Elif Çağlar
Elif Çağlar

TÜRLER ARASI YOLCULUK

Caz müzisyeni Elif Çağlar ile elektronik/alternatif kulvardaki ‘Go go go’ single’ını ve daha fazlasını konuştuk.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Bir süredir Elif Çağlar On Vocals adı altında parçalar yayınlıyorsunuz. Bu projenin hikayesi nedir? Diğer çalışmalarınızdan hangi yönleriyle ayrılıyor?

Bu projede son birkaç yıldır konserlerde de severek kullandığım VoiceLive vokal prosesörümle yazdığım, hiçbir caz vurgusu olmadan olabildiğince basit ama yine de katmanlı olmasını istediğim şarkılar var. Deneysel değil duygusal olmaya odaklandığım, evde kendim için özgürce yazdığım şarkılar hepsi. Pandemi dönemindeki izolasyon süreci, onları paylaşma isteğimi dürttü. Yalnızken de bir şeyler yapabiliriz, hâlâ üretebiliriz, umudu kaybetmeyelim hisleriyle kaydettim. Hem tarz hem de vokal kullanımı açısından diğer şarkılarımdan farklı bir seri.

Mart ayının sonunda ‘Go go go’ single’ınız piyasaya çıktı. 80’lerin ruhunu yansıtan bu parçanın sözleri ve müziği size ait. Parçanın yaratım sürecini anlatabilir misiniz? Bu süreçte nelerden esinlendiniz ya da beslendiniz?

İzolasyon günlerinde yazdığım bir parça. Çocukluğumun müziklerine döndüğüm nostaljik bir sadeleşme sürecindeydim. Önce altyapısı çıktı şarkının bilgisayar başında. Nakarattaki perküsyonlar sürekli “go go go” olarak yankılanıyordu kafamda. O fikir bütün yapıyı oluşturdu. Veda etmek istemeyen, sadece aşkıyla birlikte gitmek ve sürüklenmek isteyen birinin hikayesi, 80’lerin klasik 808 beat’leri, Kate Bush’tan Prince’e çocukluğumun müzik figürlerinin etkisini taşıyan vokaller ve prodüksiyonla şekillendi parça. İstediğim hava kafamda çok net olduğu için bütün enstrümanları stüdyo programımda, midi klavye kullanarak çaldım. Evde bu şekilde tamamını çaldığım çok parça var ama bir türlü yayınlama cesareti bulamamıştım. Bu anlamda da benim için bir ilk. Açılışı yaptım.

Caz müzisyeni ve vokalisti olarak tanıyoruz sizi. Elif Çağlar On Vocals projeniz kapsamında 2022 başında yayınladığınız ‘If You Loved Me’ ise disko soslu, dinleyende dans etme isteği uyandıran bir parçaydı. Hem bir müzisyen hem de dinleyici olarak caz dışındaki müzik türleriyle aranızda nasıl bir bağ var?

Şarkılarımın diğer türlerle etkileşimi sayesinde, ilk albümüm ‘M-U-S-I-C’ten itibaren caz hayranı olan ya da olmayan nice dinleyiciyle tanıştık. Ben bir müzikseverim her şeyden önce. Caz, farklı olduğu için eğitimini almayı tercih ettiğim ve zenginliğinden ötürü hep beslendiğim, yeri bende bambaşka olan bir tür. Ama okulda da aranjman ödevi yazarken mola verip rap, elektronik müzik vs. açardım. Kendimi bildim bileli farklı müzik türlerini dinlemek ve keşfetmek istedim. Caz bana onları da kullanabilme özgürlüğü verdi. Ayrıca basit bir pop şarkısı yazarken bile kendimi daha zengin ve yoğun bir şekilde ifade edebilme rahatlığı kazandırdı.

Elif Çağlar On Vocals projeniz kapsamında çıkan ‘If You Loved Me’yi Elif Çağlar olarak yayınladığınız ‘Go go go’ takip etti. Öncelik vereceğiniz projeyi belirlerken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz? 

Farklı şarkılar ve hisler paylaşmak istiyorum. Bir konseptin ardından sürpriz başka bir şey gelsin ve tekrar olmasın dileğindeyim. Denemek istediğim, o dönem en yoğun şekilde paylaşmak istediğim müzik neyse, proje ona göre şekilleniyor. Başka bir kriterim yok.

Elif Çağlar
Elif Çağlar

Bir süredir single’lar yayınlayarak sürdürüyorsunuz kariyerinizi. Albüm çıkarma fikrinden uzaklaştınız mı?

2020’de İtalya’da basıldı en son albümüm ‘Come Me Come Te’. O zamandan beri dünya bütün sektörleri etkileyen bir krizde. Ben de kendi bağımsız plak şirketiyle hareket eden bağımsız bir müzisyenim ilk günden beri. Böyle olmasından memnunum ama işin finansal bir gerçeği de var. Keşke imkanlarım el verse, mesleğimi sürekli icra etmemi aksatan olaylar yaşanmasa, tüm imkanlarımı müziğime yatırabilsem ve sırasını bekleyen yüzlerce şarkıyı kısa aralıklarla hem uzun hem kısa formatlarda değerlendirebilsem.

Pandemi döneminin müzisyenler ve müzik sektörü açısından son derece olumsuz geçtiği malum. Siz nasıl etkilediniz?

Hepimizin yaşadığı karamsar durum değişiklikleri dışında, olumlu anlamda birçok şey olduğunu da gördüm kendi hayatımda. Uzun zamandır ilgilenme fırsatını bulamadığım projeleri hayata geçirebilmek, onlarla ilgili hayaller kurmak için zamanımın olması çok iyi geldi mesela. Garip belki ama “Bunu da atlatıyoruz bir şekilde,” düşüncesiyle daha fazla güven geldi hayata karşı açıkçası. Esnek olmak, üretmek, hayal kurmak, kendine yabancı kalmamak çok kıymetli. Bir kez daha bunu anladık sanırım.

Ah! Kosmos’tan Ediz Hafızoğlu’na, Ceza’dan Ceylan Ertem’e kadar bugüne dek birçok sanatçıyla ortak çalışmalara imza attınız. Başka müzisyenler için şarkı yazarken ya da onların kurduğu dünyalara konuk olurken çalışma rutininizde neler değişiyor? 

Kendi şarkılarımdaki süreçlerden geçiyorum aslında. Sadece karşı taraftan bana zaten bir fikir ya da altyapı geldiği için hızlıca melodi ve sözlere yoğunlaşabiliyorum. Şarkının hissettirdiklerine ya da hikayesine odaklanıyorum, fikirlerin serbestçe akmasına izin veriyorum ve bir şeyler şekillenmeye başlıyor. Bir kez o moda girince devamı rahat geliyor, özellikle konuk olduğum parçalarda.

Türkiye’de üretim yapan bağımsız bir müzisyen olmak ne gibi özveriler gerektiriyor?

Daha önce de kısaca değindiğim gibi kazanç hızının üretim hızıma yetişememesi durumu özveri istiyor mesela. nu-DC Records olarak kazandığımızı müziğe yatırıyoruz. Bundan şikayetçi değilim çünkü majör şirketlerin sanatçılarına verdikleri hakların iyi olmadığını düşünen, sisteme ait hissetmeyen bir sanatçıyım. Ama keşke gündem daha stabil olsa, seve seve hız kesmeden üretmeye devam etsek.

Geleceğe yönelik hayalleriniz ve planlarınız neler? Bir sonraki projeniz ne olacak?

Yeni tarzlarda, kendi prodüksiyonum olan parçalar yayınlamaya devam edeceğim. Şimdiden çalışmalarına başladığımız iki yeni tekli daha var sırada. Bu sene birçok dinleyicimi şaşırtacağım sanırım ama samimiyetimi ve ne yapmak istediğimi her zamanki gibi anlayacaklar bence.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm