Richess

“Neden bir mekâna bu kadar büyük bir yatırım gömdün?” Aralık ayında Göktürk’te Richess’i açan Alp Kasay’ın sık sık duyduğu bir soru bu. Alıştığımız restoranlardan çok daha büyük ölçekli bir işletme olduğu için şaşırıyor müşterileri. Haftanın her günü açık olan, neredeyse 100 kişilik bir ekibin çalıştığı, altı farklı alandan oluşan bir mekân Richess. Müdavimlerinin bile her ziyaretlerinde yeni bir detay keşfettiğini söylüyor Kasay. Menü okumakta zorlanan misafirler için hazırda bekletilen gözlüklerin temizleme mendillerinden buz kovalarına kadar, her detayında Richess isminin bir marka gibi kullanıldığını görüyorsunuz. Ortam beş yıldızlı bir otel havasında; müşterileri ağırlıkla CEO’lar, profesörler, doktorlar, golfçülerden oluşsa da mekânın adının zenginlik yerine berekete atıfta bulunduğunu ekliyor Kasay.

Bu çeşitliliği Richess’in menüsünde de görmek mümkün. Tüm gün yemek servisi verilen mutfağı T-bone steak’ten (95 TL) sushi çeşitlerine kadar uzanıyor; fakat menüsü kalabalık mekânların aksine Richess, her tabağını gururla sunabiliyor. İsteğe göre portakallı servis edilen Pekin ördeğinin (66 TL) dışı çıtır, içi sulu ve yumuşak; bir yanı alevler içindeki servis tahtasının üzerinde masanıza geliyor. Kasay’ın dediğine göre bu sunum için epey bir kafa patlatmışlar. Richess’in hemen hemen her yönü uzun süre planlanmış; mekânın inşaatı 19 ay sürmüş, altı ayda menü hazırlanmış, iki ay ise sadece menü tadımına ayrılmış. Bahsettiğimiz altı farklı alanın her biri, mekânın adına yakışır bir çeşitlilikle tasarlanmış. Mesela farklı geometrik detaylarla bezeli aydınlatma üniteleri adım başı karşınıza çıksa da göz yormuyor; üç katlı mekânı tasarlayan Ali Türker, farklı detaylardan çarpıcı bir bütün yaratmış. Özellikle bahçe bölümü tamamen açılıp kapanabilen çatısıyla şaşırtıyor, bir anda korunaklı bir restoran salonuna dönüşebiliyor.

Mekân hakkında yapılan nadir bir eleştirinin kolay kolay yer bulunamaması olduğunu söylüyor Alp Kasay. Göktürk sakinleri yakınlarındaki restoranlara rezervasyon yaptırmadan uğramaya alışmış olmalı ki Richess’in gördüğü yoğun ilgiden özellikle civarda oturanlar ‘şikayetçi’ imiş. Siz siz olun, mekânın genişliğine rağmen cuma ve cumartesi günleri rahatça yer bulabileceğinizi sanmayın, rezervasyonunuzu eksik etmeyin. Özetle, büyük bir özenle yaratılmış, dört dörtlük bir restoran ile karşı karşıyayız. Göktürklülerin gözü aydın, merak eden diğer İstanbullular ise sonunda güzel bir sürprizle karşılaşmak üzere Göktürk yollarına düşebilir.