Kadıköy'ün sokak sanatı festivali Mural İstanbul: Kimler geldi, kimler geçti...

2012'den beri düzenlenen sokak sanatı festivali Mural İstanbul'da yapılan işlere göz atıyoruz.

Reklâm

Artık gelenekselleşen Mural İstanbul sokak sanatı festivali yerli ve yabancı yetenekleri Kadıköy'ün duvarlarıyla buluşturuyor. Festival için hazırlanan işleri yapım aşamasındayken gidip görebilirsiniz ya da festivalin ardından ufak bir Kadıköy turu atarak işlerle karşılaşabilirsiniz. Şu ana kadar festival kapsamında hazırlanan işleri dünya gözüyle görmemiş olsanız bile bu murallar bir yerden tanıdık gelirse şaşırmayın: Bilimum dergi ve web sitelerinde dünyanın en etkileyici sokak sanatı örnekleri arasında karşınıza çıkabilecek işler çıkıyor ortaya. 2016 edisyonuna hazırlanırken festivalin kısa tarihinde ortaya çıkan şaheserlere göz atın.

Mural İstanbul'dan sokak sanatı şaheserleri

İlkler unutulmaz

Mural İstanbul, ilk meyvesini 2012 yılında Kadıköy’ün Nüzhet Efendi Sokağı’nda verdi. Bir otoparkı çevreleyen bakımsız duvarlar, eserlerinde robot figürlerini görmeye alışkın olduğumuz Pixel Pancho’nun İtalyanca çocuk anlamına gelen ‘Bambino’ isimli eseri ile canlılık kazandı. Festivalin ilk ‘çocuğu’nu çok kısa sürede tamamlayan Pixel Pancho, İzzettin Sokak’ta yer alan ikinci bir duvarı da gözüne kestirince ‘Sultans’ muralı ortaya çıktı ve böylece Kadıköy’ün meşhur sokak kedileri de duvarlarda kendine yer bulmuş oldu.

Biz bir aileyiz

Mural İstanbul ilk senesinde, eserlerinde geometrik insan figürleri kullanan Amose’un ‘Family’sini, Dome’un yalnızca siyah beyaz kullanarak boyadığı gemi ‘Noah’yı ve São Paulo sokaklarına özel bir teknik ile boya kutusunun basıncını düşürerek kara kalem tadını yakalayan Claudio Ethos’un ‘Balao’sunu Yeldeğirmeni sokaklarına armağan etti.
Reklâm

Biraz nostalji

2013 yazında Gezi Parkı eylemleri devam ederken ikincisi başlayan Mural İstanbul Sokak Festivali’ne katılan birçok sanatçı eserlerinde Gezi Parkı’na da selam etmeyi unutmadı. Çizimlerinde kurukafa, hayvan, insan ve Şili kültüründen öğelere yer veren, figürleri neredeyse imzası olan dünyaca ünlü sokak sanatçısı INTI eserine ‘Resistancia’ ismini vermekle kalmadı, aynı anda eserin içine ‘Direniş Hatırası’ anlamına gelen ilk bakışta hemen fark edilmeyen ‘Memoria Resistancia’ yazısını da sakladı.

Birlikten kuvvet doğar

Karakolhane Caddesi’ndeki buzhanenin duvarlarında yer alan yerli sanatçılardan Rad, Cins ve Canavar’ın birlikte boyadığı ‘İsimsizler’ ile Esk Reyn, WICX, Lakormis ve Fu’nun birlikte yaptığı ‘Kafa’ isimli eser de 2013 Haziran’ında artmaya başlayan kolektif bilinç ile hareket etmenin çok güzel sonuçlar verebileceğine işaret ediyordu.
Reklâm

Dünya onu konuşuyor

Buenos Aires asıllı mural sanatçısı Jaz ya da Franco Fasoli’nin yalnızca kırmızı tonlarında 100 litre boya kullanarak yaptığı ve o güne kadarki işlerinin en büyüğü olan ‘One Against One’ tamamlandığı andan itibaren dünyanın önde gelen sokak sanatı sitelerinde büyük ilgi gördü. Eğer yolunuz Yeldeğirmeni taraflarına düşerse İskele Sokak’ta bulunan Ali İsmail Korkmaz Parkı’ndaki bir banka kurulup apartman pencereleri ile ikiye ayrılmış olan ‘One Against One’ın detaylarını uzun uzun inceleyebilirsiniz.

Griye karşı tek yürek

2014 senesinde Street Art Doping ile Mural İstanbul’un iş birliği sonucu ortaya çıkan Common Experience kapsamında Yeldeğirmeni Talimhane Sokak’ta bulunan sıkıcı iki apartman cephesi, Sepe ile Chazme 718’in beraber; M-City’ninse tek başına stencil tekniği ile boyadığı murallar ile canlandı.
Reklâm

2015 mahsülleri

Mural İstanbul, 2015'te Moda, Kadıköy Çarşısı ve Hasanpaşa sokaklarındaki cephelere de yayıldı. Kadıköy’deki dört farklı sokağı sanat ile buluşturan isimler arasında Tataristan’dan Rustam Qbic, İspanya’dan Deih, Amerika’dan Levi Ponce ve Kristy Sandoval ile 12 yıldır İstanbul sokaklarını spreyleyen Cins vardı. Acıbadem taraflarında Canavar’ın, Söğütlüçeşme’deki Kadıköy Belediye Binası'nda Wicx, Nuka ve Esk Reyn'in işleri de kendilerine birer duvar buldu.

Moda'dan harika mekânlar keşfedin

  • Moda
  • 4 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen
Lelabbo, Fransızcada laboratuvar anlamına gelen ‘Le Labo’ sözcüğünden türetilmiş bir isim. Bunun nedeni Lelabbo Moda’nın menüsünde sadece teknik detaylarıyla öne çıkan kokteyllere yer veren bir kokteyl bar olması. Ocak 2024 sonlarında Moda Burnu’nda kapılarını açan mekan, Lelabbo isimli Instagram hesabının bir uzantısı olarak hayata geçti. Kokteyl barın kurucusu ise doktoralı bir mekatronik mühendisi, bir teknoloji girişimcisi ve uzun yıllardır bir kokteyl meraklısı olan Emrah Deniz Kunt. Uzun yıllar sevdiği kokteylleri kendisi yapan, 2019 başında ise kokteyl reçetelerini paylaştığı Instagram hesabını açan Kunt, 2021 sonunda 15 yıllık teknoloji girişimciliği kariyerine son vererek tamamen kokteyl tutkusuna odaklandı. Kokteyl konusunda danışmanlık veren, atölyeler ve etkinlikler düzenleyen Kunt, büyük bir adım attı ve arkadaşlarıyla Lelabbo Moda’yı kurarak tutkusunu ve deneyimini mekanına yansıttı. Tüm Lelabbo Moda kokteyllerinin ortak noktası, teknik. Menüde yer alan her bir kokteylin ya içerik hazırlığında ya da kokteylin kendisinde özel bir teknik kullanılıyor. Bu sayede bileşenlerin ve tat eşleşmelerinin, kokteyl formunda en doğru şekilde sunulması sağlanıyor. Kokteyllerde kullanılan tekniklerin ve içeriklerdeki terimlerin açıklamalarını, menüyle beraber gelen kartta bulabilirsiniz. Menü tasarımı, kokteyl kültürünü ve bilincini desteklemeyi hedefleniyor. Menüdeki tüm kokteyllerde teknik bir dokunuş olduğu için tüm kokteyller sadece Lelabbo Moda’ya özel. Antalya’nın...
  • İtalyan mutfağı
  • Moda
  • 4 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen
Aida - Vino e Cucina
Aida - Vino e Cucina
İhsan Ünlüer’le başlıyor Aida’nın hikâyesi. Hem yazar, hem karikatürist, hem doktor, hem de bir tenor; kuşkusuz tanışmak isteyeceğiniz birisi. Bir kızı oluyor, ‘Aida’ isimli İtalyan operasından esinlenerek adını Ayda koyuyor. Kızının da bir kızı oluyor, İtalya’da okuyor. Koluna bir İtalyan gencini takıp Türkiye’ye dönüş yaptığında ise annesinin adını ve merhum dedesinin anısını yaşatacağı bir restoran kuruyor Moda’da. Girişteki piyanoyu ve merdivenlerden çıkanları dikizleyen aile portrelerini görünce fark edersiniz; eski bir ev görünümünde Aida. Bolonez soslu kızarmış pirinç topu, fava kroket ve köfteli başlangıç tabağı sayesinde paneli fava nasıl olurmuş gördük, hiç de fena değil. Dondurmalar, ekmekler ev yapımı; balık ve karidesli fettucine’sinin hamuru diri ve taze. Pek sevdikleri ve İtalya’dan ithal ettikleri Quarta marka kahvesinden ötürü mü bilinmez, favorimiz tiramisu oldu ama aklımız Gorgonzolalı gnocchi’de kaldı. O da bir dahaki sefere.
Tavsiye edilen
    Reklâm