En İyi Balat Mekanı Adayları

Yönetmen kimliğiyle tanıdığımız Ezel Akay’ın açtığı bu mekan uzun yıllardır kalitesinden ödün vermeden yoluna devam ediyor. Masanızı Anadolu, Ermeni, İran gibi çeşitli kültürlerin mutfaklarından tariflerle donatmak için Agora Meyhanesi 1890 mükemmel bir tercih. 

Kombucha’ları ile adını duyuran bu Balat mekanı, adını İngilizcede gümüş balığı anlamına gelen ‘smelt’ kelimesinden alıyor. Bu, nesli tükenmekte olan bir balık türü. Mekan, bu duruma dikkat çekmek amacıyla isminde balığın adını kullanmış. Smelt & Co.’nun işletmecisi ve şefi Sinan Bakkaloğlu, Johnson & Wales Üniversitesi’nde okumuş ve Kopenhag’daki ünlü Noma Restaurant’ta çalışmış. Smelt & Co.’ya gittiğinizde yalnızca kombucha içmiyorsunuz elbette. Mevsimsel ürünlerle hazırlanan menüde geleneksel lezzetlerle yaratıcı bir şekilde yorumlanıyor. Mesela hardal kreması ve karalahanalı ılık karnabahar püresi ile sunulan ızgara somon bir harika. 

Seramik ve cam sanatçısı Cahide Erel’in açtığı Perispri’de Doğu Roma, Bizans, Osmanlı ve geleneksel Türk mutfağından lezzetler sunuluyor. Yemeklerin 1850-1950 dönemine ait antikalarla servis edilmesi de şahane. Tarihi semt Balat’a da böyle bir mekan yakışırdı doğrusu.

Her şeyden önce albenili tentesiyle insanı kendine çekiyor Maison Balat. İçeride sizi ayrıca bir antika dükkanının da beklediğini görünce mutluluğa kapılıyorsunuz. Duvarlarda asılı tabakları seyre dalmak, çalan güzel müziklere kulak vermek ve kahve yudumlamak... İnsan daha ne ister? Eğer dışarıdaki masalarında oturursanız hem sokaktan geçenlere hem de keyfinize bakın. Meşhur havuçlu tarçınlı keklerinden sipariş edin ve Balat’taki Fransız havasını içinize çekin.