Islandman
Islandman
Islandman

Hattın ucunda: Islandman

Afrobeat’ten psikedelik dans müziğine kadar geniş bir yelpazeden esinlenen parçalarıyla Türkiye'nin yanı sıra Avrupa’da da sevilen Islandman ile yeni albümleri ‘Islandman5’ı konuştuk.

Reklâm

Bu albümde sesler ruh halinizle nasıl bir ilişki kuruyor? İçsel bir manzarayı mı resmetmek istediniz yoksa dış dünyaya sesle karşılık mı verdiniz?
Tolga Böyük: ‘Island5’ın yapım ve kayıt süreci geçtiğimiz kış aylarında Berlin’de gerçekleşti. Yaklaşık iki ay boyunca neredeyse tamamen birlikte yaşadık; aynı saatte uyanıyor, aynı yollardan yürüyüp aynı kuşların seslerini dinliyor, aynı manzaralara bakıyorduk. Bu süreçte edindiğimiz bireysel hisleri ortak bir paydada buluşturduk. Albümde duyduğunuz sesler, bu paylaşılan atmosferin ve birlikte geçirilen günlerin içinden damıtıldı.

‘Adada’ ve ‘Rüzgar’ gibi parçalar yalnızca melodik değil, aynı zamanda meditatif birer deneyim gibi. Bu parçaları yaparken zihinsel olarak nasıl bir yerdeydiniz?
TB: Bu kayıt süreci ve onu yaşama biçimimiz bizi doğal olarak bir tür zen haline taşıdı. Dolayısıyla bu meditatif etkinin albümün genelinde hissedilmesi kaçınılmazdı. Kendimizi herhangi bir hedefe değil, ana teslim ettiğimiz bir süreçti; sanırım parçaların dinginliği de bu halden geliyor.

Islandman
Islandman

Bu albümde kullandığınız, hikayesiyle öne çıkan bir ses ya da sample var mı?
Eralp Güven: Önceki albümlerimizden farklı olarak bu kez hiçbir sample kullanmadık. Ulaşmak istediğimiz tüm sesleri kendimiz kaydettik. Bu yaklaşım, müziğe daha fiziksel ve özgün bir karakter kattı. Özellikle çağlama enstrümanının albüme kattığı sessel derinlikten çok memnunuz; bu enstrüman hem melodik hem de ritmik açıdan bizi yeni bir duygu alanına taşıdı.

Islandman müziği kulağa hep coğrafyasız ama aynı zamanda çok köklü geliyor. Sizce aidiyet ile aidiyetsizlik arasında salınan bu ruh hali müziğinizi nasıl besliyor?
Erdem Başer: Bu durum aslında Islandman müziğinin temelini oluşturuyor. Köklerle bağımızı koparmadan özgürce dolaşmak, bizi hem geçmişle hem de gelecekle aynı anda ilişkilendiriyor. Bu özgürlük hissi, müziğimizi şekillendirirken en çok beslendiğimiz alan. Hiçbir yere ait olmadan, her yere ait hissedebilmek bize büyük bir yaratıcı alan sunuyor.

Anadolu’nun ses hafızasından beslendiğiniz biliniyor. Peki hiç uzak bir kültürün müziğinde kendinizi evinizde hissettiğiniz oldu mu?
TB: Aslında tam da söylediğiniz gibi, başka kültürlerin müziğinde kendimizi evimizde hissedebilmek bizi en çok besleyen şey. Uzak coğrafyalarda duyduğumuz ezgilerle kendi müziğimiz arasında bir akrabalık hissediyoruz. Bu da bizi kültürel etiketlerden uzaklaştırıp müziğin evrensel diline yaklaştırıyor.

Müzikal bir fikir ilk defa zihninizde parladığında, onu hemen kaydetme refleksi mi devreye girer yoksa sessizlikte onun olgunlaşmasını mı beklersiniz?
TB: Yeni bir fikir bulduğumuzda genellikle heyecanla üzerine gider ve kısa sürede onu belli bir forma kavuştururuz. Ancak her fikir aynı hızda olgunlaşmaz. Bazı fikirleri bir süre dinlendirmek, onları sessizlikte büyütmek gerektiğini de öğrendik. Bazen bir fikrin kendi zamanı vardır ve biz sadece o zamanı bekleriz.

Bir parçayı tamamlandı saymanız için sadece teknik olarak oturması mı gerekir yoksa parçanın ruhsal olarak anlatacaklarını söylemiş hissettirmesi daha mı önemlidir?
EG: İki duruma da aynı özeni gösteriyoruz. Teknik bütünlük bizim için önemli ama yeterli değil. Parça bize gerçekten “tamamım” diyene kadar çalışmaya devam ediyoruz. Bir şarkı yalnızca kulağa doğru geldiğinde değil, doğru hisleri uyandırdığında bitmiş oluyor.

Kendi iç yolculuğunuzda müzik, bir harita mı, pusula mı, yoksa hiç bilmediğiniz bir dilin kendiliğinden gelişen sözlüğü mü?
EB: Müzisyen olmanın en gizemli tarafı bu olabilir. Müzik bazen yönümüzü bulmamızı sağlayan bir pusula, bazen de bizi hiç bilmediğimiz yerlere götüren bir dil oluyor. Hayatın farklı evrelerinde müzik bu roller arasında geçiş yapıyor; kimi zaman bir öğretmen, kimi zaman bir yoldaş oluyor.

Islandman bugüne dek birçok ülkede sahne aldı. Gelecekte mutlaka konser vermek istediğiniz bir coğrafya var mı?
EB: Japonya uzun zamandır görmek ve konser vermek istediğimiz bir yerdi. Ne mutlu ki bu hayalimiz çok yakında gerçekleşiyor.

Eğer geçmişten bir figürle iş birliği yapma şansınız olsaydı, kimi seçerdiniz?
TB: Afrobeat, Islandman müziğinde önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle bu türün efsanesi Fela Kuti ile müzik yapmayı çok isterdik. Onun müziğindeki ritüel, özgürlük ve politik bilinç, bizim dünyamızla da güçlü bir bağ kuruyor.

Tavsiye edilen
    Reklâm