Michael Fassender

Michael Fassbender ile son filmi Assasins's Creed üzerine

Bağımsız filmlerden Hollywood yıldızlığına uzanan imrenilesi bir kariyeri var Michael Fassbender’ın. Ünlü oyuncu ile yapımcılığını da üstlendiği yeni filmi ‘Assassin’s Creed’i ve neden oyunculuğa ara vermek istediğini konuştuk.

Dave Calhoun
Yazan:
Dave Calhoun
Reklâm

Michael Fassbender bİr oyuncu olarak elinden gelenin en iyisini yaptı. Şimdi onun için biraz ara verme zamanı.  İlk kez Steve McQueen’in ‘Hunger / Açlık’ filmiyle 2008 yılında dikkatleri üzerine çeken Fassbender, o gün bugündür 20’nin üzerinde filmde rol aldı. ‘Steve Jobs’ (2015) ile Oscar’a aday olmakla kalmadı; son sekiz yılda üç adet ‘X-Men’ filminde boy gösterdi ve ‘Shame / Utanç’, ‘12 Years a Slave / 12 Yıllık Esaret’, ‘Macbeth’ gibi cesaret isteyen yapımlarda oynadı. Fassbender öyle bir oyuncu ki, hem sanat filmlerinin, hem de dev bütçeli gişe filmlerinin hakkını verebiliyor. Üstüne üstlük epey yakışıklı bir adam. Hayranlarının Fassbender adını duyduklarında çılgına dönmeleri de bu yüzden.

Fassbender bugün 39 yaşında ve artık bir adım geri çekilmek istiyor. Dünyanın en ünlü video oyunlarından biri olan ‘Assassin’s Creed’i beyazperdeye uyarlayarak yapımcılık konusunda rüştünü ispat etme arayışında. Akıllara zarar bu fantastik filmde İspanyol Engizisiyonu’ndan 20. yüzyıl California’sına, tarihte farklı zamanlara ve yerlere yolculuk eden bir karakteri canlandırıyor. Fassbender ile Londra’da buluştuk; yapımcılık sevdasını ve çok daha fazlasını konuştuk.

10 senedir durmaksızın filmlerde boy gösteriyorsun. Hiç ara vermez misin?
Oyunculuğu büyük bir iştah ve enerjiyle yaptım. Adeta delirmiş gibiydim. Şimdi biraz ara vermek istiyorum. Son beş senedir işkolik gibiyim. Bir filmin setinden çıkıp soluğu diğerinde alıyordum.

Yeni filmin ‘Assassin’s Creed’ çok satan bir video oyunundan sinemaya uyarlandı. Çocukluğunda bu tip oyunlara meraklı mıydın?
İrlanda’da geçen gençliğimde video oyunları oynardım ama evimde buna uygun ekipman yoktu. Arkadaşımda Atari vardı, ben de onun evine gidip oynuyordum. Atari oyunlarını severdim ama hiç kendi konsolum olmadı.

80’ler ve 90’larda İrlanda’da ergen olmak nasıldı?
Pek popüler bir tip değildim, ama tam bir geek olduğumu da söyleyemeyeceğim. İkisinin arasında bir karakterdim, insanlarla iyi geçinmeyi beceriyordum. Müzikle aram çok iyiydi. Ne dinlediğinizin kim olduğunuzu belirlediği zamanlardı. Ya grunge tutkunu, ya metalci ya da goth’tun. 15 ve 17 yaşlarım arasında hayatımda sadece müzik vardı. 17 yaşımda oyunculukla tanıştım ve sonra hayatım sadece oyunculuktan ibaret oldu. Yapmak istediğimin bu olduğunu anladım. Okulla da yıldızım pek barışmamıştı, ortalama bir öğrenciydim. Spor konusunda da öyle.

Boş zamanlarında şimdi ne yapıyorsun?
Sörf. Benim için çok yeni bir şey. Dört yıl önce başladım. Orada burada yaptığım bir şeydi en başta. Brezilya’da yaşayan bir arkadaşımın evine gittiğimde ise 10 gün durmaksızın yaptım ve bu benim için bir dönüm noktası oldu. Ayrıca sörf öğrenmek için harika bir yer Brezilya. ‘X-Men: Days of Future Past / X-Men: Geçmiş Günler Gelecek’i (2014) çekmeden hemen önceydi. Araba yarışını da seviyorum. Fırsat bulduğumda soluğu kartingde alıyorum.

Risk almayı seviyor musun?
Canım yansın istemiyorum, orası kesin! Acıyla baş etmek konusunda hiç iyi değilim. Bazı insanların acıyla farklı bir ilişkisi var. Ben onlardan değilim. Arabaları ise hep sevmişimdir. Çocukken hayalim araba yarışçısı olmaktı. Karting bana bu hayalimi gerçekleştirmişim gibi hissettiriyor.

‘Assassin’s Creed’de rol arkadaşın Marion Cotillard, filmin yönetmeni ise Justin Kurzel. Üçünüz birlikte ‘Macbeth’i de çekmiştiniz. Ekip olarak bir sanat filminden büyük bütçeli bir gişe filmine geçiş yapmak nasıl hissettirdi size?
Başarılı olup olamadığımızı göreceğiz. Diğer tür filmleri ile birlikte anılacak büyük ölçekli bir şey yapmak ve bu türe bir şeyler katmak istiyorduk. ‘The Matrix’in bizim için hep iyi bir örnek teşkil ettiğini söylerim. Bir şeyleri değiştiren bir filmdi. ‘Assassin’s Creed’de beni heyecanlandıran, anıların DNA’larımızda depolanması fikriydi. Umuyorum ki yarattığımız atmosfer ‘Assassin’s Creed’i benzerlerinden farklı kılacak.

‘Assassin’s Creed’de hem oyuncu hem de yapımcı olarak yer alıyorsun. Kariyer hedeflerinden biri miydi bu?
İşin sadece oyunculuk tarafında olmamak hep ilgimi çekiyordu. 18 yaşımdayken ‘Reservoir Dogs / Rezervuar Köpekleri’ni sahneye uyarladım, oynadım ve yönettim. Yapımcısı da bendim. Ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ortaokuldayken soyunma odasında filmin bir versiyonunu çekmeye başlayıp sonra da filmi sahneye taşımaya karar vermiştik.

18 yaşındaki birinden beklenecek bir şey değil.
Çok emek harcamıştık. Siyah takımlarımızı giyip arabaların camlarına el ilanları bıraktığımızı hatırlıyorum. Yanımıza oyuncak tabancalar da almıştık. Böyle bir şeyi şimdi yapamayabilirsiniz.

Sinemalara hükmeden özel efektli filmlerden pek hazzetmiyor gibisin.
Hepsi birbirine benziyor. Beyninizi uyuşturuyorlar. Bizim filmde CGI ve yeşil ekran daha az kullanıldı, gerçek aksiyon sahneleri ve kavgalar ise çok fazla.

“İşin sadece oyunculuk tarafında olmamak hep ilgimi çekiyordu.”

Daha önce CGI’ın bolca kullanıldığı filmlerde önemli roller üstlenmiştin.
‘X-Men’ bir CGI dünyasında geçiyor. Bu seriyi seviyorum çünkü dışlanmış ve uyumsuz tiplerden bahsediyor. Japon da olsan Brezilyalı da, mutlaka bağ kurabileceğiniz bir konu bu. Gişeye oynayan büyük aksiyon filmlerinde rol aldığım için hoşnutsuz değilim.

Bu tip roller fiziksel açıdan zorlayıcı mı?
‘Assassin’s Creed’, ‘X-Men’e kıyasla kesinlikle daha zorlayıcıydı. ‘X-Men’de canlandırdığım karakter olan Magneto’nun çok fazla kavga sahnesi yoktu. ‘Assassin’s Creed’de ise yaralandığım takdirde çabuk toparlanabilmem için formda ve güçlü olmam gerekiyordu. Aksiyon sahnelerinin çoğunu bizzat ben canlandırmaya çalıştım.

Annen İrlandalı, baban ise Alman. Londra’da yaşayan biri olarak Brexit hakkında ne düşünüyorsun?
Yıkıldım. Kelimenin tam anlamıyla yıkıldım.

En azından İngilizlerin çoğunun artık hayalini süsleyen bir şeye sahipsin: İrlanda pasaportu.
Aslında Almanya pasaportum var. İrlanda pasaportu almayı da yıllardır istiyorum ama bir türlü fırsatım olmadı. Londra’nın en çok sevdiğim yönü, her şeyin bir arada olması. Farklı kültürler, dini inançlar… Hepsinin birlikte var olabilmesi bana ilham veriyor. Sadece Avrupa’da rahatça dolaşabilme hakkı bile AB’de kalmaya değerdi. Çocuğum olsa onun Avrupa’da istediği yere gidebilmesi ve çalışabilmesi fikri harikaydı.

Film yapımcılığına artık daha çok emek harcıyorsun. Oyunculuğu ileride tamamen bırakmak var mı aklında?
Bırakacağım demiyorum ama bir yanım oyunculukta sınırlı bir süre başarılı olunabileceğini düşünüyor. Başarılı bir oyuncu sıfatını elde edene dek bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve bir noktadan sonra düşüşe geçiyorsunuz.

Yani bir oyuncu olarak en tepe noktaya ulaşmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
Sanırım kendime şu soruyu soruyorum: Neden bu kadar çok çalıştım? İş konusuna neden bu kadar çılgınca saldırdım? Öldüğümde işimle mi anılmak istedim? Belki de bulunduğum noktaya gelmek için uzun süre çalışmam gerektiğindendir. Bilmiyorum. Kesin olan, oyunculuğa bir süreliğine ara vereceğim.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm