Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Günümüzde Pera Müzesi’ne ev sahipliği yapan tarihi bina 1893’te mimar Achille Manoussos tarafından Bristol Oteli olarak inşa edildi. Suna ve İnan Kıraç Vakfı, bu neo-klasik binayı 2005 yılında çağdaş donanımlı bir müze olarak ziyarete açtı. Pera Müzesi’nin üç katında düzenlenen süreli sergiler, öğrenme programları, film programları ve etkinlikler İstanbullulara değerli bir düşünce alanı açıyor. İstanbul Bienali de 2015’ten beri Pera Müzesi’nin süreli sergi alanlarını bienal projelerini sunmak için kullanıyor.

Bu yıl mekan görsel sanatçı ve film yönetmeni Gülsün Karamustafa’yı ağırlıyor. Karamustafa, 20. yüzyılın ikinci yarısında Türkiye’nin güncel sanat sahnesinde çok önemli bir yeri olan, çığır açmış bir sanatçı. Yapıtları göç, sürgün, bellek, kültürel farklılıklar, toplumsal cinsiyet/cinsellik ve toplumda sekülerizmin ve dinin rolü gibi modern Türkiye’nin karmaşık sosyokültürel sorunlarını ele alıyor ve biçimsel olarak da resimden multimedya yerleştirmelere, fotoğrafa, performansa ve videoya kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor.
“Ta en başından beri sanatı ağır bir görev gibi yüklenmiş durumdayım,” diyor Karamustafa yapıtlarında sürekli vurgulanan toplumsal ve siyasi göndermelerin oynadığı rolü açıklarken. ‘Emniyetsiz’ de aynı çizgide yeni bir çalışma ve dünyanın büyük kısmının farklı türlerde tecritleri ve dışlanmaları tanıdığı pandemi bağlamında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, siyasi şiddet ve kırılgan olanın savunmasızlığı gibi hayati meseleleri eleştirel bir şekilde masaya yatırıyor. Siyah ve beyaz panellerden ve kırılan bir camın sürekli dönen iki ses ve görüntü kaydından oluşan yerleştirmesi zulmün karanlığından, ne içi ne de dışı olan bir karanlıktan sonsuz bir kaçışı resmediyor.

Pera Müzesi’ndeki projelerden biri de ‘Feminist Bellek Projesi – Nepal Fotoğraf Kütüphanesi’. Bu sergide, Nepal Fotoğraf Kütüphanesi’nin bir kadın arşivi oluşturmak amacıyla topladığı malzemeler sunuluyor. Kadınların geçmişlerini belleğe kazımak gibi feminist bir dürtüyle hareket eden kurum, tarihsel görünürlüklerin özgürleşme davasını da ileriye taşıyacağına inanıyor. Bienal kapsamındaki bu çokbölümlü sergi de Nepalli kadınların kitlesel olarak kamusal belleğe geçme iradesini ortaya koyuyor. Sergide, kadınların siyasi mücadeleye girdiği, topluluklara hitap ettiği, eğitim aracılığıyla yeni yollar açtığı, fikirlerini yayımlayarak kamuoyunu yönlendirdiği, dünyayı gezip anlattığı, yetkili konumlara geldiği ve toplumsal normları çiğnediği durumlardan kareler gözler önüne seriliyor. Karşımızda, Nepal’de kamusallığın nasıl başlı başına feminist bir strateji olarak ortaya çıktığının bir manzarasını görüyoruz.

Meşrutiyet Caddesi 47, Tepebaşı, Beyoğlu.

Son haberler

    Reklâm