Therapia

Tarabya, İstanbul’un hemen her yeri gibi tarihi çok eskilere uzanan bir semt. Eski Yunanlılar Boğaz’ın Tarabya bölgesine antik Yunanca’da ‘tedavi eden yer’ anlamına gelen ‘Farmakion’ adını vermiş. Bizans döneminde ise bu köye yine aynı anlama gelen Therapia adını koymuşlar. İstanbul Boğazı’nın oldukça geniş bir noktasında yer alan Therapia’ya Karadeniz’den esen rüzgârlar doğrudan ulaştığından Therapia’nın havası çok temiz ve esintili olurmuş. Karadeniz’den Marmara’ya açılan önü kesintisiz bir koridor olması sebebiyle de havası kir tutmazmış. İşte Boğaz’ın bu eşsiz balıkçı köyüne o sebeple Therapia denmiş.

18. yüzyılda saray tercümanlığı, Eflak ve Boğdan Beylikleri gibi çok zor ama itibarlı görevleri üstlenen Fenerli Rum Beyleri tedavi amacıyla Therapia’da dinlenirmiş. Therapia, İtalyan ve Yunan sahil kasabalarını çağrıştıran, kaldırımlara taşmış balıkçı lokantaları ile ünlüymüş. Hemen hepsi Rum olan garsonların ustalıkla taşıdıkları yuvarlak büyük meze tepsileriyle kara tarafındaki lokantalardan çıkıp, Boğaz yolunun taşıt trafiğinin arasından süzülüp geçerek, sahil tarafındaki kaldırıma sıralanmış masalarda oturan müşterilere servis yapmaları sık görülen bir manzaraymış. Bunca bilgiyi size niye mi verdik? Çünkü Boğaz’ın bu güzide semtinde aynı ada sahip bir balık restoranı var şimdi: Therapia. Mekânın sahibi İlker Aslan genç bir reklamcı. Markalara reklam danışmanlığı yapan İlker Aslan balık kültürüne çok meraklı ve bir Tarabya tutkunu. Babası Alim Bey de yıllarca Boğaz’da balık restoranında yöneticilik yapmış, yani İlker Bey balığa ve yemeğe olan merakını da babasından almış. Selanik kökenli Gürasa Gerekli’nin mimarlığını üstlendiği mekânda taş, ferforje, ahşap ve yer çinileri kullanılmış.  Dekorasyonda her şey el işçiliği. Mekânın duvarlarını siyah-beyaz eski İstanbul ve eski İstanbul’un balıkçı fotoğrafları süslüyor. İlker Bey Boğaz kültürüne sahip çıkma konusunda kararlı. “Bırak tarihi, bize yemeklerden haber ver” diyebilirsiniz. Therapia’nın menüsünde tipik balık restoranı öğeleri ve kendi spesiyalleri var. Balık fajitas (sotelenmiş sebze yatağında fajita baharatı ile marine edilerek ızgara edilmiş balık fileto), tuzda kalkan, Therapia levrek (sotelenmiş ahtapot, karides ve kalamar dolgulu panelenmiş levrek fileto) ve şefin spesiyali (özel ekmeğine sarılıp fırında pişirilmiş çeşnili lagos) buranın spesiyalleri. Therapia özel sosu ile servis edilen kalamar ve ahtapot ızgarayı denemenizi öneririz. Yine buraya özel Therapia özel salatası 35 çeşit malzeme içeriyor. Sıcaklar arasında deniz mahsullü paella olduğunu da söyleyelim. Mevsimine göre balık ve kabuklu deniz mahsulleri zaten fiks. Tatlılar da bir balık restoranına göre epey fazla tutulmuş. Ayva, kabak, incir ve irmik tatlılarının yanı sıra şekerpare, fırın helva, baklava, tiramisu ve çok başarılı bulduğumuz tahinli-portakallı sufle tatlı menüde yer alıyor. Dileyen müşteriler mutfağı gezebiliyor; Therapia da restoranlarda giderek artan ve olması gereken ‘Gizlimiz saklımız yok’ anlayışından nasibini almış yani.

Restoranın en büyük kozlarından biri Boğaz manzarası. Hatta ‘Buradan deniz görünmez’ diye burun kıvrılan arka masaların bulunduğu yere kot farkı eklenmiş. Söz konusu masalara oturduğunuzda deniz manzarasının daha da güzel göründüğünü anlayıp şaşırıyorsunuz. 200 kişilik restoranın tavanı yazın açılabilecek şekilde tasarlanmış. À la carte menü sabit olmakla beraber gruplar için fiks menü uygulaması da yapılıyor. Fonda ise Türk sanat müziği ve Yunan müzikleri çalıyor.

Therapia’nın sahibi İlker Bey “Eskiden dinlenmek, arınmak ve stres atmak için gelinen Tarabya’ya yine aynı amaçla gelinsin istiyoruz; müşterilerimize iyi deniz mahsulleri yedirmek ve onları stresten arındırmayı amaçlıyoruz” diyor. Tarabya’nın o temiz rüzgarında siz de arınmak isterseniz buyurun Therapia’ya alalım sizi.
 

Menüden
Kalamar ızgara 5 TL
Therapia levrek 30 TL
Paella 15 TL
Tahinli portakallı volkanik 10 TL