizi gerçek bir ziyafetle ödüllendirmek için ideal bir mekân. Ömer Karanis