palazzo

Mimaride yeni dönem

Mimari dünyasını pandemi sonrasında neler bekliyor? Bu sorunun yanıtını Palazzo İstanbul’dan Baran Aslan ile birlikte aradık.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Pandemi mimariyi nasıl etkiledi? Ne tür dönüşümler olacak? 

Minimalizm ve teknolojik altyapının ağırlık kazanacağı yeni dönemde özellikle sirkülasyonun kuvvetli olduğu alanlar öne çıkacak. Mesela ofisler, plazalar ve alışveriş merkezleri gibi kalabalığın olduğu alanlarda zorunlu değişiklikler kaçınılmaz. Detaya inersek koridor genişliklerinin artırılması‚ açık ofislerde daha çok bölmeli sistemler oluşturulması‚ daha çok ve geniş merdivenler inşa edilmesi gibi değişiklikler olacak. Bunlarla beraber teknoloji de mimaride daha entegre kullanılacak. Tıpkı akıllı evlerde olduğu gibi. Bir tek koronavirüs değil çoğu hastalık temasla bulaşıyor ve bu yüzden ortak temas alanlarının olabildiğince azaltılması gerekiyor. Mimari ile teknoloji de tam olarak bu noktada daha fazla iç içe geçecek. Süs ve gösteriş yerine hijyen tabanlı detayları daha çok görmeye başlayacağız. Akıllı telefonlarımızdan yönetebildiğimiz kapılar‚ perdeler, ışıklar hatta asansörler gibi birçok zorunlu değişikliğe gidileceğini şimdiden öngörebiliyoruz. Toplu oturma alanlarında ise daha mesafeli yerleşim planları gündemde olacak. Palazzo İstanbul olarak bizler de tüm gelişmeleri ve ihtiyaçları yakından takip ederek, tasarım ve uygulama alanlarında bu yenilikleri projelerimize yansıtacağız.

Mimarinin dönüşümü en çok hangi alanlarda olacak? 

Yüzlerce farklı iş kolundan insanlar, evlerinde bir ekrana bakarak çalışmaya başladı. Alıştığımız ofis yaşamı son buldu. Bu yüzden en büyük değişimi çok fazla çalışanı olan plazaların yaşayacağını düşünüyorum. Açık ofis ve birlikte çalışma tarzı bu süreçte azalacak. Böylesine izole bir süreçten sonra insanlar kötü planlanmış açık ofisleri kullanmakta zorlanacak. Bu da iş yerindeki konforu etkilemenin yanı sıra asıl etkisini ekip olma duygusu üzerinde gösterecek. Doğayla bir arada olan, sürdürülebilir, ortak değerlere sahip bireyleri bir araya getiren, yenilenebilir mimari projeler ön plana çıkacak. ‘Self-sufficient’ projeler bunun için iyi bir örnek. Pandemi ile birlikte ‘taktiksel şehircilik’ kavramı da yeniden tartışma konusu oldu. Kamusal açık alanların kullanımı tekrar gündeme geldi. Bu alanlar dinlenme noktaları olmanın yanı sıra açık çalışma alanlarına da dönüştürülebilecek. Dünyada birçok şehir bu fikirle çalışmalarına devam ediyor. Karantina bitip normal hayata dönüşler başladığında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve insanların yeni alanlara ve yeni sistemlere ihtiyaçları olacak.

Mekanlar en çok hangi açıdan etkilenecek? 

Kovid-19 sürecinde, mekanlarda insan yoğunluğunun azaltılması ve yeni aktivite yolları aranması kentsel mekanlarda da birçok değişime yol açtı. Salgının yayılmasını engellemek için en önemli önlem de izolasyon oldu. Salgın sonrasında da insanlar sosyal mesafe konusunda hassas davranacakları için sosyal alanlardaki iletişim temasını azaltmak isteyecekler. Bu durum da açık kamusal alanlardan kent mobilyaları tasarımına kadar büyük bir yelpazeyi etkileyecek. Mekanlardaki iklimlendirme sistemlerinde de birçok yenilik olacak ve teknolojik çözümler geliştirilecek. Pandemi sonrası tasarımlarda sadeleşmeye gidilebileceği gibi daha minimalist, hijyene ve sosyal mesafeye önem veren, teknolojinin ön planda olduğu dijital tasarımlar da ortaya çıkabilir. Bu süreç biz tasarımcılara hatta tüm dünyaya birçok şey öğretecek, ilham verecek ve birçok alanda yenilikler doğuracak. Salgının sosyoekonomik boyutunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Mimarinin şehir ekonomisi ile yoğun ilişkisi olduğunu düşünürsek, bu sektörün de yavaşlayan ekonomiden etkileneceğini öngörmek mümkün.

www.palazzoistanbul.com

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm