Lizbon

Lizbon’da denizci usulü

‘Bir İstanbul var Lizbon’dan içeri’ desek yeridir. Kıvrımlı dar sokakları, yokuşlu ya da merdivenli yolları, birden insanın karşısına çıkan sürpriz manzaralarıyla İstanbul’un daha steril ve düzenli halini anımsatan Lizbon’un tek handikapı yemek kültürü.

Reklâm

Denizci mutfağı
Lizbon mutfağı, okyanusa açılan yegâne Akdeniz ülkesi olan Portekiz’in coğrafyası sonucu balık ağırlıklı. Restoranların menüsünde iri sardalyalar, kalamar, somonlar, ahtapotlar ve diğer balık yemekleri var. Porsiyonlar doyurucu ama bir yandan da yemekler hafif. Basit malzemelerle, gösterişsiz, hatta yer yer karmaşık görüntüleriyle öne çıkan pratik ve leziz yemekleri var. Restoranlar ağırlıklı olarak aile işletmesi olan küçük ve sıcak mekânlar. Çoğunun kapı önünde ‘pratos do dia’ yazılaeı var ki bunlar uygun fiyatlı günün yemekleri oluyor. Yemeğe başlamadan garsonlar masayı başlangıçlarla donatıyor;ancak bunların hesaba yansımadığını düşünmeyin. Eğer tatlarına bakmak istemiyorsanız dokunmadan geri yollayın ki hesabınıza yansımasın.

Geleneksel lezzet peşindekiler Chiado bölgesindeki mekânlara yönelebilir. Hem yemek hem de kulüp ortamlarını aynı yerde deneyimlemek için nehir kenarındaki Doca de Jardim de Tabaco’ya yönelin. Lapa dolayları ise dünya mutfaklarından örnekler de bulabileceğiniz lüks adreslerle bezeli.

Portekiz ev yemekleri için Igreja Sao Miguel’in karşısındaki Santo Antonio da Alfama’yı önerebiliriz. Eski tarifleri hayata geçiren Bocca, küçük nehir istakozu kerevitle hazırlanan risottolarıyla puan topluyor; Rodrigo da Fonseca’da. Modern dokunuşlarla ferah bir atmosfer sunan Ibo, eski Portekiz kolonisi Mozambik tatlarından ilham aldığı yemekleri ve Tagus Nehri’ne karşı konumuyla tercih edilebilecek bir yer; Cais do Sodré Armazém A Compartimento 2 adresinden ulaşabilirsiniz. Lezzetli bir ‘vanilyalı krema pastéis de nata’ için ise önerimiz Dom Pedro’daki Pastelaria-Padaria Sao Rouque. İtalyan risottoları ve makarnalarını Portekizlilerin siyah domuz yanakları ve karidesleriyle birleştiren Luca için ise yönünüzü Santa Marta’ya çevirin.

Mini gezi rehberi
Zamanı dar olanlar şehir hakkında fikir edinmek için 1900’lü yıllarda Baixa ve Bairro Alto’yu birbirine bağlamak için kurulan Neogotik tarzdaki asansör Santa Justa’ya binmeli. Rossio Meydanı önünüzde, Sao Jorge Kalesi gerinizde; yedi tepeli şehre dalıp gitmeniz an meselesi.. 

Lizbon Katedrali ve Sao Jorge Kalesi göze çarpan yapılar. Şehrin en eski mahallesi, Tejo Nehri’nin yakınındaki Alfama. Ticaret Meydanı, Praça do Comércio; ön cephesiyle ünlü Nossa Senhora da Conceiçao Velha Kilisesi; Rossio Meydanı, Jerónimos Manastırı, Kâşifler Anıtı Padrão dos Descobrimentos; Portekiz denizciliğinin temsilcisi sayılan Tagus Nehri’nin kıyısındaki Belém Kulesi kısa bir geziye bile sığdırılabilecek noktalar.

‘Fado’ya kulak ver
Hiçbir şeye zaman ayıramayacak kadar aceleniz olsa bile 19. yüzyıldan günümüze kadar gelen Portekiz halk müziği fado’ya kulak vermeden dönmeyin. Kader anlamına gelen fado aslen sevgililerini denize yolcu eden Portekiz kadınlarının, sevdiklerinin geri gelmemesi üzerine yaktıkları ağıt. Hüzünlü ve özlem dolu ezgiler seslerini gitar, flüt, klarnet gibi enstrümanlardan alıyor. İyi örnekler için Alfarna bölgesindeki kulüplere yönelebilirsiniz.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm