Róisín Murphy
Róisín Murphy

İstanbul’dan Róisín Murphy geçti

Róisín Murphy geçtiğimiz ay Zorlu PSM’de elektronik, dans ve pop müziğinin nefis bir senteziyle karşımızdaydı.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Eylül ayında yeni albümü ‘Hit Parade’i piyasaya sürmeye hazırlanan Róisín Murphy, İstanbul konseri öncesinde sorularımızı yanıtladı.

Söyleşi: Hikmet Demirkol

90’ların sonuna doğru, üniversite yıllarımın fon müziğinde hep sizin şarkılarınız vardı. Bu sebeple müziğinizin bendeki yeri çok başka. Yaklaşık 25 senelik müzik kariyerinizde “İyi ki yaptım,” ya da “Keşke yapmasaydım,” dediğiniz şeyler neler?

Keşke dediğim çok şey yoktur. Kariyerimin hikayesi aslında büyük bir albüm kaydı macerası gibi ve hâlâ devam ediyor. Pek çok dönemeç var ama kariyerimde neler olacağını çok önceden planlamıyorum. Akışta ilerliyorum. Birlikte çalıştığım insanların çoğu zaten bir şekilde hayatımda ya da benimle bağlantılı. Bir sonraki adım için çok uzağa bakmama gerek yok. Bazen “Tanrım, şimdi ne yapacağım?” diye düşünüyorum. Ama sonra her zaman bunun doğal bir şekilde gerçekleşeceğini hatırlıyorum, ne olması gerekiyorsa o oluyor. Kariyer konusunda gerçekten böyleyim. Mesela yeni çıkacak albümüm ‘Hit Parade’de de öyle oldu. Yaklaşık yedi yıl önce DJ Koze kendi albümünde yer almamı istediği için hayatıma girdi. Bu sonrasında bir ilişki geliştirdi ve yeni albümüme kadar bizi getirdi. Moloko da böyleydi. Erkek arkadaşımla o zamanlar deneysel bir şeyler yapıyorduk. Sonra şarkılar başka bir seviyeye geldi, dinleyiciden karşılık buldu ve doğal yolla konu buralara geldi.

Yoğun bir turne programınız var. Sahne öncesinde duygularınızın nasıl olduğunu merak ediyorum. Şehirden şehire, performanstan performansa heyecanınız, duygularınız nasıl değişiyor?

Aslında teknik anlamda konserin genel hali için bir set planımız var. Festivaller için kısa setler yapmak zorundayız, bu bazen farklı hissettiriyor. Festival havası daha farklı, şarkılar neşeli ve enerjik modlu. Ancak şovun tamamını anlamak adına, hikayeyi bir bütün olarak deneyimlemek için Róisín Murpy’nin konser deneyimi en iyisi diyebilirim. Konserlerdeki en önemli parça seyircilerimiz aslında, bizim için çok özeller. Hangi şehre ya da ülkeye gidersek gidelim seyirciler her zaman farklılık gösteriyor. Gösterimize açık yüreklilikle geliyorlar. Bunu gerçekten çok takdir ediyorum. 

Senelerdir sahnedesiniz, eminim bir performansınızın sizdeki yeri diğerlerine göre daha farklıdır. Şimdiye kadar verdiğini konserleriniz arasından hangisini seçersiniz?

Hafızam o kadar kötü ki, her şeyi unutuyorum (gülüyor), o yüzden seçecek olsam güncel bir tanesi olmalı. Geçen yıl Glastonbury’den çok keyif aldığımı söylemeliyim. İlk kez Glastonbury’de sahne aldık ve headliner’dık. Bunca yıldan sonra bunu yaşamak çok özel ve bir o kadar da stresliydi. Glastonbury çok stresli bir deneyim, İngiltere’deki ve hatta dünyadaki tüm medyanın orada olduğu büyük bir etkinlik. Bunu düşünmeden o sahnede olmak çok farklı bir deneyimdi. BBC’nin yayınlarını konser sonrası izlediğimizde ne kadar güzel göründüğüne inanamadık. Bu hem benim için hem de grup için çok çok özel bir andı.

Yeni albümünüz ‘Hit Parade’ Eylül’de piyasaya çıkacak. Son söyleşilerinize baktığımda albümün çok neşeli ve kişisel bir çalışma olduğundan bahsetmişsiniz. Albümden iki yeni single yayınlandı; ‘CooCool’ ve ‘The Universe’.  ‘Hit Parade’ hakkında bize ipucu vercek olsanız neler söylerdiniz?

Aslında ilk iki single tüm albümün hikayesini anlatmıyor. ‘Hit Parade’ daha çok bir yolculuk. Albümü bitirdiğimde Londra’da birçok plak şirketini dolaştım. Her toplantıda üç ya da dört şarkı çalarım diye düşünüyordum, her seferinde tüm albümü durdurmadan dinlediler. Albümü bütün bir hikaye ve dünya olarak ele almaları, içine girip sonuna gelene kadar gerçekten bırakmak istememeleri benim için çok değerli ve inanılmazdı. ‘Hit Parade’ çok fazla sürpriz barındırıyor ve bir çiçek gibi açmaya devam ediyor.

Albümün kapak çalışması çok etklieyici!

Beth Frey’in fotoğrafı her şeyin temeliydi. Ama sadece bu da değil, kapak aslında tam anlamıyla bir kolaj. Bu çalışma bir şekilde Beth’in rüyalarına konuk olmak gibiydi. Yapay zeka görsellerinin interneti ele geçirmesi de bir anlamda bize ilham oldu aslında. Bu dönemde Beth’in çalışmalarını da görünce bu tam ‘Hit Parade’lik diye düşündüm. Tam da müzikte hissettiğim duygulara benziyor; bedensel, dokunulabilir ve adeta sinestezi gibiydi. Ortaya çıkan çalışmadan ben de çok memnunum.

Time Out için söyleşi yaptığımızdan, bir şehri turist olarak gezerken nasıl rutinleriniz olduğunu merak ediyorum. İlk ne yaparsınız? Müzelere mi gidersiniz yoksa yeme-içme arayışlarına mı girersiniz?

İstanbul’a gelir gelmez hemen yemek yemek istiyorum (gülüyor). Yemeklerin ne kadar güzel olduğunu biliyorum. Daha önce de geldim, deneyimledim, unutamıyorum! Genelde seyahate gittiysem, o bölgedeki binaları görmeye gitmek istiyorum, binaları seviyorum. Mesela Prag’a gittiğimde beton binaları görmek istemiştim. Prag’da gotik mimari döneme ait saraylar, kiliseler, köprüler yerine binaları görmek istemem oradakileri biraz dehşete düşürmüştü (gülüyor). Bilinen tarihi yerler yerine binaları incelemek istemem insanlara garip gelebiliyor.

En son 2017’de Sónar İstanbul’a katılmıştınız. İstanbul'da en sevdiğiniz yerler neresi oldu?

Aslında İstanbul’da çok fazla zaman geçirdim. Moloko dönemi bittiğinde İstanbul’da birçok arkadaş edinmiştim. Dolayısıyla şu an her ne kadar artık İstanbul’da yaşamasalar da o dönemde harika arkadaşlarım vardı. Turist olarak İstanbul’a pek çok kez seyahat ettim. Ama dediğim gibi, hafızam çok iyi değil (gülüyor). Size isimleri, yerleri falan söyleyemesem de favori yeme-içme adresim ocakbaşı tarzı kebapçılardı.  Bir de o dönemlerde İstanbul’da sanırım hayatımın en güzel partilerine gittim. Umarım hâlâ o kulüpler duruyordur.

Şu an İbiza’da yaşıyorsunuz, değil mi? Pazar günleri İbiza’da yürüyüşe çıkıp sokakta dans ettiğinizi okudum. Róisín Murphy’yi sokakta dans ederken gören insanların hallerini merak ediyorum.

Evet, ailemle İbiza’da yaşıyorum. Beyzbol şapkası takmış, eşofman giymiş halimle adeta çılgın bir kadın gibi dans attiğimi görenler genelde yolumdan çekiliyor (gülüyor). Bunu arada sırada Londra’da parkta yaptığımda, utangaç insanlar olan İngilizler, genelde başka tarafa bakmaya çalışırlar. İnsanları sizden uzak tutmanın en iyi yolunun bu olduğunu düşünüyorum.

Madem konu haftanın günlerinden açıldı, Róisín Murphy’nin diğer günlerinin nasıl geçtiğini soralım. Boş vaktinizde neler yapıyorsunuz? 

Şu an nerdeyse hiç boş vaktim yok. Sadece iş var hayatımda. Bu albüme çok emek verdim. En azından önümüzdeki altı ay boyunca kendimi tamamen bu albüme adayacağım. Ailemle kırsal bir bölgede yaşıyorum. Kayınbiraderim de burada yaşıyor. Küçük de olsa bir toprak parçasına sahibiz, doğayla iç içeyiz. Çocuklar hariç tüm aile spor hocamız eşliğinde her sabah spor yapıyoruz. Yaklaşık üç haftadır spor yapmıyorum çünkü çok meşgulüm. Yüzmeyi de çok seviyorum. Eşim İtalyan olduğu için yemek konusunda çok iyi. Kayınbiraderim de inanılmaz bir aşçıdır. İbiza’da kulüplere ya da başka yerlere pek gitmiyoruz. İnsanların evlerinde ya da bizim evde toplanıyoruz. Burada genellikle insanların evlerinde güzel bir mahremiyet oluyor. Evimizin etrafında, diğer insanların evlerinden uzakta bir alanımız var. Bu yüzden işim olmadığında burada gerçekten keyifli vakit geçiriyoruz.

‘Hit Parade’den sonra ne yapmayı planlıyorsunuz? Yakın gelecek için planlarınızı merak ediyorum.

Sürekli müzik yapıyorum. Şu anda açıklayamayacağım çok güzel projeler var, pişmeye devam ediyor. Genelde üzerinde çalıştığım işler sonlanmadan kimseye bir şey açıklamamayı prensip edinen birisiyim. Hatta plak şirketim bile henüz bilmiyor ne yaptığımı (gülüyor). Bunun en uç örneği Eylül’de çıkacak olan ‘Hit Parade’ albümümdür. Bitirmeden kimseye dinletmedim, çünkü bitince paylaştığımda, sonrasında ne yapacağım hakkında daha kolay konuşabiliyorum. Moloko zamanında da böyle çalışıyorduk. Sheffield'da yaşıyorduk, Londra’ya yakın değildik. Kendi stüdyomuz vardı ve her şeyi kendimiz yapıyorduk yani Moloko dönemi boyunca bağımsız çalışan işçilerdik. Sonra ilk solo albümümü yaptığımda yine aynı şekilde ilerledim. Matthew Herbert ile albümü yaptım ve neredeyse bitmek üzereyken Moloko’nun tüm albümlerini çıkaran plak şirketine verdim. Hâlâ onlarla anlaşmam vardı. Dedim ki “İşte ‘Ruby Blue’. Bu benim sıradaki ilk solo albümüm.” Dediler ki, “Bu yanlış albüm. Bu sefer yanlış albümü yaptın Róisín.” Yine de albümü çıkardım. Onlar da desteklediler, iyi ki de öyle yaptılar çünkü harika bir albümdü.

“50 yaşımdan sonra film yapmak istiyorum,” dediğiniz bir röportajınıza denk geldim. Bir super kahramanı canlandırmak isteseniz o kim olurdu?

‘Wonder Woman’ çocukken en sevdiğim programdı. Cumartesi ya da pazar günü ‘Wonder Woman’ın çıkacağını hayal ederdim, sanırım bütün hafta bunu beklerdim. ‘Wonder Woman’ı görmek beni mutlu ederdi. Lynda Carter ne kadar da güzeldi. Ama ‘Wonder Woman’ın artık popüler olup olmadığını bilmiyorum. Zaten ‘Wonder Woman’ı oynamak için çok yaşlıyım, bu yüzden muhtemelen kötü adamı ya da bir tür kötü adamı oynamalıyım (gülüyor).

Hayatınıza şekil veren şarkıları merak ediyorum.

Van Morrison’ın büyük hayranıyım. Yazdığı o muhteşem şarkılardan herhangi birini seçebilirim. Aynı zamanda şarkı söylemek için de büyük bir ilham kaynağıdır. Onun sesinde özel bir şey var. Bazen bir saksafon ya da trompet gibi çıkabiliyor ya da sesinin frekansı çok sert olabiliyor ama yine de delip geçiyor ve çok duygusal.

Peki ya çocukluğunuzu hatırlatan şarkı nedir?

Bana çocukluğumu hatırlatan şarkıyı seçmek çok zor. Çok fazla var, çünkü İrlanda’da büyüdüm ve orada herkes şarkı söylerdi. Amcamın harika bir caz grubu vardı. Muhtemelen ilk kez onun performansında sahneye çıkmışımdır. Amcamdan ötürü her zaman müzikle, canlı müzikle iç içeydim. Ella Fitzgerald şarkıları çalıyorlardı. Fats Domino, tüm eski Amerikan songbook klasikleri de bu anılarımın birer parçasıdır. Babamla sık sık Frank Sinatra şarkıları söylerdik. Babam harika bir şarkıcıydı ve her yerde şarkı söylerdi; sokakta, arabada, barda, banyoda neredeyse her yerde. Sabahları şarkı söyleyerek uyanırdı. Çok pozitif bir enerjisi vardı.

Her dinlediğinizde ya da dinlemek istediğinizde ruh halinizi değiştiren şarkı nedir?

Rhythm & Sound’dan herhangi bir şey olabilir. Tarz olarak reggae, dub gibi bir şey. Ne zaman dinlesem beni sakinleştiriyor. Cidden ruh halimi hemen etkiliyor. Genel olarak dub, reggae türünün benim için ilaç gibi bir etkisi var.

İstanbul’daki hayranlarınıza ne söylemek istersiniz?

Geri döndüğüm için çok mutluyum. Dediğim gibi İstanbul ile çok özel bir ilişkim var. Geçmişte harika vakit geçirdim orada. Türkiye’yi çok seviyorum. Birkaç yıl önce de Türkiye’nin güneyinde tatile gelmiştim. Küçük grubumuzla ve tur rehberimizle yaklaşık iki hafta süren bir yürüyüş turu yapmıştık. Her gece o günün yürüyüş rotasının sonunda bir yerde mola verip ateş yakıyorduk. Ateşin etrafında oturup rakı içer, siyaset, tarih ve daha pek çok şey hakkında konuşuyorduk. Bir gün çok yoğun bir yağmura yakalandık, yolda bir eve sığınmak zorunda kaldık. Hiçliğin ortasındaki, kulübe gibi bir evde bize çay ve yemek ikram etmişlerdi. Bence dünyanın en iyi insanlarıyla tanıştık o gün. O günü hiç unutamıyorum! Türk insanı gerçekten çok samimi, çok seviyorum. Kültürünüze ve insanlarınıza hayranım.

 

 

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm