Film Ekimi
Film Ekimi

Film Ekimi Heyecanı Başlasın

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen Film ekimi bu yıl 13-22 Ekim tarihlerinde sinema tutkunlarını ağırlıyor.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

İstanbullu sinemaseverler için yılın en heyecan verici dönemlerinden biri kapıda. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen Filmekimi bu yıl 13-22 Ekim tarihlerinde sinema tutkunlarını ağırlıyor. 22. kez düzenlenen Filmekimi; Cannes, Venedik, Berlin ve Toronto gibi prestijli festivallerde dünya prömiyerini yapan ödüllü filmleri sinemaseverlerle buluşturuyor. Merakla beklediğimiz festivalin programını sizin için mercek altına aldık ve kaçırmamanız gereken filmleri listeledik.

Anatomie d’une chute (Anatomy of a Fall)

Bu yılın Altın Palmiye kazanan filmini merak ediyor musunuz? Öyleyse ‘Anatomie d’une chute’ gösterimlerinden birinde yerinizi ayırtın. Cannes Film Festivali’nin İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un başkanlığındaki jürisinin büyük ödüle layık gördüğü ‘Anatomie d’une chute’, Fransız yönetmen Justine Triet imzalı bir gerilim filmi. Oyuncu kadrosunda Sandra Hüller, Swann Arlaud ve Milo Machado-Graner’in yer aldığı filmin hayli merak uyandıran bir konusu var. Filmde kocasını öldürmekle suçlanan Sandra’nın mahkeme sürecine tanıklık ediyoruz. Fransa’da karlı bir ortamda gizemli bir şekilde gerçekleşen ölümün tek tanığı ise Sandra’nın kör oğlu. İki buçuk saat boyunca izleyicinin ilgisini canlı tutmayı başaran film bu yıl Cannes’da en iyi köpek performansına verilen Palm Dog ödülünün de sahibi oldu. ‘Anatomie d’une chute’ ayrıca Brüksel Film Festivali ve Sydney Film Festivali’nde İzleyici Ödülü’ne layık görüldü. Festival programının en çok ilgi gören filmlerinden birinin ‘Anatomie d’une chute’ olacağına şüphemiz yok.

La passion de Dodin Bouffant (The Pot-au-Feu) Şeflerin Aşkı

Juliette Binoche hayranları buraya! Binoche’un ve Benoît Magimel’in başrolde olduğu ‘La passion de Dodin Bouffant’ tarihsel bir dram filmi. Bu ilginç Fransız yapımı İngilizce ismini Fransız usulü bir etli güveç yemeği olan the pot-au-feu’den alıyor. İzleyiciyi 1800’lü yılların sonuna götüren film, bir aşçı ile hizmet ettiği gurme arasında yeşeren romantizmi merkeze alıyor. Filmin yönetmeni ve senaristi olan Tran Anh Hung, Benoît Magimel’in ete kemiğe büründürdüğü gurmeyi yaratırken, Marcel Rouff’un ‘La vie et la passion de DodinBouffant, gourmet’ romanındaki Dodin-Bouffant karakterinden esinlenmiş. Bu sıra dışı tarihsel dram, dünya prömiyerini gerçekleştirdiği 76. Cannes Film Festivali’nde Tran Anh Hung’a En İyi Yönetmen ödülünü kazandırdı. Fransa’da yaşayan Vietnam doğumlu yönetmen Tran Anh Hung bugüne dek pek çok saygın festivalde ödüle layık görülmüş başarılı bir isim. ‘Noruwei no mori / İmkansızın Şarkısı’ ile 2011 yılında İstanbul Film Festivali’nde FIPRESCI ödülü kazanan Tran Anh Hung, ilk uzun metrajı olan ‘Mùi du du xanh / Yeşil Papayanın Kokusu’ ile 1993 yılında Cannes’da ilk filmlere verilen Altın Kamera ödülünün sahibi olmuştu. ‘La passion de Dodin Bouffant’ ile 1800’ler Fransa’sında iştah açan bir deneyim yaşamaya hazır olun.

Reklâm

The Zone of Interest

Scarlett Johansson’ın başrolünü üstlendiği ‘Under the Skin / Derinin Altında’ filminin yanı sıra Massive Attack, Radiohead, Nick Cave & the Bad Seeds, The Dead Weather gibi pek çok büyük grubun parçalarına çektiği müzik videolarıyla da tanınan yönetmen Jonathan Glazer on yıllık uzun bir aranın ardından uzun metrajlı bir yapımla sinema sektörüne geri döndü. Üstelik son derece iddialı bir geri dönüş bu, çünkü Glazer yepyeni filmi ‘The Zone of Interest’ ile dünya prömiyerini yaptığı Cannes’da Büyük Ödül, FIPRESCI Ödülü ve Soundtrack Ödülü’ne layık görüldü. Film, soykırım dehşetinin yaşandığı Nazi kampının hemen kıyısındaki evinde ailesiyle rüya gibi bir yaşam süren Auschwitz kumandanı Rudolf Höss’ün hayatını gözler önüne seriyor. Kötülüğün sıradanlığına alışılmadık bir bakış atan bu etkileyici yapımın başrollerini ‘Toni Erdmann’ ile tanınan Sandra Hüller ve ‘Babylon Berlin’den hatırlayabileceğiniz Christian Friedel paylaşıyor. Jonathan Glazer’ın sinemaya muhteşem bir geri dönüş yaptığı film kesinlikle kaçırılmamalı.

Kuolleet lehdet (Fallen Leaves) Sararmış Yapraklar

Severek takip ettiğiniz yönetmenlerden biri Finlandiyalı Aki Kaurismäki ise yönetmenin 20. uzun metrajlı filmini kaçırmak istemezsiniz. Sinemaseverlerin 1996 yılında Altın Palmiye adayı olan ‘Kauas pilvet karkaavat / Sürüklenen Bulutlar’ başta olmak üzere ‘Mies vailla menneisyyttä / Geçmişi olmayan adam’ ve ‘Le Havre / Umut Limanı’ gibi filmleriyle tanıdığı Kaurismäki’nin son uzun metrajı ‘Kuolleet lehdet’ bu yıl Cannes’da Jüri Ödülü’ne layık görüldü. İzleyicinin yüreğini ısıtan bu sıcacık filmde yapayalnız bir şekilde hayata tutunmaya çalışan iki insan bir Helsinki gecesinde tesadüfen tanışıyor. Birlikte hayatlarının ilk aşkına yelken açmaya gayret eden ikilinin macerası dünyanın geldiği hali dert edinen tatlı ve hüzünlü anlarla dolup taşıyor. Kaurismäki’ye has sessiz kopukluklar, melankoli ve nefis şarkılar da hikayeye eşlik ediyor. ‘Kuolleet lehdet’ Nordik mizahla yoğrulmuş sıra dışı bir romantik komedi izlemek isteyenler için biçilmiş kaftan.

Reklâm

Kaibutsu (Monster) Canavar

Tokyolu usta yönetmen Hirokazu Koreeda, geçtiğimiz yıl ‘Beurokeo (Broker) / Bebek Servisi’ adlı bol ödüllü uzun metrajıyla konuk olmuştu Filmekimi’ne. Festival bu kez deneyimli ismin Cannes’da gösterilen ve ödül kazanan yepyeni filmini sinema tutkunlarıyla buluşturuyor. Yönetmenin ‘Manbiki kazoku (Shoplifters) / Arakçılar’ ve ‘Soshite chichi ni naru (Like Father, Like Son) / Benim Babam, Benim Oğlum’ gibi başarılı yapımlarla dolu kapsamlı filmografisine aşina olanlar, onun sıra dışı aileleri merkeze alan filmler çekmeyi sevdiğini ve karakterlerini asla yargılamayan şefkat dolu bir anlatım dilini benimsediğini bilirler. Koreeda bu kez benzer bir tavırla kamerasını bir kasaba okulundaki olaylara çeviriyor ve yaşanan garip hadiseleri üç kahramanın gözünden bize aktarıyor. Yuji Sakamoto imzalı senaryosuyla Cannes’da En İyi Senaryo ödülüne layık görülen filmin en güzel sürprizi ise kuşkusuz müzikleri. Film boyunca size eşlik eden muhteşem müzikler geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden efsanevi müzisyen Ryuichi Sakamoto’ya ait.

Perfect Days (Mükemmel Günler)

‘Paris, Texas’, ‘Der Himmel über Berlin / Berlin Üzerindeki Gökyüzü’, ‘Bis ans Ende der Welt / Dünyanın Sonuna Kadar’ gibi unutulmaz filmlerin usta yönetmeni Wim Wenders da ‘Perfect Days’ adını verdiği uzun metrajıyla bu yıl Filmekimi’nin konuklarından biri. Wenders bu yıl Cannes’da Kōji Yakusho’ya En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandıran filminde dört kısa hikaye anlatıyor. Yakusho’nun canlandırdığı Hirayama isimli ilginç karakter, işini mutlulukla ve hayranlık uyandıran bir disiplinle yapan bir umumi tuvalet temizleyicisi. Sade hayatından gayet memnun görünen Yakusho boş zamanlarını müziğe ve kitaplara ayırıyor. Ağaçları çok seven ve sıkça ağaç fotoğrafı çeken Yakusho’nun geçmişi film boyunca gerçekleşen beklenmedik karşılaşmalarla yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İzleyiciyi günlük hayatın güzelliklerini keşfetmeye çağıran bu dingin başyapıt sizi de derinden etkileyeceks.

Reklâm

Inside the Yellow Cocoon Shell / Altın Kozanın İçinde

Cannes Film Festivali’nde yılın en iyi ilk filmine verilen Altın Kamera ödülünün bu yılki sahibi olan yönetmen Thien An Pham ile tanışın. Thien An Pham, ‘Inside the Yellow Cocoon Shell’ adını verdiği uzun metrajında memleketine geri dönen ancak anılarının ve arzularının gölgesinden kurtulamayan bir adamı odağına alıyor. Toplumsal ön yargılardan kurtulmanın ve kendi gerçek benliğimizle yeni biri olmanın mümkün olduğunu vurgulayan bir mesaj veriyor izleyicisine film. ‘Inside the Yellow Cocoon Shell’in başkahramanı Thien’in büyüleyici manzaralarla dolu yolculuğu ise ona gerçek benliğiyle bağ kurması için harika bir fırsat sunuyor. Unuttuğu anılar yüzeye çıktıkça kahramanımız rüyalarla ve hayallerle kendi varoluşunu sorgulamaya başlıyor. Gelecek vaat eden yönetmen Thien An Pham ile tanışmak için sabırsızlanıyoruz.

May December Bir Skandalın Peşinde

‘Carol’ ve ‘Far from Heaven / Cennetten Çok Uzakta’ filmleriyle tanınan yönetmen Todd Haynes’in yeni uzun metrajı ‘May December’ bu yıl Cannes’da Altın Palmiye için yarıştıktan sonra New York Film Festivali’nin açılış filmi olarak gösterildi. ‘May December’ın odağında iki kadın karakter var: Popüler TV oyuncusu Elizabeth (Natalie Portman) ile onun filmde canlandıracağı Gracie (Julianne Moore). Elizabeth’in, gözlemlemek amacıyla binlerce kilometre aşarak Georgia eyaletine geldiği Gracie ve genç eşi, zamanında tüm ülkeyi ayağa kaldıran bir skandala yol açmıştır. Aradan yirmi yıl geçtikten sonra, evlilikleri Elizabeth’in ısrarlı sorularıyla sarsılır. Gerçek olaylara dayanan ‘May December’, Amerika’nın skandallara olan takıntılı zaafını su yüzüne çıkaran eğlenceli bir psikolojik dram.

Reklâm

Fremont

Prömiyerini yaptığı Sundance’te tatlı bir sansasyon yaratan ‘Fremont’, soğukkanlı bir mizahla duygusallığı bir potada eriten, mütevazı bir bağımsız Amerikan filmi. Eleştirmenler ‘Fremont’un Jim Jarmusch filmlerini anımsatan bir havaya sahip olduğu konusunda hemfikir. Gerçek hayatta da Afganistan göçmeni olan Anaita Wali Zada, eskiden ABD ordusunda çalışan 20’li yaşlarındaki Afgan çevirmen Donya’yı canlandırıyor. Kendisi gibi göçmenlerle birlikte aynı binada oturan Donya, yalnız geçen heyecansız hayatını düzene sokmak için çaba gösteriyor. Çin işi fal kurabiyeleri üreten bir fabrikada kendisinden falları yazması istendiğinde hayatı değişiyor. Beklenmedik bir aydınlanma anında, dünyaya kurabiyelerin içinde mesajlar göndermeye karar veriyor. Edinburgh Film Festivali’nin kapanış filmi olan ‘Fremont’, Londra’da yaşayan İranlı ödüllü yönetmen Babak Jalali’nin dördüncü uzun metrajı.

How to Have Sex / Nasıl Seks Yapacağız?

Deneyimli görüntü yönetmeni Molly Manning Walker’ın yönetmen koltuğuna ilk kez oturduğu ‘How to Have Sex’ hüzünlü bir büyüme öyküsü anlatıyor. Film, yetişkinlerin dünyasına adım atmadan bolca içecekleri, partileyecekleri ve birileriyle takılacakları bir yaz tatiline çıkan Britanyalı üç genç kızı izliyor. Düşüncesizce geçirilen tatilin psikolojik izleri yıllarca üzerlerinde kalacak cinsten. Cannes’da prömiyerini yaptığı Belirli Bir Bakış Bölümü’nün en iyisi seçilen ‘How to Have Sex’ kadınlar arası dostluk, onay ve gençlerin cinsel hayatı konularına eğilirken klişelerin tuzağına düşmemeyi başarıyor. Hınzır, düşünceli ve mesafeli bir bakışa sahip olan filme dair yönetmen Molly Manning Walker şöyle diyor: “Lise arkadaşlarımla buluşup kız kıza çıktığımız tatilleri andığımızda anlatılanların seks hakkındaki düşüncelerimizi nasıl da etkilediğini fark ettim. Bu film hayatlarımızın hem en iyi hem de en kötü zamanlarını içeriyor.”

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm