Vega
Vega

Vega ile hasret giderdik

90’ların sonunda ‘Tamam Sustum’ albümüyle adını duyuran Vega, bugünlerde Kargo’nun ‘Yarına Kalan Şarkılar’ adlı tribute albümünde yer alan ‘Farklı Rüyalar’ yorumuyla gündemde. Gruptan Deniz Özbey Akyüz ve Tuğrul Akyüz ile yeni projelerini konuştuk.

Hikmet Demirkol
Yazan:
Hikmet Demirkol
Reklâm

‘Yarına Kalan Şarkılar’ projesine nasıl dahil oldunuz?

Deniz Özbey Akyüz: Hadi (Elazzi) ve Koray (Candemir) çalışmalara başladılar. Koray zaten Tuğrul’un çok eski arkadaşı. Öyle ki, biz daha Vega’yı kurmadan, hatta daha Kargo ortada yokken, ikisinin birlikte çalışmışlığı var.

Tuğrul Akyüz: Koray’ı 1993 senesinden beri tanıyorum.

D.Ö.A.: Kargo’nun çok ünlendiği zamanlarda Marmaris’te bir konserlerine denk gelmiştik. Şok olmuştuk. Çok kalabalıktı. Korumalar filan vardı. Kuliste görüşemedik Koray ile o derece. Milattan önceden mi başladık konuşmaya? (gülüyor)

T.A.: Kargo o dönemde bayağı öncü bir gruptu. Rock’ı rock yapan insanlar vardı ama mainstream’e dahil olup popüler rock müzik yapan bir iki gruptan biriydi Kargo.

‘Yarına Kalan Şarkılar’ 20 şarkılık dev bir albüm. ‘Farklı Rüyalar’ı yorumlamaya nasıl karar verdiniz?

D.Ö.A.: Birkaç alternatif vardı. Ben kendi söyleyebilişime baktım. İtiraf edeyim, uzun süre de korktum! Koray’ın vokal tarzı çok farklı. Bir iki kere deneyip kaçtım. Böyle istememek gibi değil de, söyleyiş şeklim acaba ayıp mı kaçar diye düşündüm. Ama Hadi sıkıştırdı beni. Sonra birdenbire ‘Farklı Rüyalar’ı söyleyebilmeye başladım. Uzun zamandır şarkı söylemiyordum. Biraz da sorun oydu aslında. Dişlerimde problem vardı, tedavim devam ediyordu. Sonra bir gün bir cesaret baktım söyleyebiliyorum. O yüzden onu seçtik. Çok da şekerli bir şarkıydı benim için.

T.A.: Hem Deniz, hem de Koray da kendilerine göre şarkı söylüyor. Başkaları o şarkıları onlar gibi söyleyemez. İkisinin de kendine has bir tarzı var. Mesela bizim Vega şarkıları cover’lansa nasıl olur? Bence ilginç olur ama tabii hiçbir zaman Deniz’in söylediği gibi olmaz. Deniz bir renk katıyor, o rengin çok dışında bir şey olur. Kargo’nun albümünde de öyle bir şey oldu. Bu albümde şarkıları yeniden seslendirenler, şarkılara kendi karakterlerini çok iyi verdiler. Şarkıları her söyleyen bambaşka ele aldı. Adeta kendi besteleriymiş gibi seslendirdiler. 2004 senesinde Cihangir’de evdeyken ‘Farklı Rüyalar’ı dinlediğimi hatırlıyorum. Naifliği çok hoşuma gidiyor. Bir de biz B-side’ları severiz.

D.Ö.A.: Bence ‘Farklı Rüyalar’ B-Side değil ya! Özetle birkaç alternatif vardı ama ben söyleyebildiğime yöneldim. Ben yönlendirme alamıyorum. “Böyle yap, şöyle yap,” gibi şeyler bana olmuyor. Ne başkası beni kontrol edebiliyor ne de ben kendimi kontrol edebiliyorum. Biraz ne çıkarsa sürpriz oluyor. Sonunda ortaya çıkanı çok sevdim, Tuğrul da öyle. İkimiz de çok mutluyuz o yüzden.

Albümdeki favori parçalarınız hangileri?

D.Ö.A.: Bu albümün hazırlık süreci çok zor olacağı ve kırk kafadan kırk ses çıkacağı için ben çok ümitli değildim. Ama ortaya çıkan iş beni çok şaşırttı! Neredeyse hepsini çok sevdim şarkıların. Herkes kendi tarzında çok saygıyla çalışmış. Öyle kafadan atan, çalışmadan bir şey yapan yok. Şarkıları en doğal halleriyle bırakan iki grup var; Mor ve Ötesi ve Manga. Diğerleri tamamen kendi tarzlarında çok iyi sonuçlar elde etmişler. Deniz Tekin, Evdeki Saat, Simge Pınar, Batu Akdeniz ve Nilipek çok iyi.

T.A.: Büyük ihtimalle Mor ve Ötesi ile Kargo aynı dönemden geldikleri için sound’ları örtüşüyor.

D.Ö.A.: Hem Kargo gibi hem Mor ve Ötesi gibi; çok güzel bir ortalama olmuş. Hayranların eleştirilerini de anlıyorum. Onlar Kargo hayranı. Bu albüm zaten onlar için değil, Kargo’yu yeni tanıyacak olan yeni jenerasyon için yapılmış bir proje. Ben evde birçok kez albümü baştan sona dinledim, çok eğlenceli olmuş. Biraz ön yargısız olmak lazım.

T.A.: Resim gibi düşünebilirsin, mesela Leonardo da Vinci’nin bir tane resmi var. Herkes o resmi biliyor, hayranları onu o şekilde seviyor. Ama bir gün Picasso o resme bir başka yorum katabilir, çok da alakasız bir şey ortaya çıkabilir. Biraz geniş düşünmek lazım. Herkesi tebrik ederim, çok uğraşılmış bir albüm.

Madem tribute albüm konuşuyoruz, biraz da Vega tribute albümü hayalinizden bahsedelim.

D.Ö.A.: Böyle bir proje üzerinde çalıştık. Çok istemiştik ama grup içi durumlardan ötürü olmadı maalesef. Bir sürü şarkı için isim düşündük. Ama şimdi nasıl söyleyeyim o isimleri, ayıp olur!

Ben kendi hayalimdeki isimleri söyleyeyim o zaman. Siz de belki vardı, yoktu dersiniz.

D.Ö.A.: Gençlerin hepsine kapımız açıktı. Mesela Hedonutopia istedi, çok güzel reaksiyon gösterdi. Hatta şarkı bile seçtiler, olur dedik. Bir diğer isim Hayko Cepkin’di. ‘K-9’u yaptı yolladı. Gerçekten çok isim vardı aklımızda, henüz şarkılara karar vermesek de onlarla bir şeyler yapmak istiyorduk. Ama proje iptal oldu.

Benim gönlümden Mabel Matiz geçiyordu. ‘Elimde Değil’i ondan dinlemeyi çok isterdim.

D.Ö.A.: Listenin başındaki isimlerden biriydi Mabel.

T.A.: Çok acayip bir yorum katabilirdi, bambaşka bir şarkı ortaya çıkabilirdi. Böyle işlerde parçanın bambaşka bir şeye dönüşmesini çok seviyorum. Yorumlayan kişi bir kere dinlesin, sonra ne hissettiyse onu yapsın. Sözler ve müzik üzerinde bile oynanabilir hatta. Varyasyonlar güzel şeyler.

D.Ö.A.: Bir şarkı yaparken aklına ilk gelen ya da sonraki gelen forma bağlı kalıyorsun. Bir yola girip oradan devam ediyorsun. Halbuki karar vermeden önce çok fazla yol var gidilebilecek, bir sürü ihtimal söz konusu. Benim o kadar çok sevdiğim yerli isim var ki! Bazen birileriyle konuşuyorum, saçma sapan “Yeni jenerasyonun müzik üretimi çok kötü değil mi?” diye cümleye başlıyorlar! Aksine ben çok heyecanlıyım, yeni jenerasyon müthiş! Yüzde seksen yabancı müzik dinleme durumumu bitirdi Türk grupları ve yeni isimler. Ayrıca alaturkaya Tuğrul’dan daha açığım. Ailenin masanın altında oturan çocuğu olarak çok Türk Sanat Müziği dinledim. O yüzden kulağım alaturka türüne de açık (gülüyor). Keşke mesela Melike Şahin de bir Vega şarkısı söyleseydi!

Bu konuyu evrene mesaj olarak gönderiyorum! Zaman bakalım bize neler gösterecek. Bu röportaja hazırlanırken etrafımdakilere sizinle konuşacağımı söylediğimde herkestwn yeni şarkı/albüm gelecek mi sorusu geldi.

D.Ö.A.: Şöyle diyeyim, Vega yüzde seksen Tuğrul aslında. Bunu kimse kabul etmek istemiyor ama gerçek bu.

T.A.: Abartma!

D.Ö.A.: Yok abartmıyorum gerçekten, ben onun gibi değilim. Tuğrul asla üretmeyi bırakmıyor, sürekli çalışıyor. Çok seviyor müzikle uğraşmayı.

T.A.: İnsanların nasıl mutfak tutkusu varsa, benim de tutkum müzik. Yeni yazılımları denemeyi, onlarla üretim yapmayı çok seviyorum.

D.Ö.A.: Böyle bakınca biz asla müzik yapmayı bırakmadık. Tuğrul gerçekten çok üretiyor, hatta üretim fazlası var (gülüyor). En az 20 şarkı çıkarırız, öyle diyeyim. Ama artık yaşlandık, benim o hevesim çok kalmadı. Doğum sonrası biraz ara vermiştik, sonra da nasıl olur diye bir korku geldi. Pandemi öncesi ve sonrasında çok fazla ailesel kayıplarımız oldu. Benim de sağlık sorunlarım vardı. O yüzden bir albüm yapmak gerçekten çok zor. Single yapmak daha kolay, hatta şu an bir single üzerinde çalışıyoruz.

D.Ö.A.: Deniz’in dediği gibi ben çok uğraşıyorum ama insanın bazen kendisinden de sıkıldığı zamanlar olabiliyor. Deniz güzel bir şey yakaladığında onun kalmasını istiyor, ama ben zaman geçince o yaptığımdan sıkılıyorum ve değiştirmek istiyorum. Bunlar da bizi tabii bazen yavaşlatıyor. Benim erken sıkılmamdan dolayı da bu gecikmeler yaşanıyor olabilir. Ama ikimizin aynı anda sıkılmasındansa birimizin sıkılıp, öbürünün bayrağı devralması şarkıyı bitirmemizi sağlıyor.

D.Ö.A.: ‘Hafif Müzik’te ve sonrasında bu yöntemi kullanmaya başladık. Bir şarkıda ilerleme hissi yakalarsak, arkadaşımız Serkan devreye giriyor. Üçümüz birlikte çalışmaya başlıyoruz ve şarkıyı bitiriyoruz.

T.A.: Bu şarkıyı bitirip yayınlarsak, o bizi hızlandırabilir. Arkasından yeni şarkılar yapmaya ve yayınlamaya devam edebiliriz. Hani bir ilk adım vardır ve onu aşınca devamı gelir ya, onun gibi bir durum.

Vega
Vega

Geçen yılın sonunda Kadıköy’deki konserinize geldim. Yine biletler tükenmişti. Benim gibi eski dinleyicilerinizin yanı sıra hatırı sayılır genç bir kitleniz de var. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

D.Ö.A.: O konserde çok heyecanlandık, gözlerimize inanamadık! Özellikle 18-20 yaşlarındaki gençleri görmek, bize başa dönmüşüz gibi hissettirdi. Yaşıtlarımız ve kemik kitlemiz konserlere geliyor o ayrı, ama gençlerin de olması gerçekten tarifsiz bir mutluluk. Gerçekten çok değerli bir şey bu.

Kızınız Ceylin’in müziğinize bakışını merak ediyorum. Önceki röportajlarımızda konuşmuştuk ama Ceylin büyüdü artık. Hayranlığı gelişti mi, müziğinizle ilişkisi nasıl?

D.Ö.A.: Ceylin’in bizden çok uzun süre haberi olmadı. Sonra bir arkadaşımız bizi ona gösterdi, o da şok geçirdi. “Bana yemek yapan, benimle tartışan, bana kurallar söyleyen birinin şarkılarını dinlemek istemiyorum,” gibi şeyler diyor (gülüyor).

T.A.: Deniz şarkı söylerken kendi sesinde söylüyor. Hani biraz şarkıcı gibi sesinin rengini değiştirse, Ceylin’i kandırabilecekti (gülüyor). Ama müziği çok seviyor, gitar partisyonları filan ona ilginç geliyor.

D.Ö.A.: Bize karşı daha sert, beğenmediğini direkt söylüyor!

T.A.: Sanat okuluna gittiği için kendinde o hakkı görüyor. Bilgisi de var. Bir de çok müzik dinliyor. Şu an gündemde ne varsa biliyor, geçmişi de takip ediyor. Çok iyi bir kulağı var. O dinlediklerine göre karışlaştırıyor. Esasında şunu anlamıyor belki: Bizim bir imzamız varsa, belki de o beğenmediği şeyden ötürüdür.

D.Ö.A.: Hatta yer yer hata bile sayılabilecek yönelimlerimizden ötürü bizim müzikte bir tarzımız olabilir.

T.A.: Belki de dinleyicimizin bunlar hoşuna gidiyor, bu farklılıklar bizi bugünlerde tutuyor. Son zamanlarda mükemmel kayıtlar, mükemmel sesler var. Teknik ve teknoloji inanılmaz ilerledi. Bunlarla kıyaslarsak biz elbette geri kalıyoruz.

D.Ö.A.: Mesela Tuğrul ‘Farklı Rüyalar’ı biraz demo havasında bıraktı. İstediği için öyle yaptı ama bunu Ceylin’e anlatamıyor.

T.A.: Biraz 70’ler havasında ve lo-fi olsun istedik. Deniz de vokaliyle tam 70’ler havası kattı. Sanki Emel Sayın söylüyormuş gibi oldu. Kızarak bakıyorsun ama acayip pamuksu, fısıldar gibi bir vokal oldu. Cuk oturdu! Bugüne kadar yaptığı en iyi vokal kayıtlarından biri!

D.Ö.A.: Neler diyorsun Tuğrul? (gülüyor).

Favori Vega şarkılarınız zamanla değişiyor mu?

D.Ö.A.:  Evet. İki sene bir şarkıyı dinlemiyorsun, sonra o ilk yaptığın heyecanla tekrar duyuyorsun. Duyguların değişiyor. ‘Ve Tekrar’ şu sıralar favorim.

T.A.: Benim favorim ‘Tatlı Sert’ albümündeki ‘Bi Haber’. Böyle bir şarkımız olduğu için çok şanslıyız. Bana acayip naif ve samimi geliyor. ‘Yalnızca Ben Yüzlerce Sen’, ‘Yanıyor Zaman’, ‘Sokaklar Tekin Değil’, ‘Manyaklar’, ‘Ve Tekrar’ diğer favorilerim.

D.Ö.A.: ‘Ve Tekrar’ı Tuğrul yaptı. Şarkının vokal melodisi ve sözlerinin oturması lazımdı. Suadiye’deydik, o anı hatırlıyorum, her şey kendiliğinden gelişti. İki satır bir şey yazıldı, sonra kendiliğinden bütüne tamamlandı. Çok laf istemedi. O zaman sigara içiyordum, camdan sarkarak ağladım, bu nasıl bir şey oldu diye. Tüylerim diken diken olmuştu.

Biraz da Vega’nın İstanbul’undan bahsedelim. Şehirdeki sevdiğiniz yerleri öğrenebilir miyiz?

T.A.:  Gençken Cihangir’i çok severdik. Birçok arkadaşımız vardı orada, hep görüşürdük. Çok güzel günlerdi.

D.Ö.A.: Tahtakale, Sultanahmet, Sirkeci ve Mısır Çarşısı’nı çok seviyorum. Tüm gün takılabilirim oralarda. Yeme içme ve alışverişle vakit geçirebilirim. Nişantaşı’nı çok sevmem, Cihangir’de yıllarca oturmamıza rağmen orayı hiçbir zaman sevmedim. Karanlık ve yapay geldi. Tuğrul da ben de hiçbir zaman oturduğumuz semtlere ait olmadık. Çok az karıştık sokağa, dünyamız daha çok içerideydi. Ben eski İstanbul’u, daha çok Avrupa yakasını seviyorum. Mutfak konusunda da Uzak Doğu ve Hint mutfağını çok severiz. Maalesef Hint mutfağı konusunda İstanbul’da yeteri kadar opsiyon olmadığını düşünüyorum.

T.A.: Deniz ile çok sevdiğimiz iki restoran vardı, ikisi de kapandı. Biri Go Mongo, diğeri de Schlotzsky's.

Vega’nın ileriye dönük hayalleri neler?

D.Ö.A.: En eğlenceli, en tatlı şey, bir şarkı yapmaktır. Her şey onunla başlıyor. Dinlemekten hoşlanacağın, kuduracağın, ağlayacağın bir şarkı yapmak! Biri bitince, kısmetse öbürünü yapmak. Gençken bu daha hızlı olabiliyordu. Şimdi yavaş yavaş geldiği için çok üzülüyorum. Enerji yok pek, dünyadaki olayları görüyorsun. Resmen demoralize bir şekilde yaşıyoruz. Hem ülkede, hem dünyada. Ama hayalim hep bir güzel şarkı daha yapmak.

T.A.: Ben de garaj gibi ama sıkış tepiş olmayan, gayet ferah ve büyük bir kapalı mekanda, sabahtan akşama kadar çalalım, kayıt yapalım isterim. Sonra da onları hemen yayınlayalım! Soundcheckler’den acayip keyif alan biriyim, hayatım bu anlamda eksik. Grupla birlikte çalalım, uzun uzun vakit geçirelim çok istiyorum. Orada acayip iyi şeyler çıkıyor!

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm