SALT Galata

  • Sanat | Galeriler
  • Şişhane
Reklâm

Time Out diyor ki

SALT Galata binası, 1892’de Fransız asıllı Levanten mimar Alexandre Vallaury tarafından Bank-ı Osmanî Şahane için tasarlanan, ön ve arka cephelerindeki neoklasik ve oryantalist mimari detaylarıyla şehrin en yakışıklı yapılarından biri. Bina, Ağa Han ödüllü mimar Han Tümertekin danışmanlığında, Mimarlar Tasarım tarafından yapılan projelendirme ve yeniden işlevlendirme çalışmaları ile SALT’ın çok katmanlı program gereksinimlerine birebir hitap edecek şekilde kurgulandı ve 2011 yılında kullanıma açıldı. Kâr amacı gütmeyen SALT’ta ihtisas kütüphanesi niteliğindeki SALT Araştırma mekânı, sergi alanları, atölye programları, kitabevi, film gösterimleri ve üst katında yer alan restoran Neolokal ile ilgi çekiciliğini daha da artırıyor.

Kapsamlı bir kütüphaneye sahip olan SALT’ta arşivi birlikte sunan SALT Araştırma ile Osmanlı Müzesi bulunuyor. SALT, koleksiyon ve arşivlerin ortak kullanımını öngören Avrupa Müzeler Konfederasyonu L’Internationale üyesi.

SALT Araştırma, fiziki ve dijital belge ve kaynaklardan oluşan bir kütüphaneye sahip. Kütüphane, 19. yüzyıl sonlarından günümüze başta İstanbul olmak üzere; Türkiye, Güneydoğu Akdeniz havzası ve Güneydoğu Avrupa’ya dair kaynakları barındırıyor. Türkiye sanat tarihi, mimarlık, tasarım gibi başlıklarda geniş arşivinin yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılından Türkiye Cumhuriyeti’nin 1990’lı yıllarına dair yazılı, görsel belge ve kaynaklar web sitesinde erişime açık halde bulunuyor.

SALT Galata ve SALT Beyoğlu, pazartesi günleri kapalı.

Ayrıntılar

Adres:
Azapkapı, Bankalar Cd. No:11, Beyoğlu
İstanbul
34420
Fiyat:
Ücretsiz.
Çalışma saatleri:
Salı-cumartesi 12.00-20.00, pazar 12.00-18.00 Her ayın son perşembe akşamı 22.00'ye kadar açık.

ETKİNLİKLER

Karanlık Dünya

‘Karanlık Dünya’, bir sanatçı ile bir senaristin disiplinlerarası araştırma projesine dayanıyor. Sergi, Metin Erksan’ın yönettiği ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun senaryosunu yazdığı aynı adlı filmin yapım aşamasından itibaren karmaşıklaşmaya başlayan hikayesini 1950’ler Türkiye’sinin kültürel iklimi içerisinde inceliyor. Toplumsal gerçekçi bir yaklaşımla Sivrialan (Sivas) ve Ürgüp’te (Nevşehir) çekilen film, Âşık Veysel’in çocukluğundan tanınmış bir halk ozanı oluşuna uzanan öyküsünü, melodramatik bir gönül hikayesi etrafında örüyor. Ancak dönemin tarımsal kalkınma ve kırsal modernleşme politikalarına uygun olarak yeniden kurgulanan filmin anlatısı beklenmedik şekilde yön değiştirmiş. Erksan’ın ifadesine göre Hudson tarlalarındaki biçerdöverlere ait görüntüler ile sonradan İstanbul’un çeperlerinde çekildiği söylenen okul ve dispanser sahneleri, idealleştirilmiş bir köy imgesi sunmak için kullanılmış. Bu eklemeler, Veysel’in yaşam öyküsünü geri plana iterek filmi dönemin resmî ideolojisinin taşıyıcısı bir propaganda aracına dönüştürmüş. Yapımcı Atlas Film’in kurguda yaptığı değişikliklerin ardından film, ‘Âşık Veysel’in Hayatı’ adıyla 31 Aralık 1953’te vizyona girmiş. İsmiyle birlikte tüm atmosferi değişen filmin yaratım süreci, ticari kaygılar ve ideolojik gerilimler, filmi eklektik bir ürün haline getirmiş. Bugün film ve filmin öyküsü hâlâ eksik. Filmden geriye kalan kopuk bir kurgu, silinmiş ya da eklenmiş sahneler, ses bandındaki bozulmalar, sessizlikler ve bunların...
Reklâm