Bond kızı

Geçtiğimiz ay gösterime giren Bond filmi ‘No Time to Die/Ölmek İçin Zaman Yok’ta rol alan Lashana Lynch ile karantina dönemini, Londra’yı ve daha fazlasını konuştuk.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Lashana Lynch 2010’ların son gecesini tek başına geçirdi. Londra’nın geri kalanı dışarıda partileyip ve 2020’nin gelişini kutlarken, o daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı: Evde kaldı, etrafına kristaller yerleştirdi ve biraz adaçayı yaktı. (Adaçayının kötü titreşimleri temizlediğine inanılıyor.)

Lynch’in yeni yılı tek başına karşılayacağını duyanların tepkisini tahmin edersiniz. “Yılbaşı gecesini cidden yalnız mı geçirmek istiyorsun?” diye sorup durmuş herkes. 2020’nin başlarında konuştuğumuzda bize şöyle demişti Lynch: “İç dünyamda neler olup bittiğini keşfetmek istedim. Bir daha elime böyle bir fırsat geçer mi bilmiyorum. Bu yıl yoğun geçecek.”

Keşke 2020’nin neler getireceğini bir bilseydi…

Fotoğraf: Andy Parsons. Styling: Carol Hayes’den Krishan Parmar. Saç: Caren’dan Earl Simms, asistanı Alan Kitrell. Makyaj: Alex Babsky.

 

Değişimin arifesi

Time Out’un toplantı odalarından birinde Lynch ile ilk kez bir araya geldiğimizde Mart 2020’ydi. Batı Londralı oyuncuyla hayatını değiştirme potansiyeli taşıyan yeni Bond filmi hakkında konuşmak üzere buluşmuştuk. ‘Fleabag’ ile tanıdığımız Phoebe Waller-Bridge’in de senaryosuna katkıda bulunduğu film ‘No Time to Die/Ölmek İçin Zaman Yok’ Nisan 2020’de vizyona girecekti. Tiyatro oyunlarından gişe rekortmeni ‘Captain Marvel’a uzanan 13 yıllık kariyerinde Lynch bu kez yeni 007 olduğu söylenen gizli ajan Nomi’yi canlandırıyordu. Birini hem bir yıldız hem de bir hedef haline getirebilecek türden bir rol bu. Dolayısıyla yılbaşını sakin geçirmek istemesine şaşırmamak gerek.

Elbette ikimiz de 2020’de küresel bir pandeminin yakamıza yapışacağını ve Lynch’in mecburen yalnız kalacağını bilmiyorduk. Bu yüzden şöhretle baş edebileceğini düşündüğünü söylediğinde Samuel L Jackson’ın nasıl göz devirdiğinden bahsettik. Phoebe Waller-Bridge hakkında konuştuk. “İlginç bir İngiliz mizahı onunki,” diyordu Lynch.

Bu röportajı yapmamızdan sadece birkaç gün sonra her şey değişti. Dünyanın içinde bulunduğu durumda artık konuştuklarımızın hiçbir anlamı kalmamıştı.

 

Karantinada hayat

İlk buluşmamızın üzerinden 17 ay geçmiş. 33 yaşındaki oyuncu şimdi Londra’daki dairesinde yeşil renkli kadife bir kanepeye oturmuş, benimle Zoom yapıyor. “Çok rahat,” diyor kanepesini kastederek. Eşyalardan canlı varlıklarmış gibi söz etmeyi seviyor.

‘No Time to Die’ pandemi nedeniyle ertelenen filmlerin ilkiydi. Lynch 2020’den beri filmdeki diğer oyuncuları görmemiş. “Belki benim olmadığım bir grup sohbetleri vardır,” diye kahkaha atıyor. Peki, kariyeri için böylesine önemli bir filmin ertelenmesi ona nasıl hissettirdi? Omuzlarını silkiyor.

Karantinadan bahsettikçe, Lynch’in süreçle gerçekten iyi baş eden insanlardan biri olduğu ortaya çıkıyor. “İlk başta, planlarımın akıbetini düşündüm,” diyor ve bir yastığa sarılarak kanepede arkasına yaslanıyor. “Ama sakinleşmem uzun sürmedi.”

Hepimiz gibi o da bir sürü dizi izlemiş. “Bir diziyi bitirmem için 24 saat yetiyordu,” diyor. Ayrıca epey meditasyon yapmış. Bir gün parka gitmiş ve uzun süre bitkilere bakmış. “Doğayla sohbet ediyordum,” diyor. “Bir hafta önce buradaydım ve sen daha bebektin. Şu haline bak, kocaman olmuşsun,” diye konuşmuş bitkilerle. Tüm bunları kahkahalar eşliğinde anlatıyor.

Kış karantinası ise daha zor geçmiş. “Karantinanın ilk yarısı bana çok iyi geldi,” diyor. “İkinci yarıda ise artık yaratıcılığımı kullanamadığımı fark ettim. ‘Yeter,’ dediğim bir noktaya geldim.” Ama mutsuzluğunu kabullenip yoluna devam etmeye çalışmış. “Anda kalmaya odaklandım,” diyor. “Dolayısıyla filmin planlanan ilk vizyon tarihinde muhtemelen tüm mutsuzluğumla hangi TV dizisini izlesem diye düşünmekle meşguldüm. Gevşedim; bıraktım başkaları paniklesin.”

 

Çocukluğu

Lynch Londra’da, Shepherd’s Bush’ta büyümüş. 1997’de oradaki kütüphaneden aldığı bir kitabı hâlâ geri götürmediğini anlatıyor. “Muhtemelen annemdedir,” diyor. Odasının duvarlarında Spice Girls posterleri asılıymış. Oyuncu-şarkıcı Phylicia Rashad’a ve haber spikeri Moira Stewart’a hayranmış. “Çok zarif biri. Haberleri dört gözle beklerdim.”

Babasıyla markete gidişini ve saçını yaptırdığı Charlie’s adlı yeri hatırlarken başını ellerinin arasına alıyor. “Bu anıları bugünün Shepherd’s Bush’u ile düşünmekte zorlanıyorum çünkü bahsettiğim yerlerin hiçbiri artık yok. Alışveriş merkezi Westfield geldiğinde bir şeylerin değişeceğini anlamıştım. Gerçi oradan alışveriş yapmaya hazırdım.” Yine kahkaha atıyor.

Lynch’in dedesi mahallede bir plakçı işletiyormuş, bu yüzden ninesinin evinde hep müzisyenler ve plak şirketi patronları olurmuş. “‘Geçenlerde Bob Marley ile stüdyodaydım, gerçekten iyi biri.’ diyen insanlardı.” Oradaki topluluk hissinin ona çok şey öğrettiğini söylüyor. Annesi ve ninesi ise ona küçük yaştan itibaren kibar ama güçlü olmayı öğretmiş. Bond karakteri Nomi’ye de bu özellikleri aktarmak istediğini söylüyor. “Kendine özgü, pişmanlık duymayan, biraz ilginç ve çok dürüst biri olmasını istedim.”

Bond serisinin tek yönlü kadın karakterlerle dolu karanlık geçmişinin bu amacını engellemesinden endişe etti mi? “Eğer bu rolü bana verdilerse, farklı bir yorum getireceğimi biliyor olmalılar diye düşündüm.”

 

Gündeme dair

Lynch sakin biri olabilir ama kesinlikle tutuk değil. Özellikle pandemi başladığından beri böyle. “Hayır deme gücüm bu ara çok kuvvetli,” diyor.

Geçen sonbaharda Bond filmi, sinemaları kapanma riskiyle karşı karşıya bırakmakla suçlandı. Sebebi, vizyon tarihinin 2021’e ertelenmesiydi. Lynch hiç üzülmemiş, aksine bu durumu komik bulmuş. “Bir partiye gitmediğinizde birinin ‘Sen gelmediğin için parti korkunç geçti.’ demesi gibi. Zaten korkunç geçecekti!” Peki, hiç mi suçluluk hissetmedi? “Diğer film serileri de ertelendi,” diye yanıtlıyor sorumu. “Filmi suçlayanların canı bizden bahsetmek istedi herhalde, öyle değil mi?” diye devam ediyor sözlerine.

Lynch her konuda dürüstlüğünü koruyor. 2020’de yaşadıklarımızdan bahsederken de hayli dürüst mesela. “Bir arkadaşımın bebeği oldu. Başka bir arkadaşım ise nişanlandı. Bunlar güzel şeyler. Diğer her şey ise korkunçtu: Pandemide ölen insanlar, polis tarafından öldürülen insanlar…”

Normalde Lynch ciddi bir şeyden söz ettiğinde havayı yumuşatmak için sonlara doğru bir espri yapar ama bu sefer yapmıyor. Aksine derin bir nefes alıyor ve ardından ona umut veren şeylerden bahsediyor. “Dünyanın George Floyd’u desteklemesi umut vericiydi,” diyor 2021’de gerçekleşen Black Lives Matter protestolarını kastederek. “Benim gibi görünmeyen insanların da o kalabalıkların içinde olması. Siyah olmayanların meydan okuduğunu gösteriyordu bu. Devam etmesini sağlamalıyız. İnsanlar sokaklarda ve sosyal medyada kendilerini ifade ettikten sonra işe gittiklerinde bazı şeyleri görmezden gelmemeliler. Ben Londralı olmaktan, kadın olmaktan ve siyah olmaktan gurur duydum.”

 

Biraz huzur

Peki, sırada ne var? Lynch karantina sona erdikten sonra yaptığı ilk şeyin Lianne La Havas konserine ve Vaudeville’de ‘Constellations’ oyununa gitmek olduğunu söylüyor. “Beni çok mutlu etti.” diyor. “Tiyatro izleyememek moral bozucuydu.”

Lynch şimdilerde yeni bir filmde rol alıyor. ‘Matilda’nın yeniden yapımında hayli sevimli bir karakter olan Miss Honey’yi canlandırıyor. Bond’un vizyona girmesini uzun süre beklediğinden yeni filmine hazırlanmak için daha fazla zamanı olmuş. “Tamamen anda kalmak istiyorum,” diyor. “Zamanın geçip gitmesini istemiyorum.”

Lynch 2020 yılında da yılbaşı gecesini 2019’daki gibi sakin geçirmiş ama bu kez farklı olan bir şey varmış. 2019’da sakin olmaya çalıştığını ama bu yıl sükuneti bulabildiğini, huzur içinde evinde oturabildiğini söylüyor. Ben de ondaki değişimi hissedebiliyorum: Acelesi yok, her şey istediği tempoda ilerliyor. Lynch, onu bekleyen hayatı kucaklamaya hazır.

Fotoğraf: Andy Parsons. Styling: Carol Hayes’den Krishan Parmar. Saç: Caren’dan Earl Simms, asistanı Alan Kitrell. Makyaj: Alex Babsky.

 

 

 

 

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm