Cult Form
Cult Form

Cult Form

“El işçiliğindeki kalite ve özgün kimlik, hiçbir üretim şeklinde yok.”

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Merve Abedan, kurucu ve kreatif direktör

Merve Abedan
Merve Abedan

Markanızın kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz? Fikir nasıl ortaya çıktı ve gelişti?

2017 yılında Cult Form’un ilk adımını İstanbul’da attım. Amacım kalıplaşmış modern formları geleneksel el sanatlarıyla bir araya getirmekti. Bugüne kadar koleksiyonlarımda, birçok Türk geleneksel el sanatından ilham aldım. Özellikle Cult Form’la bütünleşmiş olan yorgancılık tekniğini modernize ederek birçok koleksiyon oluşturdum.

Modaya ilginiz nasıl başladı? Bu sektörde yer almak hayaliniz miydi?

Tasarımcı olmaya hevesimin olduğunun küçük yaşta farkındaydım. Tekstil sektörünün içine doğdum. Dedem özel çanta tasarım ve imalatı yapardı, annemin ise haute couture tasarımlar yaptığı bir modaevi vardı. Ailemdeki herkes el isçiliğiyle iç içeydi. Onlar sayesinde ben de Türk geleneksel sanatlarından etkilendim. Estetik ve tasarımla hep çok ilgiliydim. El işçiliği ve antika her zaman dikkatimi çeken konular olmuştur. El işçiliğindeki kalite ve özgün kimlik, hiçbir üretim şeklinde yok.

Markanızı kurmadan önce neler yaptınız?

Markamı üniversitede okurken kurdum. Bu yüzden daha öncesinde herhangi bir çalışma tecrübem olmadı. Annemden ve dedemin atölyesinden gördüklerimle kendimi geliştirmiştim. Markamı kurduktan styling üzerine Nike ile birkaç proje yaptım. Ayrıca buying/retail alanında VooStore Berlin’de üniversite stajımı tamamladım.

Tasarımlarınız nasıl ortaya çıkıyor? Yaratım süreciniz hangi aşamalardan oluşuyor?

Yaratım sürecimde öncelikle Cult Form’un klasik dokularını kaybetmemeye özen gösteriyorum. O dönemde etkilendiğim bir kitap, film, sanatçı ya da bir şehir koleksiyon fikrimin oluşmasını sağlıyor. Sonrasında bu yolu izleyerek ufak eskizler çıkarıyorum. Sonrasında bir hikaye anlatır gibi, koleksiyonun nasıl gözükmesini istediğimi, renklerini, dokularını ve modellerini yazıyorum. Bunu, koleksiyonun bütünlüğünü sağlayabilmek için yapıyorum. Tasarımlarım söz konusu olduğunda yazmak, çizmek kadar önemli benim için. Karar aşamasının ardından sample ürün üretimine hiç beklemeden geçiyorum.

Tasarımlarınızda yerel gelenekleri yenilikçi bir tavırla buluşturuyorsunuz. İkisi arasında denge kurmanın sırrı nedir?

Gelenekselliğin modern tavırla birleşiminde denge sağlamak için öncelikle her zaman güncel kalmak gerekiyor. Dünyada gelişen tüm olaylardan, sanattan, siyasetten, kültürden haberdar olmalısınız. Tabii ayni zamanda geçmişe, yani tarihe, kültürlerimize ve geleneklerimize de hakim olmak gerekiyor. Sonrasında da yapılacak tek şey, dünyanın güncel durumuna göre en uygun geleneği, kültürü kombinlemek.

Cult Form’un bir ayağı Berlin’de. İstanbul ve Berlin’de yürüttüğünüz çalışmalardan bahsedebilir misiniz? Bu iki şehrin ruhu Cult Form tasarımlarına nasıl yansıyor?

Cult Form’un köklerini her ne kadar İstanbul’da tutmaya çalışsam da, markanın Berlin’deki yolculuğu da devam ediyor. Berlin’e gittiğimde birçok farklı kültürün spesifik bir ahenk içinde yaşaması, bana hem İstanbul’u hem de Türkiye’de birçok farklı kültürün bir arada var olduğunu hatırlatıyor. Benim için Berlin evden uzakta bir ev gibi. Cult Form’un zengin kültürlere ve tarihe sahip şehirlerde ve ülkelerde olması benim için büyük bir ilham kaynağı. Berlin ve İstanbul arasında çalışmak yaratıcılığımı oldukça besliyor. Birçok sanatçıyla çalışma fırsatı yakalıyorum.

Kuruluş aşamasında, markanızı kimlerin giymesini hayal ettiniz? Markanızın kadınının stilini nasıl şekillendirdiniz?

Markamda yarattığım ve hitap etmek istediğim kadın hem cute hem seksi bir kadın. Bu profile uygun birçok kadın vardı; birçoğu da markamın ürünlerini giydi. Bella Hadid, Doublexposure, Anna Winck gibi.

Markanızı, tasarımlarınızı farklı kılan, benzerlerinden ayıran nedir? Tasarım felsefenizi nasıl özetlerdiniz?

Cult Form’u farklı kılan en önemli şey birçok ürünümüzü made-to-order olması. O yüzden bir ürün ile aynı ürünün ikincisi 100% aynı olmuyor. Bu da tasarım felsefemiz olan benzersizlik formülünü her üründe uygulayabilmemizi sağlıyor.

Markanın ismine nasıl karar verdiniz?

Cult Form’da amacım, kalıplaşmış modern formları geleneksel el sanatlarıyla bir araya getirmek. Markamın ismi bu ideolojiye dayalı bir düşünme stiliyle ortaya çıktı.

Tasarım sürecinde size neler ilham veriyor, moodboard’larınızda neler oluyor? Hayranlıkla takip ettiğiniz moda tasarımcıları kimler?

Gezdiğim yerler, gördüğüm farklı kültürler, okuduğum kitaplar ve şiirler, izlediğim filmler ve sanatın her farklı dalında karşılaştığım yeni deneyimler Cult Form için her zaman yeni bir ilham kaynağı. Karşıma çıkan objeler, kumaşlar, insanlar ve tarihi dokular hep Cult form’a ilham veriyor. Sevdiğim ve takip ettiğim moda tasarımcıları ise Phoebe Philo, Jonathan Anderson. Genc moda tasarımcılarından son zamanlardaki favorim ise Fidan Novruzova.

İşinizle ilgili en çok gurur duyduğunuz an neydi? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

İşimle ilgili en çok gurur duyduğum olay, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel yorgancılık tekniğini modernize ederek oluşturduğum koleksiyonunun global başarısıydı. Tüm moda platformlarında bununla anılmak ve ardından da bu tekniğin moda dünyasında kullanımının yaygınlaşmasını sağlamak çok gurur vericiydi. Cult Form’a gelen tepkiler hep çok pozitif.

Önümüzdeki ilkbahar-yaz sezonunun öne çıkan trendleri neler olacak? Kendi koleksiyonlarınızdan ipucu verebilir misiniz? Okuyucuların hangi parçalara yatırım yapmalarını önerirsiniz?

Önümüzdeki ilkbahar-yaz sezonu oldukça karmaşık bir sezon olacak. Öncelikle 2000’lerde popüler olan optik camlı sekreter gözlükleri sokak modasında sıkça görülecek. Biz de 3D yazıcıyla kendi gözlüğümüzü ürettik. Ayrıca spor eşofman altı ve babet kombinlerini çok göreceğiz. Kesinlikle herkesin dolabında bir babet olmalı.

Cult Form
Cult Form

Moda sektörüne adım atmayı hayal eden genç girişimcilere ne tavsiye edersiniz?

Yeni başlayan genç tasarımcılara önerim, yaratım süreçlerine başlamadan önce, nereden ilham aldıklarını ve nelerden beslendiklerini bulmaları. Bu onlara büyük bir yol gösterici olacaktır. En önemli şeylerden biri de, yaratım süreçlerinde kendi özgürlük alanlarını oluşturup, o alan içerisinde yaratıcı süreçlerini sürdürmeleri. Üniversite yıllarında bu hayali kurmaya başlayan kişilere de okurken birkaç yerde çalışıp sektörü keşfetmelerini öneririm.

Markanızın geleceği için neler hayal ediyorsunuz?

Cult Form, yeni ve modern tasarımları, kültürümüzün köklerindeki zanaat teknikleriyle birleştirerek büyümeye devam edecek. Ürünler her zaman sürdürülebilir bir şekilde zanaatkarlarımızın elinden çıkacak. Markanın ruhu İstanbul ve Berlin basta olmak üzere bir sürü farklı tarihi ve kültürel yerden ve akımdan ilham almayı sürdürecek. Markamın yenilikçi ve etik yönlerini geliştirerek daha ileri noktalara gelmesini hayal ediyorum. Unutulmuş diğer zanaatları ve teknikleri tekrar su yüzüne çıkarıp, insanlara bu teknikleri hatırlatmak istiyorum. Bu sayede unutulmak üzere olan bu iş kollarını tekrar canlandırıp, o insanlara iş imkanı sağlamak istiyorum. Bu karşılıklı fayda sağlayan bir iş modeli. Bununla birlikte adil çalışma standartlarına uygun bir sivil toplum örgütü kurmak hedefim.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm