Detoks diyarına yolculuk

Elçin Oflaz sizi Büyükada’da sadece bedeninizi değil, ruhunuzu da arındıracağınız bir detoks kampına davet ediyor. Oflaz ile çiğ beslenmeyi, detoks kamplarını, pandeminin beslenme rutinlerimize etkilerini ve daha fazlasını konuştuk.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Bilmeyenler için çiğ beslenmenin ne olduğunu özetleyebilir misiniz?

Raw food, çiğ ya da 46 dereceye kadar ısıtılmış gıdalar için kullanılan bir terim. Sebzeler 46 derecenin üstünde pişirilince yüzde 50 ile 75 oranında enzim ve vitaminlerini yitirir. Bu bilgiye dayanan beslenme tarzı, dünyada çoğunlukla vegan beslenmeyi temsil ediyor. Başta enzim olmak üzere vitamin, mineral ve protein açısından zengin bir beslenme biçimi. Dünya nüfusunun çok arttığı ve küresel ısınmanın bizi tehdit ettiği, acil çözümler bulmamız gereken bu yüzyılda, sürdürülebilir tarım ve ekolojimiz için daha uygun bir sistem olduğu kabul ediliyor. Bu sistemde yiyeceklerin tamamının değilse bile, yüzde 60-70’inin çiğ tüketilmesi büyük fayda sağlayacaktır. Vücudumuzun ihtiyacı olan yüzde 10 oranındaki proteinler, vegan çiğ beslenmede kuruyemiş, çimlendirilmiş tohumlar, bakagiller, brokoli, ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzelerden sağlanıyor. Kalsiyum ise öncelikle çiğ susam, badem, brokoli ve deniz yosunu gibi kaynaklardan ediniliyor.

 

Neden çiğ beslenmeliyiz? Çiğ beslenmeye başladıktan sonra bedenimizde ne gibi değişimler gözlemleyeceğiz?

Beslenmemiz çoğunlukla organik, çiğ, yerel besinlerden oluştuğu zaman cildimiz, saçımız, bağırsaklarımız, karaciğerimiz, böbreklerimiz, hormonlarımız dengede olur ve görevlerini daha sağlıklı yapar. Raw food ile beslendiğimizde vücudumuz besinlerin vitamin, mineral ve enzimlerinden %70-90 oranında faydalanır. Yüksek minerallerden dolayı kandaki PH düzeyi dengede kalabildiği için vücut, alkali hale gelir. Hatırlamamız gereken şey şu ki, vücut ne kadar alkali (az asidik) olursa, o kadar az hastalanırız. Annette Larkins ve Mimi Kirk gibi 40 yıldır raw vegan beslenen kişiler bunun açık bir kanıtı.

 

Siz çiğ beslenmeye nasıl başladınız? Amerika’da uzun yıllar psikoloji alanında çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndüğünüzde bu konuyu nasıl işiniz haline getirdiniz?

40 yaşımdayken Hashimato teşhisi kondu. Doktor doktor gezip semptomlarımı sıralıyordum. Kilo artışı, puslu beyin, halsizlik derken bayağı mağdur oldum. Günlük hayatımı ve kararlarımı etkilemeye başlamıştı. Nedenini New York’taki doktorlar bulamadılar, sadece tahmin yürüttüler. Yeterli değildi bu benim için. Sonunda Donna Karan’ın özel bir etkinliğine katılma şansı elime geçti ve 10 günde hayatım değişti. Hippocrates Sağlık Enstitüsü’nde sağlık ve beslenme danışmanlığı eğitimi almaya kadar götürdü beni bu tecrübe. Türkiye’ye kısa süreliğine babamın kanser hastalığı nedeniyle geldim. O aralar çok meşhur olan bir detoks merkezinde ders vermek üzere teklif aldım. Birkaç sene orada kaldım. Müşterilere detoks tarifler ve gurme raw yemekler yapmayı öğretiyordum. O ara bu işi yapan başka kimse olmadığı için sürekli televizyon ve radyolara davet ediliyordum. Bu yeni beslenme trendini Türkiye’ye anlatmak ve öğretmek istiyorlardı. Bir misyoner olarak elimden geleni yaptım son 10 yıldır. Otellere ve restoranlara danışmanlık verirken, uzmanı olduğum bu konuyu ülkeme anlatmaktan ne kadar zevk aldığımı gördüm. 22 yılım psikoterapi, yoga ve beslenme terapisiyle geçmişti New York’ta. Artık tüm bu bilgileri harmanlama zamanıydı. Detoks programlarında işte bunu yapıyoruz.

 

Catering’den danışmanlığa, yemek atölyelerinden menü tasarımlarına birçok farklı alanda çalışıyorsunuz. 2021 yazı ve sonbaharı için ajandanızda neler var?

Ağustos’ta ikinci kitabıma yoğunlaşmak istiyorum. Çok fazla yeni tarif birikti. Daha çok bitki bazlı tarifler bunlar, sadece raw değil. Sonra Kıbrıs’ta bir otele danışmanlık vereceğim. Orada Danimarkalı ve İsveçli müşteriler için bir detoks programım olacak. Sonbaharda detokslar devam edecek. Kurumsal şirketlere pandemi süresince çevrimiçi danışmanlık verdim. Umarım artık şirketlerde yüz yüze danışmanlık vermeye başlarım. Bunu daha sıcak ve samimi buluyorum.

 

Detoks kamplarınızı gerçekleştirdiğiniz Büyükada’ya yolunuz nasıl düştü?

Her bahar detokslarıma hazırlanırdım. Corona çıkınca tüm detoks programlarımı bekletmek zorunda kaldım. Kanyon İntema Yaşam’daki derslerim de iptal oldu. Arayışa girdim. Aklımda hem şehre yakın hem de uzak hissettirebilecek bir yer vardı. Derken yıllar sonra gittiğimde sevmediğim, değişmiş bulduğum adaya bir arkadaşımın teklifi üzerine tekrar gittim. Mimarisini severdim ancak kalabalığını, banalleşmesini sevmemiştim. Ama bu gidişimde farklıydı. Elektrikli otobüsler çalışmaya başlamıştı, daha temizdi. Kalabalık yoktu. Bir ay kalıp bakındım ve sonunda aradığım yeri buldum. Çok bakımsızdı ama potansiyeli vardı. Ormanda ama yolun başındaydı. Denize, Dilburnu’na bakıyordu. Sevdim. Taş ev olması, yüksek tavanlı olması önemliydi. Ailemi şok eden bir kararla bu evi renove edip adaya taşınmaya karar verdim. Detoks evime. İki ay deli gibi uğraştıktan sonra iki detoks yaptım adalılara. Sevdiler, çok ihtiyacımız vardı dediler. 25 senedir adada yaşadıklarını ancak hiç bu tarafa gelmediklerini söylediler. Kabataş’tan bir buçuk saat, Bostancı’dan 35 dakika sürüyor buraya gelmek. Adalı kızların kullandıkları elektrikli taksilere bindikten sonra beş dakikada detoks evimde olabilirsiniz.

 

2020 ve 2021 yıllarının büyük bir kısmını evde, karantinada geçirdik. Sizce bu dönem beslenme alışkanlıklarımızı nasıl değiştirdi?

Farklı tipte insanlar farklı geçirdiler bu süreci. Bir grup insan televizyon veya internet karşısında hareketsizleşti ve bol bol atıştırdı. Haliyle bu grup bir hayli kilo aldı. İkinci grup ise çevrimiçi spor dersleri alıp sağlıklarına ve yeni beslenme tarzlarına önem verdiler. Böylece hayatlarını iyi yönde değiştirdiler. Her iki grup da daha iyi yemek yapmayı öğrendi. Ayrıca kendilerine daha fazla zaman ayırdılar.

 

Yavaş yavaş normal hayata dönmeye başladık. Bu dönemde beslenme konusunda nelere dikkat etmeliyiz? Tavsiyeleriniz neler?

Herkes ekmek ve yoğurt yapmayı öğrendi. Artık belki sağlıklı versiyonlarına geçebilirler. İnflamasyon yaratan inek yoğurdu yerine kaju yoğurdu yapabilir ya da glütenli ekmek yerine karabuğdaydan veya badem unundan ekmek yapmayı deneyebilirler. Gezip görmeye başladıkça yemek hayatlarının merkezinde olmaktan çıkacaktır. Yine de mutfakta zaman geçirmeleri uzun vadede iyi oldu diye düşünüyorum. Sadece tarifleri daha raw, daha vegan veya vejetaryen seçebilirler. Hem kendi sağlıkları hem de çevre için. Eti ve sütü haftada bire bile düşürmek dünyadaki su rezervleri ve küresel ısınmanın etkilerini azaltmak adına çok faydalı olacaktır. Son olarak hareket çok önemli! Her gün yürüyüş, yoga, koşu, yüzme gibi sporları bir saat kadar yapmalılar. İkisini, iki saat yapmak ise çok daha iyi olur.

 

Ruhen ve bedenen daha iyi hissetmek isteyenlere vereceğiniz üç tavsiye ne olurdu?

Önce dil sıyırıcıyla toksinleri temizleyin, sonra aç karnına iki bardak limonlu su için. Sabah içeceğiniz sexy green juice sizi öğlene kadar enerjik ve tok tutacak. Sabahları 15 dakika lenf yoluyla toksin atmak için body brushing (vücut fırçalama) yapın. Bunları hayatınıza soktuğunuzda, güne zinde ve temiz başlayacaksınız. 

Büyükada’daki dört-beş günlük detoks kampında sizi neler bekliyor?

-Klorofil zengini sexy green juice’lar ve farklı smoothie’ler içeceksiniz.

-08.30-10.00 arasında tempolu interval orman yürüyüşü yapacaksınız.

-10-30-11.30 arasında hatha yoga dersine katılacaksınız.

-Öğlen organik bitki bazlı bir menüyle doyacaksınız.

-14.00-16.00 arası serbest zaman. Kitap okuyabilir veya internetten işlerinizi halledebilirsiniz. Dileyenler yürüyerek 5 dakika uzaklıktaki koydan denize girebilir, adalılar ise evlerine gidebilir.

-16.00-17.30 arası nefes terapisi seansına katılacaksınız.

-Ardında Elçin Oflaz ile raw food ve bitki bazlı yemek kursuna katılacaksınız.

-18.30 gibi organik vegan menülü bir akşam yemeği yiyeceksiniz.

-19.00-20.00 arası kırtan chanting, sesle iyileşme etkinliğine katılacaksınız.

 

Sihirli karışım

Elçin Oflaz’dan meşhur karışımı sexy green juice’un tarifini aldık.

 

Malzemeler

1 demet pazı veya ıspanak

2 adet salatalık

1 adet limon (organikse kabuğu ile)

2 adet kereviz sapı

1 çay kaşığı taze zencefil

 

Yapılışı

Bütün malzemeleri burgulu katı meyve sıkacağına koyarak sıkın. Servis yapmadan bardağınızın içine yarım çay kaşığı zeytinyağı ekleyerek için.

 

Elçin Oflaz’ın Büyükada’daki detoks kamplarının tarihlerini Instagram hesabından takip edebilirsiniz: instagram.com/elcinoflazilerawfood

elcinoflaz.com

 

  

 

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm