Wolf Junior

2011’de Brooklyn’de başladıkları macerayı İstanbul’a taşımaya karar veren Daniel Richardson ve Arman Şen, mekân olarak Şişhane’de eskiden Autoban’ın ikamet ettiği köşeyi seçmişler. Dekorasyonun mutfakla uyumlu olduğu ve istenen hissiyatı verdiği söylenebilir. Yerdeki mozaikler aynen korunmuş, onun dışında ahşap ve metal ağırlıklı bir tasarımı var iç mekânın. Cam kenarında oturma fırsatı bulanlar şanslı. Bir de havalandırma sıkıntısı olmasaydı ve yemek kokusu  gözeneklere dek sinmeseydi her şey daha güzel olabilirdi.
 

Wolf Junior’ın menüsünün iki önemli öğesi var. Birincisi waffle, ikincisi ise mac&cheese. Yani tam şu kafa dağıtmalık ‘comfort food’ dedikleri cinsten. İkisi de farklı malzeme seçenekleriyle sunuluyor. Önemli bir not; waffle’lar bizim alıştığımız gibi tatlı değil de genellikle tuzlu, yani ana yemek niyetine… Waffle sipariş edenler şu soruyla karşılaşmaya hazır olsun: “Orijinal mi, glutensiz karabuğday mı, mısır unu mu?” Biz orijinali, yani beyaz unlu waffle’ın bresaola ve mozzarellalı versiyonunu tercih ettik. Lezzeti yerinde fakat malzemesinden olsa gerek bir akşam yemeğine değil de kahvaltıya daha iyi giderdi diye düşünmemek elde değil. mac&cheese’lerin tümü gravyer, beyaz peynir ve keçi peyniri ihtiva ediyor. Diğer malzemeler tercihe kalmış. Dana kıymalı mac&cheese test edildi, onaylandı. Çok kıvamlı ve lezzetli. Amerikan waffle sandviçler 13-19 TL, mac&cheese’ler ise 14-24 TL arasında değişiyor. Menüde deniz mahsulleri ve kırmızı et ağırlıklı ana yemek seçeneklerinin beraberinde paylaşımlık başlangıçlar, çorbalar, salatalar ve tatlılar da var.
 

Pazar kahvaltısı için arayışta olanlar ya da gün içinde kısa bir kahve molası vermek isteyenler de Wolf Junior’ı listelerine ekleyebilir. Özellikle kahve-çay menüsü ayrı bir vaka olarak ele alınmalı. Mevsim kış da olsa buzlu çaylara göz atmanızda fayda var, şekersiz gelen buzlu çayların yanında sunulan şurup sayesinde tadını keyfinize gore ayarlayabiliyorsunuz.