1. Downtown, Los Angeles, ABD
  2. Esquerra de l’Eixample, Barcelona, İspanya
  3. Sham Shui Po, Hong Kong
  4. Bedford-Stuyvesant, New York, ABD
  5. Yarraville, Melbourne, Avustralya
  6. Shaanxi Bei Lu/Kangding Lu, Şanghay, Çin
  7. Dennistoun, Glasgow, İskoçya
  8. Marrickville, Sydney, Avustralya
  9. Verdun, Montreal, Kanada
  10. Bonfim, Porto, Portekiz
  11. Ghosttown, Oakland, ABD
  12. Arnavutköy, İstanbul

Bu semtler harika!

Dünyanın dört bir yanındaki Time Out ekipleri, şehirlerindeki semtleri eğlenceden yeme-içmeye, sanattan dayanışmaya uzanan farklı kriterlere göre değerlendirdi ve en etkileyici semtlerden oluşan kapsamlı bir listeye imza attı.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Time Out edisyonları, her yıl metropollerin ruhunu en iyi şekilde temsil eden yerleri keşfetmek amacıyla, binlerce kişinin katıldığı anketlere imza atıyor. Yeme-içme mekanları, eğlence alternatifleri, kültür sanat adresleri, atmosferleri ve dokusuyla öne çıkan semtler oylanıyor bu anketlerde. Ancak geçtiğimiz yıl durum biraz farklıydı. Milyarlarca insan evlerinde her zamankinden daha fazla zaman geçirdi. Karantina ve güvenlik önemleri iş hayatının ve alışverişin yoğun olduğu bölgelere olan ilgiyi azaltınca mahallelerin ve semtlerin önemi arttı. Eskiden sadece yerleşim amaçlı kullanılan bölgeler hareketlendi. Sokağımızdaki dükkanlara ve mahallemizdeki al-götür hizmet veren lokantalara daha çok yolumuz düşer oldu. Aynı semtte oturanlar zor zamanlarda birbirine yardım eli uzattı. Güçlü bir topluluk duygusu ve bağımsız işletmeler, mahallelere ve semtlere her zaman karakter kazandıran unsurlar oldu, ancak pandemiyle birlikte tüm bunların önemi daha da arttı.

Dünyanın en etkileyici semtlerinden oluşan listemiz, Time Out Index adını verdiğimiz anketi yanıtlayan ve şehirlerine dair sevdikleri unsurları bizimle paylaşan 38.000’den fazla kişinin görüşlerine dayanıyor. Anketler tamamlandıktan sonra Time Out editörleri adayları gözden geçirdi ve şehirlerdeki en ilgi çekici yerleri belirlemek için kolları sıvadı. Okuyacağınız liste, işte bu şekilde ortaya çıktı. Uzun lafın kısası; en etkileyici semtleri derken, yenilikçi yeme-içme mekanlarına ev sahipliği yapan, sanatsal ve kültürel açıdan hareketli yerlerden bahsediyoruz. İnsanların ve işletmelerin birbirlerine zor zamanlarda yardım etmeleri de 2020 yılının semtlerini belirlerken dikkat ettiğimiz noktalardan biriydi. Lafı daha fazla uzatmadan, sizi dünyanın dört bir yanındaki heyecan verici semtlerle ve Time Out editörlerinin yorumlarıyla baş başa bırakıyoruz.

1) Esquerra de l’Eixample, Barcelona, İspanya

Barcelona’nın Eixample bölgesi iki bölüme ayrılır: Dreta de l’Eixample genelde tüm ilgiyi çekse de 2020’de tüm dikkatler Esquerra de l’Eixample’nin üzerindeydi. Eixample’nin solunda kalan bu bölgeye, her apartmanın kendi iç avlusuna sahip olduğu karakteristik bir mimari hakim. Barcelona’nın katı karantina sürecinde, bu alanlar şehrin en dinamik yerleri haline geldi. İnsanlar giyinip süslenip balkonlarında toplu dans partileri düzenledi. Ayrıca karantina sürecinde, zor durumdaki kişilere yardım etmek için yerel bir destek ağı oluşturuldu ve ünlü Semproniana restoranından Ada Parellada sağlık çalışanları için yemek yaptı. Bunlar Bunlar LGBTQ+ işletmelere alan sağlama konusunda öncü olan bu özgün mahallede karşılaştığımız yardımlaşma örneklerinden sadece bazılarıydı. Esquerra de l’Eixample’deki Fàbrica Lehmann, Espai Germanetes’in şehir bahçesi, Ninot Pazarı ve Joan Miró Parkı gibi alanları turistik rehberlerde bulamazsınız. 2020’de turistlerin değil yerel halkın hükmettiği Esquerra de l’Eixample bize adeta Barcelona’nın gelecekte nasıl bir yer olacağını gösteriyor. Borja Duñó, Time Out Barcelona

2) Downtown, Los Angeles, ABD

2020 Los Angeles’ın yakın tarihindeki en sancılı yıl oldu. Tek bir merkezi toplanma alanı olmayan bu şehirde, Downtown şehrin kalbinin attığı yer haline geldi. Kobe Bryant’ın ölümünün ardından L.A. Live, çelenkler ve mumlarla doldu. Pandemi bizi eve kapattığında ise Broad Müzesi’nin sunduğu sanal etkinliklerle biraz huzur bulduk. Bugünlerde kapalı olan Broken Spanish de o dönemde restoran çalışanlarının karnını doyurdu. George Floyd’un öldürülmesi dünyada adaletsizliği yüzümüze bir tokat gibi çarptığında Downtown, Los Angeles sakinlerinin seslerini duyurabilecekleri bir yer haline geldi. Downtown geçtiğimiz aylarda, birlikte yaşadığımız toplulukla bağ kurmamızı sağlayan en önemli yerdi. Michael Juliano, Time Out Los Angeles

3) Sham Shui Po, Hong Kong

Tekstil endüstrisinde önemli bir yeri olan Sham Shui Po, en eski Hong Kong semtlerinden biri. Burası son zamanlarda genç ve yaratıcı kesim sayesinde yeniden canlandı. Versace ve Calvin Klein gibi uluslararası tasarımcıların uğrak yeri olan geleneksel sokak satıcıları, tarihi binalar ve kumaş dükkanları; Kung Wo Tofu Factory ve aile işletmesi noodle’cı Lau Sum Kee Noodle gibi Michelin tarafından önerilen mekanların yanında hâlâ ayakta duruyor. Hong Konglular hafta sonlarında yemek yemek ve sanatsal aktivitelere katılmak için Sham Shui Po’ya akın ettiğinde semt kalabalıklaşıyor. Eski yapılar burada modern kafeler ve Phvlo Hatch gibi yaratıcı alanlarla yan yana. Daha önce bir kumaş dükkanı olan bu üç katlı yapı bugün bir kahveciye ve geri dönüşümü teşvik eden moda tasarımı platformu Phvlo’ya ev sahipliği yapıyor. Mahallenin yeniden canlanmasının ardındaki itici güçlerden biri de normalde turistleri ve sanatçıları barındıran Wontonmeen adlı pansiyon. Burası pandemide, müzisyenlerin video çektiği ve çevrimiçi konserler verdiği bir stüdyoya dönüştürüldü. Hostelin bazı bölümleri, salgından ciddi şekilde etkilenen evsizlerin kalabileceği bir alan aynı zamanda. Alt kattaki Runners’ Foods adlı kafede onlar için düzenli olarak yemek de yapılıyor. Tatum Ancheta, Time Out Hong Kong

4) Bedford-Stuyvesant, New York, ABD

Bed-Stuy, New York’un güçlü bir topluluğa ve geleneğe sahip tarihi mahallelerinden biri. Şehrin siyah nüfusu için bir kültür merkezi niteliğinde olan Bed-Stuy, Black Lives Matter protestolarının da ana durağıydı. Covid-19 sürecinde ise savunmasız kişileri korumak için burada Bed-Stuy Strong gibi yardım ağları oluşturuldu. Ayrıca yerel işletmeler kapılarını açarak özel ve kamusal alanı birleştirdiler. Örneğin; Peaches HotHouse, Tompkins’teki açık yemek alanında kızarmış tavuk servis etti. Harold ve Maude Vintage, Lafayette’te giysiler sattı; Billie Tatil Tiyatrosu’nda ise maskeli seyirciler için sosyal mesafeli oyunlar sahnelendi. Bed-Stuy tarihi bir yer ancak kesinlikle gelecekte adından çok söz ettirecek. Will Gleason, Time Out New York

5) Yarraville, Melbourne, Avustralya

Melbourne daima Avustralya’nın kültür başkenti olmuştur. Fakat pandemi yüzünden, canlı müzik performansları, kafe kültürü, sanat etkinlikleri gibi şehrin ruhunu oluşturan temel unsurların birçoğu darbe aldı. Öte yandan, Melbourne’deki topluluk ruhu hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Bunun en güzel örneği de Yarraville oldu. İkinci karantina dönemi sırasında Yarraville sakini Lee Smith-Moir halkı neşelendirmek için bölgedeki yürüyüş yollarına sevimli tabelalar yerleştirdi. Belle Hadiwidjaja ise yürüyüş yapan aileleri mutlu etmek için kostümleriyle Yarraville sokaklarında paten yaptı. Nispeten küçük bir banliyö semti olan Yarraville yeme-içme mekanları ve etkinlikleriyle son dönemde hayli dikkat çekiyor. Rebecca Russo, Melbourne Time Out

6) Wedding, Berlin, Almanya

Neukölln, Kreuzberg ve Mitte gibi popüler Berlin semtlerinde restoranların ve mağazaların hızla açılıp kapanır. Şehir merkezinin kuzeybatısında yer alan Wedding ise daha yavaş bir tempoya sahip. Semtin çokkültürlü halkı, bağımsız marketlerden sokak yemeği servis eden mekanlara, Wedding’deki yerel işletmelerin sadık müşterileri. Seestraße’deki uzun bir geçmişi olan Asia Deli, vegan dostu İtalyan Sotto, Tayvan mutfağı sunan Cozymazu ve karantina sırasında Michelin yıldızlı menüsünü yenileyen Ernst gibi yeni mekanlar kısa zamanda popüler adreslere dönüştü. Wedding aynı zamanda bir değişim içinde. Aktivistlerin yıllardır sürdürdüğü kampanyalar sayesinde Afrikanisches Viertel’ın (Afrika Mahallesi) sokakları yakında sömürge dönemi isimlerine veda edecek. Hem Berlin’i hem de Wedding’i daha yakından tanımak isteyenlere ise Brandenburg Gate’ten Wedding’e uzanan RevolutionaryBerlin turuna katılmalarını tavsiye ediyoruz. Nathan Ma

7) Shaanxi Bei Lu/Kangding Lu, Şanghay, Çin

Jingan bölgesindeki bu sakin semt yüz yıl kadar önce, Şanghay Uluslararası İmtiyaz Bölgesi’nin bir parçasıydı. Şimdiyse hızla yeni kafeler, barlar ve restoranlardan oluşan hareketli bir destinasyona dönüşüyor. Alçak evler ve eski usul noodle’cılar arasında artık Japon ve Amerikan mutfağını harmanlayan Lucky Diner var. Önümüzdeki dönemde bu bölgede daha da fazla mekanın açılması bekleniyor. En heyecan verici mekanlardan biri ise tüm gün açık olan paten barı Riink. Beş yıldır var olan LBTQ+ barı Roxie’nin sahibi Ting Ting Liang’ın yarattığı bu mekana, yeni yiyecek ve içecek kompleksi Shankang Li ev sahipliği yapıyor. Daha önce, inşaat malzemeleri satılan endüstriyel bir pazar olan bu bina, gözde adreslerden biri olacak. Shankang Li aynı zamanda New York usulü pizzacı Homeslice ve uzun soluklu Latin Amerika restoranı Azul gibi çok sevilen yerel markalara da ev sahipliği yapacak. Şanghay Uluslararası İmtiyaz Bölgesi’nin yerinde şimdi yeller esse de, bu bölge bir kültür kavşağı olmayı sürdürüyor. Time Out Shanghai editörleri

8) Dennistoun, Glasgow, İskoçya

Glasgow’un doğu yakasındaki Dennistoun gözlerden uzak bir adayı andırıyor. Son on yılda, üniversitesi öğrencilerinin akın etmesiyle bu sade işçi sınıfı mahallesinin demografik yapısı değişti. Duke Sokağı’ndaki East Coffee Company ve Mesa brunch için popüler adresler. Redmond’s ise ev yapımı lezzetler bulabileceğiniz bir pub. Sanatçıların işlettiği Market Gallery’deki sergiler ve Drygate Brewery’deki canlı müzik ve komedi etkinlikleri pandemi yüzünden sekteye uğradı, fakat bölgenin gelişen kültürel hayatı elbet bir gün geri dönecek. Karantina sırasında temel gıda ihtiyaçlarıyla dolu kullanışlı kutular hazırlayan Zero Waste Market ve daha sürdürülebilir bir gelecek için yerel halkın bitki yetiştirdiği Alexandra Park’s Food Forest gibi girişimler de topluluk ruhunu destekliyor. Malcolm Jack

9) Haut-Marais, Paris, Fransa

Marais’den daha az turistik, ama çok daha etkileyici olan kuzeydeki Haut-Marais, son birkaç yılda müthiş bir yer haline geldi. Bu bölge Rambuteau, Temple ve Saint-Sébastien Froissart metro istasyonları arasında kalıyor ve Enfants Du Marché gibi lüks restoranlarıyla ağzının tadını bilenleri kendine çekiyor. Suzanne Tarasieve, Emmanuel Perrotin ve Thaddaeus Ropac gibi dünyanın önde gelen çağdaş sanat galerileri burada şube açtı. Konsept mağaza Merci uygun fiyatlı hediyeler için doğru adres. Jacques Genin’in butiğine ve kafesine uğramayı da ihmal etmemek gerek. Sahibi geçtiğimiz yıl sağlık çalışanlarına 500 kg çikolata bağışladı. Gece hayatı ise oldukça hareketli, maceraya hangi mekanda başlayacağınıza karar vermek zor. Dolambaçlı sokakların hangisine giderseniz gidin, akıllara durgunluk veren seçenekler sunan birçok mekan keşfedeceksiniz. Bizim tavsiyelerimiz Little Red DoorBisou ve Candelaria. Houssine Bouchama, Time Out Paris

10) Marrickville, Sydney, Avustralya

Haymarket’teki Çin Mahallesi, Leichhardt’daki Küçük İtalya, Oxford Caddesi’ndeki gay bölgesi… Sydney’nin farklı yerleri farklı toplulukları ağırlıyor. Öte yandan Marrickville, gerçek bir kaynaşma noktası. Semtin barındırdığı çeşitlilik, kesinlikle yükselişinin arkasındaki en önemli faktör. Two Chaps’in zanaatkar fırıncıları ve Where’s Nick’in şık sommelier’leri, Vietnam usulü sandviçler sunan Marrickville Pork Roll ile aynı kaldırımı paylaşıyor. Portekizli, Vietnamlı, İtalyan ve Yunan göçmenler Marrickville kültürünün zenginliğine katkıda bulunarak şehirdeki belki de en çeşitli yeme-içme sahnesinin ortaya çıkmasına öncülük ediyor. Sanatçılar ve yaratıcı queer’ler şehrin bir zamanlar endüstriyel olan bu köşesini oldukça arzu edilen bir alana dönüştürme konusunda kilit rol oynadılar. Orta sınıf aileler Marrickville’e yerleştiğinde de bu topluluklar semtten uzaklaşmadı. Pahalı şehir merkezine yakınlığına rağmen, Marrickville ruhsuz yüksek binalara ve devasa otellere ev sahipliği yapmaması sayesinde uygun fiyatlı ve kapsayıcı kalmayı başardı. Umarız böyle de devam eder. Maxim Boon, Time Out Sydney

11) Verdun, Montreal, Kanada

Verdun pandemi başladığında, en büyük partilerinden biri olan Cabane Panache et Bois Rond’un onuncusunu düzenlemeye hazırlanıyordu. Ne yazık ki, boş sokaklar etkinliğin ertelendiğini duyuran kocaman afişlerle doldu. Peki, sokağa çıkma yasağı sona erdiğinde ne oldu? Verdun halkı gururla sokaklara döküldü ve semtlerinin tadını en iyi şekilde çıkardı. Kalabalıklar trafiğe kapalı Wellington Sokağı’na akın etti ve sokağın kenarına kurulmuş restoran alanlarını ve bağımsız satıcılara ait dev tezgahları inceledi. Verdun’un yeni plajı da sıcak hava dalgasından kaçan ve şehrin farklı yerlerinde yaşayan insanları ağırladı. Açılan yeni yerlere halk yoğun ilgi gösterdi. Şaşırtıcı bir şekilde yeni mekanların sayısı kapananlardan fazlaydı. Kâr amacı gütmeyen ekonomik kalkınma organizasyonu, yerel müzisyenleri caz performansları sergilemeye davet etti. Halka açık park yerinin en üst katında bile bir açık hava partisi için düzenlendi. Maskeler, dezenfekte noktaları ve sosyal mesafe kuralları olmasa, kimse bir pandemi yaşandığını fark etmezdi. Ekim’de şehre yeni karantina kuralları gelse de Verdun’un yerel lezzetlerinin ve güzelliklerinin belirsizlikler karşısında bile bir arada kalması, Montreal’in ve dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin bu zor dönemi atlatabileceğini kanıtlıyor. Jean-Pierre Karwacki, Time Out Montreal

12) Kalamaja, Tallinn, Estonya

Kalamaja, merak uyandıran bir yer. Bu liman mahallesinin şirin ahşap evleri ve Sovyet sonrası endüstrisi, Tallinn’in önemli bir kültür merkezi haline gelmesini sağladı. Buranın merkezinde Telliskivi Creative City var. F-Hoone, bütçe dostu modern Baltık yemekleri sunuyor, Sveta Baar ise alternatif müzik geceleri düzenliyor. Estonya, teknolojinin öncelikli olduğu ekonomisiyle ünlü, dolayısıyla şehrin bir zamanlar köye benzeyen bu bölgesinde dijital göçebelerin yoğun olması şaşırtıcı değil. Özellikle eski bir fabrika binasını mesken edinen Palo Alto gibi ortak çalışma alanlarında karşımıza çıkıyorlar. Bahar aylarında, Garage48 adlı bir şirket, ülkenin salgını kontrol altına almasına yardımcı olmak için mahalleden ve civardaki bölgelerden 800’den fazla teknoloji sektörü çalışanınıbir araya geldiği ‘Hack the Crisis’ adlı çevrimiçi bir etkinlik bile düzenledi. Tom Tonks, Hidden Tallinn

13) Hannam-dong, Seul, Güney Kore

Hannam-dong büyükelçilikleri, çağdaş sanat müzeleri ve lüks moda mağazalarıyla dışarıdan oldukça ışıltılı ve büyüleyici görünüyor. Ancak Seul’un Hangangjin ve Hannam durakları arasındaki bir yamaçta yer alan bu mahalleyi daha yakından incelediğinizde kırmızı tuğlalı aile evleri, şirin kafeler ve çok sayıda bitki-çiçek dükkanı göreceksiniz. Bu bölge 2015 yılında, deneysel sanat merkezi D Museum’un ve plak arşivi Hyundai Card Music Library’nin kapılarını açmasıyla birlikte, sanatla ilgilenenleri kendine çekmeye başladı. Ancak asıl gelişimini geçtiğimiz yıllarda tamamladı. Bunda şüphesiz BTS’den RM ve G-Dragon gibi K-pop’un ünlü isimlerinin yakın zamanda bölgeye taşınması da etkili oldu. Eksiksiz bir Hannam-dong deneyimi için Still Books’un uygun fiyatlı koleksiyonuna göz atmanız, Semegae’de mangalda pişmiş tavuk yemeniz ve uçak temalı şık Pussyfoot Saloon’un barını denemeniz gerek. Hahna Yoon

14) Bonfim, Porto, Portekiz

Yerel halkın büyük bir kısmı Porto’nun gerçek kimliğinin şehrin merkezi bölgelerinde kaybolmaya başladığını düşünüyor, ancak bu durum Bonfim için geçerli değil. Şimdi her zamankinden daha da önemli olan güçlü bir topluluk ve yerel ticaret ruhuna sahip Bonfim’in küçük kafeleri ve dükkanları arasında şehrin en geleneksel restoranları da var. A Cozinha do Manel, Rogério do Redondo, Casa Nanda bunlardan bazıları. Bonfim aynı zamanda Euskalduna Studio ve Pedro Limão gibi modern mutfaklara da ev sahipliği yapıyor. Porto Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile Senhora Presidenta ve Lehmann + Silva gibi galerilerin bulunması, Bonfim’in sanatsal yönünün güçlü olmasını sağlıyor. CC Stop’da müziğin sesi yüksek. Eski bir alışveriş merkezi olan CC Stop artık cazdan heavy metale farklı türlerde müzik yapan yüzlerce müzisyene yönelik stüdyolara ve prova alanlarına ev sahipliği yapıyor. Bonfim’in giderek daha da trafiğe kapalı hale gelmesi, bu bölgeyi yürüyerek keşfetmek istemenizi sağlıyor. Sokaklar geleneksel mimari örnekleriyle dolu. Douro Nehri’ne tepeden bakan Nova Sintra parkına da uğramadan da olmaz. Ana Patrícia Silva, Time Out Porto

15) Ghosttown, Oakland, ABD

Bir zamanlar Kara Panterlerin uğrak yerlerinden biri olan bu küçük mahalle, Oakland ile özdeşleşen punk ruhunun hâlâ iyi bir örneği. Bu ruha San Francisco Körfez Bölgesi’nde rastlamak artık giderek zorlaşıyor. Semtin giderek daha canlı hale geldiğini söylemek mümkün. Viktoryen yapıların renove edildiği ve yeni inşa edilen mülklerin göze çarptığı Ghosttown arkadaş canlısı bir havaya sahip. Yerel halk ve yeni taşınanlar Eli’s Mile High Club’da bir şeyler içip bilardo oynuyor, Stay Gold Deli’de tütsülenmiş etleri mideye indiriyor ve ülkedeki en eski siyah bağımsız kitapçı olan Marcus BookStores’tan kitap alışverişi yapıyor. Ghosttown’ın en yenisi ise ev eşyaları ve bitkiler satan, siyahlar tarafından işletilen Blk Girls Green House. Yerleşim bölgeleri sanat galerileri ve kent çiftlikleriyle dolu. Burada kaykaycı punk’lara rastlama olasılığınız, geleceğin Mark Zuckerberg’iyle tanışma ihtimalinizden çok daha yüksek. Sarah Medina, Time Out USA

16) Chula-Samyan, Bangkok, Tayland

Chulalongkorn Üniversitesi civarındaki bu mahalle eskiden yedek parça satan dükkanlara ev sahipliği yapan unutulmuş bir bölgeydi. Şimdilerde ise üniversitenin de çabalarıyla, boş dükkanlar canlı galerilere ve yeme-içme mekanlarına dönüştürüldü. Ayrıca mimarlar tarafından tasarlanan devasa bir halka açık park bulunuyor Samyan’da. Sokak yemeği sunan lokantalar burayı ucuz yemek yemek isteyenlerin gözdesi haline getirdi. Sıra dışı yeni alışveriş merkezi Samyan Mitrtown’da 24 saat açık bir kitapçı, bağımsız filmler gösterilen bir sinema ve halka açık bir çatı bahçesi var. Ayrıca burası sanat ve tasarım odaklı Triple Y otelinin yanında yer alıyor. Tüm bu faaliyetler ve fiyatların Ari ve Thonglor gibi popüler bölgelere kıyasla çok daha düşük olması, Chula-Samyan’ın ilgi çekmesini sağladı. Sokaklar hâlâ ucuz şeylerin peşindeki üniversite öğrencileriyle dolu ancak onlara sanat tutkunları, sinefiller ve gurmeler de eşlik ediyor. Samyan yıllardır görmediği bir canlılık yaşıyor. Covid-19 bu yükselişteki semti kötü etkilese de, galerilerin Pathumwan Art Routes adı altında bir araya gelip sergiler ve etkinlikler düzenlemesiyle, halk sanat sayesinde birbirine bağlandı. Top Koaysomboon, Time Out Bangkok

17) Alvalade, Lizbon, Portekiz

Lizbon’un merkezinde Lizbonlulara rastlamak giderek zorlaşıyor ancak Alvalade’de hâlâ mahalle yaşamının izlerine rastlamak mümkün. Tanıdık yüzler buradaki çeşitli etkinliklerde ve mekanlarda bir araya geliyor. 60 yılı aşkın bir geçmişe sahip çay ve kahve dükkanı A Mariazinha ve pandemiden etkilenen sanatçıların Ağustos ayından beri dönüşümlü olarak çalıştığı geleneksel Mercado de Alvalade gibi yerlerde semtin samimi havasını hissediyorsunuz. Kapalı mekanında gerçek dalgalar üzerinde sörf yapma imkanı sunan restoran, bar ve ortak çalışma alanı The Wave Factory semtin davetkar adreslerinden biri. Alvalade’nin rock ’n’ roll tarihinden de bahsetmek gerek. Burası 80’li yıllarda Lizbon’un rock sahnesinin merkeziydi. Popular Alvalade, the RCA Club ve Mart ayında şehir merkezinden buraya taşınan gotik Noir Clubbing’de bu tarihin izini sürmek mümkün. Tabii bunlar Alvalade’nin kültürel sahnesinin sadece bir kısmı. Alvalade aynı zamanda bir edebiyat festivaline ve Lizbon’da çekilmiş uzun zamandır kayıp olan filmlere programında yer veren Traça gösterimlerine de ev sahipliği yapıyor. Vera Moura, Time Out Lisbon

18) Noord, Amsterdam, Hollanda

Amsterdam’ın bu hareketli semtinde tersaneler kültür sanat alanları haline geldi. Geniş açık alanlar ise genç aileleri, sanatçıları ve girişimcileri kendine çekiyor. Centraal Station’dan feribota binip çoğu turistin aksine NDSM Wharf’a gitmenizi tavsiye ederiz. Burası hem Amsterdam’ın sokak sanatı sahnesinin merkezine, hem de Avrupa’nın en büyük aylık bit pazarına ev sahipliği yapıyor. IJ Nehri’nin bu tarafında, Noord’un genç ve yaratıcı kesimi, farklı konseptleri bir araya getiren işletmeler kurdu. FC Hyena hem bir sinema hem de bir restoran, SkateCafe ise yemek molası vermek isteyen kaykaycıların uğrak yeri. Pllek’te ise eski yük konteynerlerinden inşa edilmiş havadar bir organik restoran sizi bekliyor. Noord’un en ikonik modern binası olan Eye Filmmuseum ahşap evlerin sıralandığı geleneksel köylere kısa bir bisiklet yolculuğu mesafede. Adrenalin dolu bir deneyim yaşamak ve muhteşem bir Amsterdam manzarasına tanıklık etmek için ise cesaretinizi toplayın ve A’DAM Tower’da Avrupa’nın en yüksek salıncağına binin. Christina Newberry

19) Centro, São Paulo, Brezilya

Centro, geçtiğimiz on yılda, kaçınılması gereken tehlikeli bir mahalle olmaktan çıkıp Güney Amerika’nın en büyük şehrinin en havalı bölgesine dönüştü. 60’lı yıllardan kalma harap binalar şimdi sıra dışı kültür sanat mekanlarıyla dolu. Aslında bir plak dükkanı olan Casa Elefant artık aynı zamanda bir kitapçı, kafe, konser mekanı ve vintage ürünler dükkanı. Paulo Mendes da Rocha tarafından tasarlanan SESC 24 de Maio ise bir müze, tiyatro ve havuz barındıran bir topluluk merkezi. Jefferson Rueda’nın ödüllü sandviç dükkanı A Casa do Porco ve burada kök salan diğer restoran ve barlar mahallenin yeniden doğuşunu tetikledi. Kadınların işlettiği Fel, Ekvator’un diğer tarafındaki en havalı kokteyl barı olabilir. 24 saat açık olan Estadão ise gece eğlenmeye çıkanların uğrak noktası. Şehir pandemiden epey olumsuz etkilendi ancak Centro’de yaşam yavaş yavaş normale dönüyor. Örneğin, semtin kaldırımları açık havada yemek yiyebileceğiniz alanlara evriliyor. Bu 2020’nin getirilerinden biri oldu. Euan Marshall

20) Holešovice, Prag, Çekya

Prag’ın Holešovice bölgesi tarihi merkeze çok uzak değil. Burası barlar, kafeler, kültür sanat mekanları ve çok sevilen yeşil alanlarla dolu. Sanatçıların ve genç ailelerin akınına uğrayan bölge yeniden canlanışını yerel yönetimin destek paketine ve başkentin resmi sanat bölgesi ilan edilmesine borçlu. Mahallenin odak noktası olan Letná Park, yaz mevsiminde dolup taşan devasa bir kültür kompleksine ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık 20 metre yüksekliğindeki bir metronom ise bir zamanlar dünyanın en büyük Stalin heykelinin bulunduğu yeri işaret ediyor. Ahşap bir zepline sahip olan ve 3.000 metrekareye yayılan etkileyici çağdaş sanat galerisi DOX’u mutlaka ziyaret edin. Yalnızca bitcoin ile ödeme kabul eden dünyadaki ilk kafe Paralelni Polis’ten kahve almayı da unutmayın. Amanda Bell

21) Lavapiés, Madrid, İspanya

Birkaç yıl önce yine bu listede yer verdiğimiz Lavapiés hâlâ Madridliler tarafından çok seviliyor. Merkezi konumdaki bu semt son döneme damgasını vuran dayanışma ruhu sayesinde daha da öne çıktı. Inmigrantes Senegaleses de España ve Valiente Bangla gibi göçmen yardım dernekleri bu zor zamanlarda, göçmen olsun ya da olmasın ihtiyaç sahibi herkese özverili bir şekilde yardım etmeyi sürdürüyor. İkinci karantinaya rağmen, Lavapiés normale dönmek için çaba sarf etti. Filtre kahve kokusu modern Hola Coffee’yi doldurdu, Melo’s’da ızgarada pişen ünlü sandviçler mideye indirildi ve Pavón Kamikaze Tiyatrosu yeniden perde açtı. Ancak tabii ki hepsinde daha az sayıda insan ağırlandı, sosyal mesafe kurallarına uyuldu ve maske takmak zorunluydu. Lavapiés, Madrid’deki yeni normal yaşamın en güzel örneğini sunuyor. Canlı şehir hayatı sıkıntıları aşıyor ve komşular birbirlerine yardım etmek için ellerinden gelenin en iyisini yapıyor. Marta Bac, Time Out Madrid

22) Opebi, Lagos, Nijerya

Lagos’ta sosyal mesafeyi korumak kolay değil, ancak Lagos Adası’nın karmaşasından uzakta, olan Opebi’de zaman biraz daha yavaş akıyor ve günler biraz daha sakin geçiyor. Sıcakkanlı halk, geniş evler ve apartmanlar, her sokakta karşınıza çıkan meyve ve sebze stantları Opebi’ye samimi bir hava veriyor. Karantina sırasında, Opebi gibi semtler çok sessizdi. Neredeyse hiç kimse dışarı çıkmadı, trafik yoktu, hatta her gün sokakları dolduran dolandırıcılar bile ortadan kayboldu. Ancak şehir hareketlenmeye başlayınca Opebi de eski canlılığına kavuştu. Barrel Lounge’da taze balık, patates kızartması gibi seçeneklerin tadına bakabilir ya da Mama Cass’ta uygun bir ücret karşılığında geleneksel yemeklerle masayı donatabilirsiniz. Tüm bunlar, Opebi’yi gürültülü mega kentin arkadaş canlısı, ucuz ve şaşırtıcı derecede sakin bir semtine dönüştürüyor. Hannah Ajala

23) Narvarte, Meksiko, Meksika

Meksiko’da dolaşırken burnunuza taze çekilmiş kahve ve nefis ekmek kokuları gelirse, muhtemelen Narvarte semtindesinizdir. Meksiko’nun en güzel semti olan Narvarte hem yaşamak için hem de gezmek için ideal. Costra’nın ekmeğini, Almanegra’nın kahvesini ve La Perdida’nın içeceklerini keşfetmek için nefis kokuların izinden gitmeniz yeterli. Buranın taco avcılarının uğrak noktası olduğunu da unutmayın. Ancak bu semt sadece lezzetleriyle ünlü değil. İyi niyet, sempati ve dayanışmanın da kokusu olsaydı, eminiz her biri Narvarte’nin parçası olurdu. Bölgede topluluk ruhu en son 2017 yılında gerçekleşen depremin ardından kendini göstermişti. Bir benzerini karantina döneminde de gözlemledik. Sevilen barbekücü Pinche Gringo, Facebook üzerinden #StayAtPincheHome adıyla gerçekleştirdiği canlı yayınlarla müdavimlerinin iyi hissetmelerini sağladı. DJ setler, yoga dersleri ve çok daha fazlası vardı bu yayınlarda. Civardaki bir hastane ise Harley isimli köpekle adından söz ettirdi. Covid-19 ile mücadele eden sağlık çalışanlarını neşelendiren bu sevimli köpek üzerindeki koruyucu giysileriyle internette de meşhur oldu. Anaid Ramírez, Time Out Mexico City

24) Uptown, Chicago, ABD

Uptown’da Broadway ve Lawrence Avenue’nun kesişme noktasına doğru yürüdüğünüzde, 1920’lerden kalma tiyatroların yıpranmış cephelerini ve bir zamanlar Al Capone’un uğrak yeri olan bir caz kulübünün neon tabelasını göreceksiniz. Yakınlardaki Clifton Bulvarı’nda ise 18 yerel sanatçının yaptığı bir Black Lives Matter muralı kaldırımı kaplıyor. Bunlar mahallenin dünü ve bugününü güzel bir şekilde özetleyen unsurlar. Direniş, Uptown tarihinin önemli bir parçası. Carol’s Pub ve Baton Show Lounge’daki canlı performanslarla birlikte Uptown karantina sonrasında yavaş yavaş hayata geri döndü. Etiyopya restoranı Demera ve Çin lokantası Sun Wah şehrin sakinlerini doyurmaya devam ediyor. Dinamik bir havaya sahip Argyle Sokağı’nın restoranları ve nefes kesici göl manzarası ilginizi çekebilir ancak Uptown farklı kültürleri bir araya getirmesi ve tarihiyle de son derece etkileyici. Burası hem Chicago’nun geçmişini hem de geleceğini yansıtıyor. Morgan Olsen, Time Out Chicago

25) Little Five Points, Atlanta, ABD

Little Five Points, canlı ve samimi halkı sayesinde Atlantalılar tarafından çok seviliyor. Burası hem yaratıcı kişilere ve özgür ruhlu insanlara, hem de ilginç dövmecilere ve hareketli barlara ev sahipliği yapıyor. Little Five Points, şehir hayatının sunduğu tüm avantajlara sahip bir yer. Ancak Atlanta şehir merkezindeki fahiş park ücretleri ve çılgın trafik neyse ki burada yok. L5P, ilginç müzik mekanları ve kıyafet dükkanlarıyla öne çıkıyor. Euclid Caddesi’nde yürüdüğünüzde Yeezy marka ayakkabı satın almak için sıra dışı butik Wish ATL’e giden bir üniversite öğrencisine rastlayabilirsiniz. Aisle 5’in önünde ise ilk konserleri öncesinde stres atan bir grupla karşılaşabilirsiniz. Arden’s Garden’da smoothie’lerini yudumlayan bohem bir çifte, siyahlar tarafından işletilen plak dükkanı Moods Music’te ise video çeken bir rap’çiye rastlamanız mümkün. Little Five Points sakinleri kendilerine özgü karakterler ve buradaki topluluk ruhu oldukça kuvvetli. Sanat etkinlikleri ve kaldırımlarda gerçekleşen doğaçlama konserlerde yerel halkın zenginliğini ve bireyler arasındaki güçlü bağı gözlemlemek mümkün. Joshua Robinson

26) Wynwood, Miami, ABD

Wynwood, 2019 yılının sonunda dünyaca ünlü Wynwood Walls açık hava müzesinin onuncu yılını kutlamış; 2020’ye ise şehrin en havalı Super Bowl LIV partilerine ve konserlerine ev sahipliği yaparak merhaba demişti. Ancak sonra karantina başladı ve bu hareketli mahalle sessizliğe büründü. Galeriler kepenk indirdi, Wynwood Walls kapılarını kapadı ve turistler gelmez oldu. Bir süre boyunca, Miami’nin sanat bölgesindeki tek heyecan verici şey, Black Lives Matter hareketini desteklemek amacıyla NW Second Avenue’da düzenlenen protesto yürüyüşleriydi. Semt dışından gelenler olmayınca, Wynwood’daki işletme sahipleri, mahallenin kültürel misyonunu canlı tutmak için harekete geçti. Wynwood’un önde gelen partilerinin ve festivallerinin arkasındaki SWARM, halkı eğlendirmek ve DJ’lerini istihdam etmek için bir radyo istasyonu kurdu. Aynı ekibin hazırladığı çalma listeleri ise ev partilerinin fon müziği oldu. Bu sıralarda Wynwood İş Geliştirme Bölgesi, restoranların park yerlerinin oturma alanlarına dönüştürülmesine yardımcı oldu. Ayrıca her yer sanat eserleriyle doldu. NW Fifth Avenue’daki komik Tiger King muralından Black Lives Matter hareketini onurlandıran grafitiye ve iklim değişikliğine dikkat çeken Graffiti Müzesi’ndeki sergilere; Wynwood küresel krize yaratıcılık ve yenilikle meydan okudu. Virginia Gil, Time Out Miami

27) Phibsboro, Dublin, İrlanda

Dublin şehir merkezi, pandemi nedeniyle ıssızlığa bürünmüşken, kuzeydeki Phibsboro bölgesi 2020’nin en tuhaf dönemini cesur bir şekilde atlattı. Geçmişin büyüsünü ve günümüzün heyecanını bir arada bulabileceğiniz bir yer Phibsboro. Yerel halkın evlerinin hemen yanı başında çok sayıda kafe, restoran ve bar bulunuyor. Mahalle kafesi Bang Bang, burger’leri ve politik bez çantalarıyla ünlü. The Back Page ise adını İrlanda’nın en iyi sporcularından alan pizzalar sunuyor. Bunların yanı sıra Phibsboro’ya özgü unsurlar bölgeyi farklı kılıyor. Bohemians FC muralları, bilardo salonları, punk kolektifleri… Dublin’de hayatın hâlâ canlı olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, şehrin bu telaşsız ve gösterişsiz semtine göz atmanız yeterli. Amy O’Connor

28) Nørrebro, Kopenhag, Danimarka

Kopenhag’ın ünlü göllerinin hemen kuzeyinde bulunan Nørrebro asla uyumuyor. Hafta sonlarında bit pazarlarına yapılan gezilerin ardından Orta Doğu ve Afrika restoranlarında yemekler yeniyor, ardından gösterişsiz bir bara geçiliyor. Mutfağıyla meşhur şehirde yerel halk yemek yemek için buraya geliyor. Grim, yiyecek israfını ortadan kaldırmaya çalışan ve karantina sırasında dikkatleri üzerine çeken bir organik sebze dağıtım hizmeti. En iyi sushi’yi ise Selfish’te yemeniz mümkün. Ma’ed, Etiyopya usulü kusursuz paylaşımlık tabaklar sunuyor. Ranee’s ise lezzetli, balık ağırlıklı kuzey Tayland yemekleriyle adından söz ettiriyor. Normal zamanlarda hem her sene düzenlenen dans müziği festivali Distortion hem de Kopenhag Caz Festivali, Balders Plads gibi meydanların kalabalıklarla dolmasını sağlıyor. Onur Yürüyüşü ve sosyal adalet konulu protestolar da burada gerçekleşiyor. Masal kralı Hans Christian Andersen ise buradaki Assistens Mezarlığı’nda yatıyor. Bugünleri görseydi, eminiz Nørrebro’nun büyülü atmosferinden çok etkilenirdi. Alexandra Pereira

29) Bugis, Singapur

Singapur, yüksek katlı apartmanlara sahip modern bir metropol olmadan önce, insanlar kampung olarak bilinen küçük köylerde yaşıyordu. Yiyecek paylaşmak, tek bir televizyonun etrafında toplanmak ve birbirlerinin çocuklarına göz kulak olmak için bir araya gelirlerdi. Kilitli kapılar yoktu. Üyelerinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu bir topluluk söz konusuydu. Bu köylere rastlamak artık mümkün olmasa da kampung ruhu Bugis’te yaşamayı sürdürüyor. Örneğin; Good Luck Beer House sokaktaki diğer yeme-içme işletmelerine yardım eli uzatıyor. Bu mekan paket servise yönelik çevrimiçi sitesini komşusu Blanco Court Prawn Mee’nin de kullanımına sundu. Aksi takdirde Blanco Court Prawn Mee, kısıtlamalar nedeniyle müşteri sayısı azaldığında ayakta kalamazdı. Geçen yıl kapılarını açan Gelam Galerisi ise Singapur’un ilk açık hava sanat galerisi. Burası mahalleye yayılan diğer sokak sanatı eserlerine ve bağımsız galerilere eşlik ediyor. Mahallede pek çok nasi padang satıcısı var. Nasi padang yemeği söylediğinizde tabağınızda adeta bir sanat eseriyle karşılaşıyorsunuz. Art-Deco’dan esinlenen nefes kesici bir alanda konumlanan Atlas’ta bir içecek söylediğinizde de sanat eserlerini anımsatan bir sunum sizi bekliyor. Bugis gibi yerler Singapur’un gökdelenlerden çok daha fazlası olduğunu kanıtlıyor. Dewi Nurjuwita ve Nicole-Marie Ng, Time Out Singapore

30) Gongguan, Taipei, Tayvan

Şehir hayatının durakladığı bu dönemde kulağa tuhaf gelebilir, ancak Gongguan’ın öğrenci bölgesi daha önce hiç bu kadar canlı olmamıştı. Bunun sebebi, Tayvan’ın pandemiyi en başından beri gayet başarılı bir şekilde yönetmesi. Hükümetin hızlı bir şekilde eyleme geçmesi ve halkın hem evde kalmaya hem de maske takmaya özen göstermesi sayesinde, karantina uygulamasına gerek kalmadı. Yine de doğal olarak açık hava etkinlikleri son aylarda hayli popülerdi. Gongguan bölgesi de bu sebeple öne çıktı. Bu bölge doğuda Ulusal Tayvan Üniversitesi’nin yemyeşil kampüsüne, batıda ise bisiklete binenler, köpek gezdiriciler ve açık hava barlarıyla dolup taşan nehir kenarındaki parka uzanıyor. Bubble tea satan aile işletmesi Mo Chao’nun önünde uzun kuyruklar oluşuyor, büyük gruplar ise ana caddeden uzakta konumlanan uygun fiyatlı Tayland restoranlarını dolduruyor. Seçim yapmakta zorlanırsanız, mor rengin hakim olduğu Sara Thai’ı tercih edin. Gün batımından sonra, Gongguan metro istasyonunu çevreleyen yollarda kurulan gece pazarı da hareketleniyor. Dinah Gardner

31) Soho, London, Birleşik Krallık

Londra’nın merkezinde, Soho sokakları yine masalarla doldu. Peki, bu ani değişimin sebebi nedir? Tabii ki pandemi. Londra’nın hiçbir yeri pandemiden Soho kadar etkilenmedi. Karantinanın ikinci ayında, medya şirketleri ve plak dükkanlarıyla bilinen Soho sokakları bomboş kaldı. Ardından sokaklara masalar atıldı ve Londra’nın merkezindeki bohem ruh yeniden ortaya çıktı. Soho’yu böylesine canlı kılan restoranları, barları, mağazaları ve kişileri Londralıların ne kadar sevdiğini de böylece görmüş olduk. Old Compton Street’in gay barları artık yeni bir sokak kimliğine sahip. Çok eski bir pub olan The French House’un kapanmaması için yerel halk ve ziyaretçiler 80.000 Sterlin topladı. Efsanevi caz kulübü Ronnie Scott’ın sosyal mesafeli şovları da geri döndü. Peki, Soho’da çok para harcamadan yaşamak mümkün mü? Tabii ki hayır. Ancak Soho ve muhtemelen bu listedeki diğer birçok şehir olmasa, etkileyici bir semtin ne anlama geldiğini bile bilemezdik. Daima diğer Londra semtlerinden farklı olan Soho’nun büyüleyici yönlerini şimdi yeniden keşfetme zamanı. Time Out London editörleri

32) Binh Thanh, Ho Chi Minh City, Vietnam

Heyecan verici, yerel ve aynı zamanda merkezi olan Binh Thanh, coşkulu Ho Chi Minh City’nin öne çıkan yerlerinden biri. Semtin labirente benzeyen ara sokaklarında kaybolmak çok kolay. Ancak bu iyi bir şey çünkü semt dinamik bir atmosfere sahip, yerel halkı dost canlısı, turistlerin ise sayısı az. Phan Van Han Caddesi’nde sokak yemeği satan tezgahlar SuShi Nhí, Captain Phook ve Here and Now gibi lüks mekanlarla yan yana. Saigon kültürünün bir parçası olan sokak kahveleri de Café Tartine, Café Cơ ve Nhà Saigon gibi üst düzey mekanlarla aynı alanı paylaşıyor. Yeme-içme sahnesi Ho Chi Minh City’nin en yüksek gökdeleni olan Landmark 81’in çevresinde de gelişiyor. Yetmiş beşinci kata çıkın ve Blank Lounge isimli kafe-barda vakit geçirin. Güneş battıktan sonra eğlenmek için Pham Viet Chanh’daki Nong Trai Khoai’yi tercih edebilirsiniz. Etkileyici bir atmosfere sahip olan kokteyl bar Co da Ho Chi Minh City’nin gözde adreslerinden. Ertesi gün yeşil bir alanda temiz hava almak isterseniz de Van Thanh Park iyi bir alternatif. Zoe Osborne

33) Melville, Johannesburg, Güney Afrika Cumhuriyeti

Neşeli Melville semtinde neredeyse herkes birbirini tanıyor. Şehir merkezinin hemen kuzeyinde Melville’in ağaçlarla çevrili ana yolu kaldırıma yayılan kafeler, restoranlar ve barlarla dolu. Ailelerin işlettiği mağazaların önünde antika eşyalar göze çarpıyor. Sanatçılar ise sokak köşelerinde eserlerini satıyor. Bölgenin ticaret merkezi diyebileceğimiz 27 Boxes, renkli nakliye konteynerlerinden oluşan 51 mağazalı bir alışveriş kompleksi. Melville’in vazgeçilmez durakları olan ve favorilerimiz arasında yer alan Xai Xai ve Nuno, Portekiz ve Mozambik esintili özgün tabaklarını tek ve daha büyük bir tesiste sunmak için karantina döneminde birleşti. Sundukları her şeyin hâlâ çok lezzetli olduğuna emin olabilirsiniz. Kwoffee Shop ise şehirde kahve içmek için en iyi adreslerden biri. Topluluk odaklı, samimi Melville’i daha iyi anlayabilmek için Viva Foundation tarafından yürütülen Melville Food Parcel Program hakkında bilgi edinmek yeterli. Melville’li Tanya ve Sean Gardiner öncülüğünde kurulan bu girişim, yerel halktan gönüllülerin dört aylık sıkı karantina döneminde yoksullara 300.000 adet öğün dağıtmasını sağladı. Melville işte böyle sosyal ve dayanışmacı bir ruha sahip. Burada yaşasaydınız, eminiz siz de parçası olmak isterdiniz. Iga Motylska

34) Kabutocho, Tokyo, Japonya

Nihonbashi yirminci yüzyılın ortalarına kadar Tokyo’nun hem ticaret hem de kültür sanat merkeziydi. Bölge on yıllar süren düşüşün ardından bugün geleneksel ve modern unsurları Japonlara özgü bir şekilde harmanlayarak yeniden canlanıyor. Görkemli neo-barok binalar ve mütevazı geleneksel dükkanlarla dolu labirent gibi sokaklardaki bir binanın içinde bir washi kağıt dükkanıyla ya da lüks bir mağazanın gölgesinde sessizce duran 1.200 yıllık bir tapınakla karşılaşabilirsiniz. Tokyo’nun en canlı geleneksel festivallerinden biri olan Nihonbashi-Kyobashi Matsuri ise her yıl yaz aylarında gerçekleşiyor. Göz kamaştırıcı kıyafetler içindeki binlerce dansçı bu festival kapsamında Chuo Dori Caddesi’nde gösteri yapıyor. Ancak yeniden yükselişe geçen Nihonbashi’nin merkezinde Kabutocho bölgesi var. Kabutocho Revitalisation Project, bir zamanlar Tokyo’nun Wall Street’i olarak bilinen bu sıkıcı bölgeyi taze fikirlerle canlandırıyor. Japonya’nın ilk bankasının eski genel merkezi heyecan verici yeni restoranlar, kafeler ve barların bulunduğu butik otel K5’e dönüştürüldü. Tüm bu yeni enerjiye rağmen, Kabutocho rahat havasını korumayı sürdürüyor. Gösterişli olmadan havalı olmak kolay değil, ancak hem Kabutocho hem de genel olarak Nihonbashi bunu zahmetsizce başarıyor. Time Out Tokyo editörleri

35) Porta Venezia, Milano, İtalya

Pandemiyi Avrupa şehirleri arasında ilk ve en sert şekilde hisseden Milano’ydu. Ancak Porta Venezia sokaklarında göreceğiniz tek kalıcı değişiklik, kısa bir süre önce yasal hale gelen açık hava masaları oldu. Gün batımındaki aperitif keyfiyle özdeşleşen Milano’nun LGBTQ+ bölgesi geçtiğimiz aylarda bu masalar sayesinde her zaman olduğu gibi coşkulu ve canlı kalmayı başardı. Trendleri takip eden Milanolular Trattoria Sabbioneda Da Romolo’nun köfteli makarnasını ya da Alhambra’nın vejetaryen lezzetlerini mideye indirdikten sonra 60’lı yılları anımsatacak şekilde dekore edilmiş Bar Basso’nun yolunu tuttu. Milano’nun ana alışveriş caddesinin hemen dışında yer alan bu kuzey mahallesinde araba kornalarının yerini kahkahalar ve bisiklet zilleri alıyor. Yerel halk antikalarını buradaki Seconda Vita’dan, vintage kıyafetlerini ise Bivio’dan alıyor. Çay saatinde La Teiera Eclettica’yı, canınız dondurma çektiğinde ise Out-of-the-Box’ı tercih edin. Isobel Gooder

36) Taman Paramount, Kuala Lumpur, Malezya

Kuala Lumpur’un Damansara ve Taman Tun Dr İsmail gibi zengin bölgeleri yüksek binaları ve tarz sahibi mekanlarıyla ziyaretçilerini etkilemeye çalışsa da, şehrin asıl havalı bölgesinin Taman Paramount olduğunu söylemek mümkün. Yerel halk stres atmak için yolunu bu ilginç ve küçük mahalleye düşürüyor. Şehir merkezine uzak olmasına rağmen insanlar nostalji yapmak için Taman Paramount’a akın ediyorlar. Yakın zamana kadar Giant hipermarketine ev sahipliği yapan blok, bir zamanlar çok sevilen bir sinemaydı. Nasi lemak ve Sarawak laksa gibi Malezya mutfağının olmazsa olmaz lezzetlerini sunan onlarca yıllık lokantalar ve seyyar satıcılar ise hâlâ çok seviliyor. Rafları manifaturalar, ev gereçleri ve atıştırmalıklarla dolu dükkanlar ise insana bir şekilde huzur veriyor. Son birkaç yılda semtte muhteşem yeni yerler açıldı. Örneğin, konsept dükkan Ilaika yerel tasarımcıların imzasını taşıyan müthiş şeyler satıyor. Galeriler pop-up sergilere ev sahipliği yapıyor. Harika kafeler ve restoranlar da cabası. Ng Su Ann

37) Allston, Boston, ABD

Öğrenci ve yeni mezun ağırlıklı nüfusu sayesinde Allston daima genç bir enerjiye sahipti. Son zamanlarda şehir dışından gelenler ise semte yeni bir hava kattı. Göçmenlerin sahip olduğu restoranların sayısının gün geçtikçe artması bunu kanıtlıyor. Ucuz yemek cenneti Allston’da her damak tadına uygun bir şeyler var. Orta Doğu lezzetlerini sevenler için Garlic ’n Lemons, Kore yemeklerini sevenler için ise Coreanos biçilmiş kaftan. Hipster’ların yanında hafif bir şeyler yemek isteyenleri ise Lone Star Taco Bar’a alalım. Kesin olan bir şey var ki o da bu eski mahallenin her zaman özgün karakterlere ev sahipliği yapacak olması. Onları dünya gözüyle görmek için Silhouette Lounge, Model Café ya da Carlo’s Cucina gibi yerlere uğrayın. Eric Grossman, Time Out Boston

38) Bandra West, Mumbai, Hindistan

2020’nin büyük bir kısmında, Mumbai’de zorunlu olmayan tüm hareketler yasaktı. Trafik gürültüsünün asla dinmediği ve sokakların asla boş kalmadığı bu tarihi bölge yasaklar boyunca normale kıyasla çok daha sessizdi. 17. yüzyıldan kalma zarif mimarisi ve son derece şık restoranları ile bilinen Bandra West’in yerel halkı ise bu son derece garip dönemde bile hayatın tadını çıkarmanın yollarını buldu. Restoranlar kapalı olsa da, şefler evlerini geçici mutfaklara dönüştürdü. Bandra sakini Hena Widhani iştah açan fiks menüler sattı ve gelirini yoksulların karnını doyuran bir hayır kurumuna bağışladı. Seefah’tan Seefah Ketchaiyo, Pack-A-Pav’dan Rohan Mangalorkar ve Brewbot’tan Anand Morwani de mutfaktaki yaratıcılıklarını sürdürmek amacıyla bir araya geldi. Sokaklar boşalmış olabilir, ancak Bandra’da eğlenmek, bu semtten beklendiği üzere şaşırtıcı derecede kolay. Tabii evden çıkmamak kaydıyla… Kasturi Gadge

39) Arnavutköy, İstanbul

Şehrin kalabalığından uzaktaki bu Boğaz semti son birkaç yıldır yükselişte ve mahalle ruhunu koruyabilmesi sayesinde pandemi dönemini de diğer semtlere kıyasla daha rahat geçiriyor. Antica Locanda müdavimlerine İtalyan lezzetleri sunarken, A Bit of Eggo harika kahvaltısıyla sadece semt sakinlerini değil İstanbul’un dört bir yanından müşterileri ağırlıyor. Chado Tea Shop ise Tayvan çayı formosa oolong, Japon çayı hojicha gibi seçenekleriyle çay kültürünüzü geliştirmek için ideal. Geniş kokteyl menüsü ve Boğaz’a nazır terasıyla Alexandra Cocktail Bar da semtle özdeşleşen yerlerden biri olmayı sürdürüyor. Ancak Arnavutköy’ün 2020’deki en büyük avantajı, Boğaz’ın verdiği huzur kesinlikle. Sahilde yürüyüş yaparak karantina sonrasında enerji depolamak gibisi yok. Seda Pekçelen, Leyla Huysal

40) Banjar Nagi, Ubud, Endonezya

Bali’nin ekonomisinin büyük ölçüde turistlere bağlı olduğu bir sır değil. Peki, Ubud’un merkezine birkaç dakika uzaklıktaki küçük bir mahalle, turistlerden mahrum kalırsa ne olur? Mahalle sakinleri birbirlerine göz kulak olur elbette. Banjar Nagi kalabalık sahil kulüplerine havalı ve sade bir alternatif sunuyor. Seyahat kısıtlamalarının ardından, Viceroy Bali gibi tatil köyleri bölgede yaşayan insanları işe alarak topluma maddi açıdan destek oldu. Otelin Avrupa-Endonezya restoranı Apéritif ise personelini bahçede veya renovasyonlarda çalışmaya yönlendirerek onların işinden olmamasını sağladı. Toplumun büyük bir kesimi de ihtiyaç sahiplerine pirinç, yumurta, erişte ve sabun bağışlamak için güçlerini birleştirdi. Yerel halk ise ailelerin işlettiği yeme-içme mekanları olan wurang’ları desteklemeyi sürdürüyor. Fıstık soslu çiğ sebze salatası karedok sunan Warung Sunda ve kömür ateşinde pişen tavuğun pilav eşliğinde servis edildiği ikonik Endonezya yemeği ayam bakar ile meşhur olan Warung Surabaya bu mekanlardan bazıları. Banjar Nagi’nin Bali için hâlâ sakin ve gizli bir kaçış noktası olduğunu söyleyebiliriz. Ama daha da önemlisi, burası Bali’de yaşayanlar için güvenli bir vaha. Nicole-Marie Ng, Time Out Asia

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm