İlker Gümüşoluk, İstanbul Komedi Festivali'ndeki tek kişilik gösterisinde ikili ilişkilere odaklanıyor

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Stand-up yapmaya 18 yaşınızda başlamışsınız. İlk performansınıza dair neler hatırlıyorsunuz?
İlk gösterimi üniversite ikinci sınıftayken Taksim Siyu Bar’da yaptım. Siyu Bar’da türkü geceleri oluyordu. Salı günleri boş olduğu için o gün ben çıktım. Gösterim 45 dakika sürdü ve çok az gülündü. İlk gösteride amacım güldürmekten ziyade ezberlediğim esprileri unutmadan seyirciye anlatabilmekti. Zor olduğunu ama yine de çok eğlendiğimi hatırlıyorum.


Mizaha yetenekli olduğunuzu nasıl fark ettiniz, ailenizin bir yönlendirmesi oldu mu?
Ailem beni hiçbir zaman hiçbir konuda zorlamadı ve açıkçası annem de babam da herhangi bir yönlendirmede bulunmadılar. Müthiş özgür bir çocuktum. Yaptığım her işe saygı duydular, desteklediler. Bu da işimi epey kolaylaştırdı. Çocukken radyo programcılığına ve karikatüristliğe merakım vardı. Sürekli notlar alıyordum. Mizah dergilerini çıktıkları gün alır, bir-iki saat içinde bitirirdim. Hayatta en çok keyif aldığım şeyin gülmek ve güldürmek olduğunu anladım. Gerisi de geldi. 

YouTube’da ayınlanan ‘Apartman Sohbetleri’ programınızda onlarca konuk ağırladınız. Programlara hakim olan samimi havayı neye borçlusunuz?
‘Apartman Sohbetleri’ benim internet için yapmış olduğum en uzun soluklu ve en çok emek verdiğim iştir. 63 bölüm çektim. 63 ünlüyü programa konuk ettim. Gerçi 62 diyelim. Biri babam. Çekimlerde kamera arkasında benim dışımda kimse olmadı. Konuğumla bire bir ilgilendiğim için o samimi hava doğdu. Çekimler 45 dakika-1 saat sürüyordu. 10. dakikadan sonra çekim olduğunu unutup iki arkadaş gibi muhabbet etmeye başlıyorduk. Bazen çekim bittiğinde konuklarım şöyle derdi: “Ben niye sana bu kadar çok şey anlattım ki?”
Stand-up performanslarınıza nasıl hazırlanıyorsunuz? Performanslarda değineceğiniz konuları nasıl belirliyorsunuz?
Gösteri günleri, akşam sahnede anlatacağım hikayelerin üzerinden hızlıca geçiyorum. Eğer o hafta yeni hikayeler anlatacaksam, gösteriye nasıl entegre edeceğim üzerine kafa yoruyorum. Toplamda bir saat sürüyor. Ben gösteride ağırlıklı olarak ikili ilişkilerden bahsediyorum. En çok keyif aldığım kısım bu. İlişki çok genel bir konu ve tüm izleyenleri yakalamamı sağlıyor. Onun dışında özel olarak belirlediğim, ille de şu konu olsun dediğim bir durum yok. Her
şeyden mizah çıkabiliyor.


Hayran olduğunuz komedyenler kimler? İlhama ihtiyaç duyduğunuzda kimlerin
performanslarını izliyorsunuz?
O kadar çok var ki... Bildiğimiz büyük isimlerin dışında sosyal medyada da beğenerek izlediğim komedyenler var. Ama ille de televizyon dünyasından bir isim vermek gerekirse, klasik olacak ama Jerry Seinfeld diyelim. Yıl 2018, hâlâ en çok güldüğüm dizi Seinfeld.

Otosansür uyguladığınız oluyor mu?
Oluyor tabii. Türkiye’de hassas olduğumuz konu sayısı çok. Sahneme gelen kişileri evlerine mutlu göndermek isterim. Bir mesajım varsa sahneden veririm ama o mesajı vermenin de yüzlerce çeşidi var. Karşı tarafı incitmeden öyle zekice yaparsın ki bunu, izleyen de karşıt görüşte bile olsa saygı duyar.


Türkiye genelinde 1000’in üzerinde stand-up gösterisi yaptınız. Ülkemiz insanını iyi tanıdığınızı düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum çünkü ben de onlardan biriyim. Farkındalığım genel olarak yüksektir. Mahalle kültürüne, çarşıya pazara, esnaf dünyasına hakimim, o dünyanın içinden geliyorum. Bu da işimi çok kolaylaştırıyor.

Sizce Türkiyeli izleyicilerin stand-up ile ilişkisi, izleme alışkanlıkları son yıllarda nasıl
değişti? Performanslarınızda nasıl bir ilgiyle karşılaşıyorsunuz?
Benim stand-up yapmaya başladığım yıllarda İstanbul’da sadece tek bir mekanda gösteri yapılıyordu. Şimdi sayıca çok fazla. Özellikle son iki-üç yılda stand-up kültürü oluşmaya başladı. ‘Açık Mikrofon’ gecelerinin katkısı yadsınamaz. İnternet sayesinde gençler bu iş için heveslenmeye başladılar. İlgi ve talep arttı. Birkaç yıl sonra çok daha güzel olacak.


Size göre mizahın dokunulmazlığı var mı? Her şeye dair mizah yapılabilir mi?
Evinde, arkadaş ortamında gönlünce yap. Ama sahne için bir süzgecim var. Amerika’da
komedyenlerin büyük bir çoğunluğu din üzerine mizah yapıyor. Burada yap bakalım neler
oluyor.

Türkiye ve dünya gündemi performanslarınızı nasıl etkiliyor?
14 yıldır sahnelerdeyim. 1000’in üzerinde gösteri yaptım. Gündemin performansımı etkilemesine çok izin vermiyorum. Bu bir iş. Bu işten para kazanıyorum. Seni izlemeye
gelenler senin hayatınla, modunla veya yaşadığın sorunlarla ilgilenmiyor. Onlar sadece eğlenmeye, gülmeye geliyor. Sahnede olduğum süre boyunca modumu hep yüksek tutarım. Gündem, inince radarıma girer.

Arkadaş ortamlarında da güldüren, sürekli espriler patlatan biri misiniz?
E tabii ki. Ortamın, arkadaş gruplarının da en fırlaması, en komiği sen oluyorsun. Ciddi adamlar değiliz biz. Mizah yeteneği ilişkilerde gerçekten çok işine yarıyor. Güldürebildiğin bir insanı kazanmak çok daha kolay oluyor.

Genç yaşta sahne tozu yutmaya başlamış biri olarak yolun başındaki genç komedyenlere
ne tavsiye ederdiniz?
Dünyanın en keyifli ama en zor işlerinden biri. Sahnede tek başınasın, sana yardım edecek kimse yok. Bazen işler yolunda gitmeyebiliyor. Ama gittiğinde de yaşanan hazzın tarifi yok. Kendi güldükleri hikayeleri anlatmalarını tavsiye ederim. Çünkü sen eğlenmezsen, seyirci bunu anlıyor ve onlar da eğlenmiyor.


14 Kasım, BKM Mutfak-Uniq, 20.00, 56 TL

Son haberler

    Reklâm