[image]
[title]Uzun bir turnedesiniz, bu yolculuk size ve müziğinize neler kattı?
Gus Muller Turnede olmak ve sürekli olarak sahnede canlı performanslar sergilemek büyük bir etki yarattı bende. Birçok büyüleyici müzisyen ve DJ ile sahneyi paylaşma şansımız oldu. Bu sayede sık sık yeni müzikler keşfettim.
Jae Matthews Turnede olmak müziğinizi daha iyi anlamaya yardımcı oluyor. Şarkının içindeki enerjinin nerede olduğunu ve nerede daha hassas olmak istediğinizi anlıyorsunuz.
Enteresan anlar ile karşılaşıyor musunuz?
Gus Geçtiğimiz gece Fransa’nın Metz şehrinde kusursuz bir ses sistemine olan eski ve çok güzel bir kilisede çaldık. Böyle yerlerde sahne alabilmek oldukça ayrıcalıklı.
Jae Evet, Metz’de sahne aldığımız kilise oldukça hoştu. İnşa edilirken kendi doğal akustiği korunmuş. Mekan meleksi bir Rönesans dönemini andırıyor gibiydi.
Sinematografik bir müziğiniz var. Şarkı üretme süreciniz nasıl? Mesela ilham aldığınız filmler oluyor mu?
Gus Bazen bir synth ritmi ya da sound’u bir filmi hatırlatabiliyor. Mesela ‘Face the Fire’ şarkımızdaki synth döngüsü ‘To Live’ ya da ‘To Live and Die in L.A.’ filmini hatırlatmıştı. Şarkının geri kalanını yazarken bu filmler referansım oldu.
Jae Filmlerin atmosferi bizi hep yönlendiriyor. Aslında filmlerdeki belli anların hislerini hatırlamayı seviyoruz. Ama çoğunlukla kendi anlarımızı yaratmaya çalışıyoruz. Belli ruh hallerini canlandırmak için de seslerin üzerine denemeler yapıyoruz.
Avrupa ile Amerika sahnesini izleyicisi açısından kıyasladığınız zaman nasıl farklılıklar görüyorsunuz?
Gus Avrupa sahnesi bölgelere göre çok çeşitlilik gösteriyor, bu yüzden karşılaştırma yapmak pek de adil olmaz. Müzik kültüründe İtalya ile Fransa arasında farklılık var ama İtalya ile Amerika arasında çok daha büyük farklılıklar söz konusu.
Jae Karşılaştırması oldukça zor. Şahsen Amerika ile çok daha fazla geçmişim var (neredeyse birçok yerinde yaşadığımı düşünürsek) ve hâlâ deniz aşırı ülkelerde kendimi yabancı gibi hissediyorum. Bazen bu durum beni yalnız hissettiriyor.
Son albümünüz ‘Careful’dan canlı çalmayı en sevdiğiniz şarkı hangisi ve neden?
Gus ‘Come Closer’ çünkü modası geçmeyecek çok eğlenceli bir kulüp şarkısı.
Jae ‘Lost’, çünkü bu şarkıda sanki biriyle konuşuyorum gibi hissediyorum. Ama aynı zamanda herkes ne dediğimi biliyor gibi...
Dark wave türü yeniden yükselişte. Sizin de Türkiye’de çok fazla hayranınız var. Bu türün etkisini nasıl tarif edersiniz?
Gus Clan of Xymox’un 1985 yılında çıkan aynı adlı çalışması ve She Past Away’in 2019 tarihli ‘Disko Anksiyete’si, dark wave türündeki en iyi albümler. Belki popüler bir yaklaşım olmayacak ama YouTube sayesinde 80’lerin müzikal akımlarının birçoğu tekrar popüler oldu. Bu müzik zaten yıllardır elden ele dolaşıyordu ama dijital müzik dinleme kanalları sayesinde herkes tarafından erişilebilir hale geldi. Ayrıca, mükemmel girişimleri olan Dark Entries plak şirketine de tüm bu çalışmaları için teşekkür etmek gerek.
Boy Harsher’ın müziğinin DNA’sını nasıl tarif edersiniz?
Jae Üzgün dans müziği olarak tarif ediyoruz.
Gus EBM de diyebilirsiniz, yani emotional body music (duygusal beden müziği). [Gülüyor]
Sahnede nasıl insanlar oluyorsunuz?
Jae Yaptığınız müzikte var olan duyguları dinleyicinize kanalize etmenin en önemli yeri sahne. İçimdeki şeytanlardan kurtulduğum bir yer olduğunu da diyebiliriz.
Gus Gün içinde yaşadığım tüm stres ve endişeler sahnede yok oluyor. O yüzden çok önemli bir alan benim için. İstanbul’a gelmek için de büyük bir heyecan içindeyiz.
Gittiğiniz en iyi konser hangisiydi?
Jae Gerçekten hatırlamıyorum. Birçok lokal grubu barlarda dinliyorum ya da oldukça genç hardcore ekiplerini izliyorum. Son olarak Hide’ı canlı izledim, neredeyse aklımı kaçıracaktım. Çok beğendim.
Gus SXSW’da sahne almadan önce Jae ile bazı performansları izledik. The Soft Moon, SURVIVE, Xeno & Oaklander, Kontravoid, Ssleeperhold ve Austra çaldı. İnanılmaz etkileyici performanslardı ve gerçekten müziğe bir kez daha bağlandık.
7 Aralık, Salon İKSV, 22.30, 75-100 TL