Teoman hayatını yazdı: "Fasa Fiso"

Yazan:
Nadir Sönmez
Reklâm

Teoman sizce kim? Melankolik bir rock yıldızı mı? Ünlü bir serseri mi? Yoksa en büyük aşkınıza hissettiklerinize tercüman olmuş bir şair mi? Belki de hepsi... Daha önce ‘Balans ve Manevra’ filmiyle farklı alanlarda üretmeyi sevdiğini gösteren Teoman şimdi de hayatını yazdı. ‘Fasa Fiso’, adıyla kendini hafife alan ve şöhretin çağrıştırdığı imtiyazlardan ziyade hayatın alaborasına odaklanmış bir otobiyografi. Teoman’ın gözünden müzik endüstrisine, arkadaşlıklara, sanatçı gelişimine ve krizlerine dair fikirlerinizi çoğaltacak bir hayat derlemesi. Kendisini okuyucular için masaya yatıran 50 yaşındaki sanatçı, sorularımıza da tıpkı kitabındaki gibi tutarlı ve açık sözlü cevaplar verdi.

‘Fasa Fiso’yu ne kadar sürede yazdınız? Bir planı mı takip ettiniz, yoksa doğaçlama bir şekilde mi yazdınız?

Daha kolay oluşturacağım bir kitap planıyla başladım. Elimdeki 20 yıllık röportaj seçkilerini çıkaracaktım. Fakat bir iki hikaye ekleyeyim derken, harıl harıl bu kitabı yazarken buldum kendimi. Bütün süreç bir yıla yayılsa da, aslında Ekim ayından itibaren beş ay yoğun çalıştım.

Sahici ve dolaysız bir dille yazmışsınız. Üslubu nasıl belirlediniz? Yazarken okuyucu zihninizde nasıl bir yer kaplıyordu?

Üslubu daha ilk başta belirlemiştim hikayeler açısından. Samimi bir arkadaşla anıları yâd eder gibi yazdım. Ağdalı yazar üslubu olmayacaktı. Mümkün olduğunca da otosansür yapmayacaktım. Ayrıca ‘havalı büyük sanatçı’ ayakları da yapmayacaktım. İnsani hikayeler istedim kitap için.

Hayatınızda sürekli yeni ilgi alanları doğmuş. Photoshop öğrendiğiniz ya da hızlı okuma teknikleri hocasıyla çalıştığınız dönemler olmuş. Zaten söz yazarısınız ancak kitap yazmaya karar verdiğinizde kendinizi bu işin ehli hissetmek gibi bir kaygınız oldu mu? Kimseye danıştınız mı?

Hayır. Çünkü bu kitabın şablon olarak kullandığım bir örneği yok. Diğer otobiyografilerden çok farklı. Stili kafamda kurmuştum. Editörlük aşamalarında bazı tavsiyeleri dinledim sadece.

Kitap çocukluğunuzla başlıyor. Çocukluk anılarınız zihninizde taze miydi? Yazarken hatırladığınıza şaşırdığınız anılar belirdi mi?

Tazeydi, çünkü zaten her anımı hatırlamıyorum. Bunlar aklımda kalanlar, beni etkileyen detaylar. Sürekli aklıma gelip dururlardı. Yine de bazı arkadaşlarımla, annemle, eşle dostla konuştum kitabı yazarken bazı detaylar için. Hatırlattıkları küçük şeyler oldu.

Kitabı yazarken yazdıklarınızı okumanın birilerine faydasının dokunacağı düşüncesini taşıyor muydunuz?

Faydası olur mu bilmem ama bazı duygularımı paylaşacaklarına, belki fikir de alacaklarına inanıyordum. Kitabın içinde benim hayat karşısında yaptığım, sonrasında da mutlu veya pişman olduğum birçok seçim var. Ayrıca bir müzisyen veya sanatçı adayı için birçok ortak problem var, onların da karşı karşıya kaldığı. Belki işlerine yarar diye düşünüyordum.

Sanat dünyasından aşina olduğumuz birçok isimle ilişkinizden ve yaşadıklarınızdan bahsetmişsiniz. Bu anıları yayımlamadan önce onaylarını almanız gerekiyor mu?

Hayır. En azından ben öyle hissetmedim. Zaten bu ünlü kişilerle ilgili rencide edici hiçbir şey yazmadım. Bir şekilde dostuz, güzel şeyleri anlatmaya çalıştım aramızdaki.

Kitapta baş harfleriyle andığınız kadınlarla ilişkilerinizin trafiğinin yoğunluğu psikolojinizi nasıl etkiledi? Hızlı başlayan ve kısa süren ilişkilerinizin üzerinizde bıraktığı etki aynı oranda az mı oluyor?

Çok uzun bir zaman dilimi içinde oldu bu bahsettiğiniz ilişkiler. Kimisinde çocukluk aşkları, kimisinde sonu evliliğe bile giden ilişki biçimleri. Birçok ilişkinin boyutu ve yoğunluğu farklıydı. Kısa ya da uzun olmasına bağlı değildi.

Kendinizi sansürlediğiniz ve bahsetmekten vazgeçtiğiniz şeyler oldu mu?

Oldu. Kadınlarla ilişki meselesine dikkat ettim. Özellikle de ünlü olduktan sonrası için sadece yoğun ilişki yaşadıklarımdan bahsettim. Öbür türlü bir ‘çapkınlık kitabı’ haline gelebilirdi, öyle olsun istemedim. Bir de gece hayatı, alkol gibi konuları özendirici ya da yerici olmadan anlatmaya çalıştım. Bahsetmek istediğim konular onlar değildi zaten.

Kendi geçmişinize dönmek size nasıl hissettirdi?

Yoğun duygular hissettim. Hatta bazen çok hüzünlendiğim zamanlar da oldu bazı olayları anlatırken. Ama yine de aşırı drama yapmamaya çalıştım yazarken. Geçmiş, geçmişti işte, çok sulu göz bakmak istemedim hayatımın geride kalan tarafına.

Depresif dönemlerinizdeki ruh halinizi ya da iş ortamındaki gergin ve agresif yönlerinizi açık sözlülükle paylaştığınız bölümler var. Karanlık tarafınızı ifşa etmek nasıl bir tutum?

Eğer o karanlık tarafları, sinirli, gergin bir ruh haliyle verdiğim kararları ve tartışmaları, kavgaları yazmasaydım, çok eksik bir kitap olurdu bu. Hayatım boyunca sonradan pişman olduğum bir sürü şey yapmıştım. Ayrıca da her zaman kibar davranmamıştım önem verdiğim insanlara, birçok olayda hoyrattım onlara karşı. Benle ilgili, gerçekçi bir kişilik belirsin istedim insanlar kitabı okurken. Kitap bana benzesin istedim.

Müzisyenlik mesleğiyle her zaman barışık değilsiniz. Bu durum işin doğasıyla mı, yoksa sizinle mi ilgili? İnsan yaptığı şeyi her daim sevebilir mi? Mesleğinizle ilgili manevi ve vicdani bir rahatlığa ulaşabiliyor musunuz?

Benim her konuda fikirlerim sürekli değişir durur. Kendimle ilgili de, müzikle, hayatla, çalışmayla ilgili de bir sürü konuda kafam karışıktır. Sürekli sorgular ve didiklerim olayları. Müzisyenlik mesleğiyle de her zaman barışık değilim ama başka da bir mesleğim yok. Beraber olmak istiyorsak, benim müziğe karşı alttan almam gerekiyor. Hayatla ilgili manevi ve vicdani bir sürü soru işareti var hâlâ kafamda. Dolayısıyla, müzikle ilgili de sürekli düşünüp duruyorum.

Kitabı yazmayı bitirmek nasıl hissettirdi? Otobiyografinizi yayınlamış olmak size nasıl geliyor?

Açıkçası küçük bir rahatlama hissi verdi. Bir de benimle ilgilenen insanlarla içli dışlı olacağım için sevindim. Ama kitabı yazma sürecinde çok zevk de aldım ben. Bir an önce bitmesi için çalışmadım, güzel bir şey olsun istedim. O süreçten çıkmak beni biraz boşluğu düşürdü. Yazmayı sevmiştim.

Günümüz İstanbul gece hayatını nasıl yorumluyorsunuz? Sevdiğiniz mekanlar hangileri?

Eskisi gibi, gece hayatına çok katılmıyorum artık. Yine de sevdiğim mekanlar var. Karışık olarak ve de bazılarını unutarak kısa bir liste verebilirim. Genelde elektronik çalan kulüpler buraları. Klein, Mini, Kiki, Angie, Novo, Mitte gibi mekanlar. Aslında artık gideceğim mekanları, arkadaşlarımla olacağım mekanlar olarak belirliyorum. Eskiden tek başıma çıkar, sabahlara kadar bir sürü yeri dolaşırdım. Artık arkadaşlarım nereye giderse, ben de yanlarındayım.

Şarkı sözlerinizi nasıl yazıyorsunuz? Bir çırpıda mı çıkıyorlar, yoksa tekrar tekrar yazarak mı son haline getiriyorsunuz?

Eskiden uzun uzun uğraşırdım üzerinde. Bitip bitmediklerini anlayamadığım içindi herhalde bu. Şimdi beş dakikada yazsam bile “Bu şarkı bitti,” diyebiliyorum. Yine de bazı şarkıları küçücük bir eksiklik yüzünden senelerce bekletiyorum. Elimde iki tane var bunlardan, bakalım bitecekler mi?

Bir kitap daha yazmak var mı planlarınız arasında?

Bütün arkadaşlarım yıllardır beni yazma konusunda motive etmeye çalışıp durdu. Bu kitap çıkınca da çok mutlu oldular. Onlara göre ben bir yazardım zaten. Sonuçta, ben de çok zevk aldım yazmaktan. Yine aynı zevkli süreci yaşamayı isterim ama yazar mıyım, yazmaz mıyım, bilmiyorum. Kurgu bir eser yazmak çok kolay olmasa gerek.

Müzik kariyerinizde bir sonraki adımınız ne olacak? Tüm hayallerinizi gerçekleştirdiniz mi? Yapmak istediğiniz neler var?

Müzik konusunda çok az planım var. Önemli planlarımı gerçekleştirdim, sadece geleceğe derli toplu bırakmak istiyorum şarkılarımı. Yoğun çalışmamı gerektirecek bir şey yok ama. Yavaş yavaş yapıyorum.

‘Fasa Fiso’, Hep Kitap, 252 sayfa, 22 TL.

 

Son haberler

    Reklâm